kendilerini, bu ülkenin tek sahibiymiş gibi gören burjuva sınıfıdır.
işin ilginç tarafı,
cumhuriyet sonrası dönemde atatürk ve sonrasında inönü'den aldıkları güçle, ülkedeki bürokratik kadrolaşma hareketinin de baş aktörü olduklarından; devlet yönetiminde, atanmışların-seçilmişlerden daha fazla söz sahibi olması gerektiğine inanmak gibi çarpık ve demokrasi ile uzaktan yakından alakası olmayan düşünceleri vardır.
bu tutum,
devletin halkın hizmetkarı olmak yerine, tüm organları ile bir karabasan gibi halkının üzerine çökmesine ve onun koyun sürüsü misali; kaval sesi ne yandan gelirse o tarafa doğru meyletmesine de sebebiyet vermiştir.
onüçüncü dereceden devlet memurunun bile hizmet etmekle yükümlü olduğu vatandaşına takındığı; astığı-astık, kestiği-kestik tavırları tümüyle bu devlet despotizminin eseridir.