sanılanın aksine gelene gidene 3-4 sallayan bir takım yapmamıştır. beşiktaş'ın o sezon 2 golden fazla gol attığı maç sayısı 4-5 tanedir ve bunun 2si de tayfur takımın başındayken olmuştur. doğruya doğru hacım. son yılların en golcü beşiktaş'ı şimdiki beşiktaş.
beşiktaşa tarihinde ki en etkili hücum futbolunu oynatan, savunmayı orta sahaya kadar çekerek çok gol yememize ama aynı zamanda gidene 3 gelene 4 tane sallamamızı sağlamış teknik adam.
çok iyi hatırlarım. schuster zamanı taraflı tarafsız herkes "beşiktaşın seyir zevki veren futbolu" diyordu.
herşeye rağmen görevde olduğu sürece tayfur havutçu'yu takımdan uzak tutup kulübeye almayarak kafası basan bir adam olduğunu göstermiştir. sonunda ise bunun gibi sebeplerle türk futboluna yem olmuştur, hazmedemilemez zira böyle durumlar.
beşiktaşta 2 sezon daha kalması durumunda beşiktaşı rahatlıkla UEFA kupasını alacak seviyeye getirebilecek bir kişidir kendisi. Ama bi türlü sistem oturmuyor bu ülkedeki futbol takımlarında şu anda sistem oturtan fenerbahçe, trabzon ve yeni yeni sistemleşmeye başlayan galatasaray ama daha başlayamamış bir beşiktaş yazık oluyor be abi.
beşiktaş'ın carvalhal'in yerine düşündüğü teknik adamlardan biri. mustafa denizli'de önemli adaylardan.
onca yaşanan şeyden sonra demirören'in tutup schusteri geri getireceğini hiç sanmıyorum. zaten tek talibi beşiktaş değil schusterin.
atletico madrid'in başına geçerse kimse şaşırmasın
son dönemde ispanyol gazetesine verdiği röportajda türkiye nefreti açığa çıkan, haddini aşmış şahıs. hem türk futboluna hem de türk insanı hakkında haddi aşan açıklamalarda bulunmuş ve de bjk de yaptığı teknik direktörlük içinde "iş bulamamıştım, bende bari işsiz kalacağıma e hadi gideyim " diyen dallama.
bir adet, ruhsuz, ispanyol çakması alman. antrenör değil, iyi bir antrenör hiç değil. özellikle futbolda bir antrenörün iyi olduğunu anlamanın en kolay yolu, maç esnasında değişen skor, rakip takım taktiği ve diğer çevresel etkenler karşısındaki davranışlarının kendi takımının skoruna etkisidir. kısacası maç içinde maç kazandırmasıdır. evet, schuster'in türkiye macerasından çıkartacağımız sonuç, schuster'in iyi bir teknik adam olmadığıdır.
real madrid'de yakaladığı başarı tamamen o dönemdeki real oyuncularının başarısıdır. robben, sneijder, raul ve diğer yıldızlarla dolu bir kadroyu la liga şanpiyonu yapmıştır. o dönem diğer büyük başarısı olarak gösterilen olay da, real'in o sezon barcelona'yı nou camp'da yenmiş olmasıdır, ancak barcelona'nın o sezon frank rijkaard ile hiç bir başarı yakalayamadan sezonu kapattığını belirtmemiz yerinde olur.
kısacası schuster'in ne oyuncu motivasyonundan, ne oyuncu kondisyonundan, ne oyun içi taktik değişikliklerinden, ne oyun dışı strateji yönetiminden hiç bir şey anlamadığını düşünüyorum. ve çalıştırdığı takıma, taraftarlarına, yöneticilerine karşı da hiç bir sorumluluk duygusu taşımadığından dolayı ruhsuz olduğunu söylüyorum. schuster sadece çok büyük takımlarda, takımın gayretiyle başarı yakalayabilir. aynı rijkaard ve diğerleri gibi.
hatta ve hatta nihat doğan tarzında söylemek gerekirse; schuster ve yılmaz vural'ın antrenörlük ruhları bir araya geldiğinde, schuster'in ruhu yılmaz vural'ın ruhunun önünde diz çöker, tövbe ister.
beşiktaş'ın bir sezonunu ve belki de gelecek sezonunu katlettiği için kendisine tazminat davası açmak gerek. yani neden böyle bir şey yok, sembolik de olsa başarısız teknik direktörler başarısızlıklarının karşılığını ödemeli.
senelerdir türk futboluna milyonlarca liraya yabancı, kariyerli antrenör getirmeye çalışıyoruz. adamlara o kadar para veriyoruz, üstüne yalvar yakar oluyoruz, üstüne eşek kadar hocanın avanesi bir sürü işe yarar/yaramaz adamı transfer edip transfer bütçeleri ile kulüpleri borçlandırıyoruz, efendim sonra teknik adamın sol taşşağı lütfedecek de takıma iki kuruşluk katkı yapacak diye bekliyoruz. bu kafayla daha çok bekleriz.
türk kulüplerini, büyük kulüplerdeki başarısızlıklarının ardından ve kaybettikleri paraların ardından para yolma kulübü olarak gören bütün kariyerli teknik direktörler için ve hala kulüp yönetmeyi para harcamak sanan büyük başkanlara benden sevgilerle geliyor:
fenerbahçeli olarak sevinen elemanların dikatini çekerim. beşiktaşı çalıştıran alman hocalr yıllar sonra feneve gelip son hafta kazalarıyla meşhur olmuştur. (bkz: bundan sonrasını siz düşünün)
beşiktaşı hala jimnastik takımı sanan alman çalıştırıcı. neyse ki bıraktı görevi. bir fenerbahçeli olarak sevindim duruma. üç sene sonra gs ye gelmesi muhtemeldir.
helal olsun kendisine demek istediğim teknik adam . paranın peşinden koşmadan tazminat derdi olmadan çekti gitti beşiktaş ' tan . kötü gidiyordu tadında bıraktı bence . umarım beşiktaş bundan sonra iyi ritim bulur tayfur havutçu ile .
bir de bizim halimize bakın . başımızda rezillikten her gün batan bir yönetim ve takımın a.ına koyan daha ne kadar para koparırım tazminatımın tamamını alır mıyım derdinde olan aşırı kompleksli bir teknik adamımız var .
beşiktaş'ı hiç bir zaman ciddiye almamasından mütevellit, isifa edişine üzülmeye bile gerek görülmeyen teknik direktör.rotasyon dedi, önemli maçlarda tuttu en gerekli adamları 18'in dışına aldı ve haliyle takımın amına koydu.
schuster şu kadro ile yapılabilenin en kötüsünü yapmıştır.kendisine başarılar dieriz.