1857 doğumlu ingiliz düşünce adamı.iyi bir feelsefeci ve aktivist.ABD nin Vietnam politikasına karşı ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESi' ni ,birçok ünlü ile tarihe Russell mahkemesi diye geçen mahkemeyi kuran kişi.
Bugün okuduğum köşe yazısında ismi bahis konusu olunca varlığından haberdar olma fırsatı yakaladığım üst bilinç sahibi insan. insanı heyecanlandıran mütevazi duruşu ve olaylara akılcı pencereden yaklaşımıyla tanınmaya ve tanıtılmaya değer biri olarak gördüğüm için paylaşmak istedim. Otobiyografik bilgilerine ve kronolojik olarak hayatına dair bilgilerine günümüz internet ağında rahatlıkla ulaşılabilir. Benim değinmek istediğim Bertrand Russell amcanın kişiliğinin hakkettiği saygıdır. Beni böyle düşünmeye iten olayı Muhammed Ali'nin ağzından okuyalım;
(+)Muhammed Ali
(-)Bertrand Russell
Ahizeyi aldım. Telefondaki ses:
+Muhammed Ali'yle mi konuşuyorum?'
-Evet, Mr. Russell, sizi dinliyorum.'
+Tebrik ederim. Şampiyonlar genellikle iktidarın kuklasıdır. Siz öyle değilsiniz. işgal ordusuna katılmayı reddetmeniz takdire şayan.'
O günlerde sık yaptığım bir espriyi yapıştırdım:
-Göründüğün kadar aptal değilmişsin ahbap.'
Birkaç ay sonra, boks lisansımı elimden alan heriflerle görüşmeye gitmiştim.
Bekleme salonunda oturuyordum. Bir de baktım ansiklopedi. 'Anaaaaaaa! Britannica!' diyerek rastgele bir cildi çektim, karıştırmaya koyuldum.
A-ha! Bertrand Russell! 20. yüzyılın en önemli matematikçi ve filozoflarından biri olarak tanıtılıyordu. Üstelik, Nobel Edebiyat Ödülü almıştı! Ve ben bu adama 'Göründüğün kadar aptal değilsin ahbap' demiştim! Utancımdan yerin dibine girdim.
Derhal, Bertrand Russel'ı aradım: 'Efendim, lütfen bağışlayın. Ben, Louisville'de doğmuş bir serseriyim. Sizi tanımıyordum. Kabalık ettim;
'Hiç de değil. Lütfen dert etmeyin. Af dilemenizi gerektiren bir şey yok. Bu arada, eşim de size selamlarını iletiyor.'
Russell'ın tüm kitaplarını okudum. Çok sevdim. Öyle ki, onun bir fotoğrafını sürekli cebimde taşıyordum. Sık sık telefonlaştık. Bir fırsatını bulup görüşmek istiyorduk. 1970'te Londra'ya gittiğimde aradım. Kısa bir süre önce ölmüştü; cebimden fotoğrafını çıkarıp baktım:
Hakikaten de; göründüğü kadar aptal değildi.
--spoiler--
Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.
--spoiler--
Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.