bugün

Huzurlu sehir.
Istanbul da dogup buyumus birisi olarak beni cezb etmeyen Almanya`nin baskenti. Emeklilikten sonra sessiz kafa dinlenebilecek sehir olarak tercih edilebilir.
geçen haftalarda bulunduğum, şimdiye kadar * gördüğüm en en en en güzel şehirdir. ciddi anlamda hayatımın geri kalan kısmını bu huzurlu, sessiz ve yeşillik dolu şehirde bisiklet sürerek geçirmek istiyorum.

ha not: gittiğinizde berlin duvarın ı görmeden kesssssssinlikle geri dönmeyin. tarih sever biri olarak duvara dokunur dokunmaz gözlerim dolmuş, tüylerim diken diken olmuştu resmen. lan tarihe dokunmak nedir ya, çok güzeldi valla gidin görün.
(#24024682)
Almanyanin baskenti yillarca bir duvarin ayirdigi iki dunyanin hayat buldugu sehir.
tek başına çekip gidilecek şehirler listesinde 1 numarada olan, ama daha önce hiç görmediğim şehir.
hiç durmadan övülesi şehir. öve öve bitirilesi şehir. müzeleriyle, sokaklarıyla, parklarıyla dönmek istemeyeceğiniz şehir.

biraz berlin var, över miyiz?

görsel
bende her zaman merak uyandırmış olan şehir. orada olmak inanılmaz bir şey, çizgi romanları, tanrının arabaları.
berlini ziyaret edecekler için mutlaka gidilmesi gereken cafe ve restaurantları test ettim onayladım. Bana dua edeceksiniz.

- kahvaltı (simit sarayından çok daha fazlası): http://www.lafemmeberlin.de/
- yemeden dönülmemesi gereken: döner 44, Karl-Marx-Str. 119, 12043 Berlin
kendine has retro konseptiyle insanı rahatlatan: http://www.luzia.tc
- inglorious bastards'taki nazi subayının strudel yediği o ünlü sahnenin çekildiği mekanın tam adresi: Kurfürstenstraße 58, 10785 Berlin
fakat unter der linden şubesi de tercih edilebilir, ki ortamı daha kalabalık, insanlar iç içe. Ayrıca özel misafirlerine (politikacı,sanatçı vs.) ayrılmış bölüme uzaktan şöyle bir bakıp Angela Merkel'i kahve içerken bile görebilirsiniz.
- ve işte sıra geldi benim de sabırsızlıkla beklediğim en janjanlı kısma: Mein Haus am See; http://mein-haus-am-see.blogspot.de/
zaten mottosundan da anlaşılacağı üzere gidip de keyif almamak mümkün değil: it's not a bar, it's not a club, it's something sexier in between.

olm daha ne istiyosunuz lan? hiç durmayın, benim yerime de yiyin için.
-acil-

içindeki dil kurslarına ihtiyaç vardır. pratik yapmak için hem uygun fiyatta hem kaliteli dil okulları vs bilenler bekleniyor.
Kücük istanbulmus.
nüfusunun yüzde ellisinin türk, olan almanya başkenti. taksici, manav, bakkal, dönerci nerede dandik işler varsa hepsini türkler yapıyor. hatta böyle araba ile son ses müzik ile gezenler filan da türk.

not: fakirler bilemez...
siz sözlük yazarlarıyla çok sevdiğim bir kuzenim için yazdığım, aceleye gelmişte olsa Berlin için ideal, küçük bir gezi rehberini paylaşıyorum. Gezinin güzergahı her bölüm için ayrı ayrı hazırlanmış haritalarla link olarak verilmiştir.

1. Gün

- ilk hedefiniz gün ışığında, kahvaltıdan sonra Reichsstag (3) yani alman parlamentosu olsun.

- Parlamentoyu ziyaretten bir saat önce orada olursanız almanyanın ve Berlin'in simgesi olan "Brandenburger Tor(1)" ve çevresini gezebilirsiniz. O kapıdan geçip sola döndüğünüzde ise 300m ileride karşıda “Memorial to the murdered jews of Europe(2)” var, o garip labirentin içine girip resim çekmek ideal, sanatçı burada bize soykırımı hatırlatmak için o kalıpların arasında bizi gezdirip bunaltmayı amaçlamış. Ayrıca Parlamentonun önü kocaman bir park, hem parlamento ile hem de Brandenburger Kapısıyla resim çekilebilirsiniz. Yerlere dikkatli bakarsanız Berlin Divarının yıkılmadan önce geçtiği güzergahı da görmüş olursunuz.

- Parlamento çatısındaki turdan sonra Brandenburger kapısını arkanıza alıp tam önünden şehre doğru giden büyük "unter der Linden" caddesi üzerinde 200-300m sonra solda Cafe Einstein(4)'da kahve-sıcak çikolata, waffle vs tavsiye ederim. Politikacı ve ünlülerin de çok sık takıldığı bir yerdir.ismi ve adresi: Kaffeehaus Einstein, Ünter den Linden 42, 10117

- sonra yine aynı yöne doğru yürüyüp 200m sonra sağa "Friedrichstraße'ye gireceksiniz, çok uzun, büyük ve tarihi bir caddedir. Üzerinde "Armani, versace,rolex gibi ünlü markalar, galeriler var. Bu caddeyi 1.5 km geze geze Chekpoint Charlie(5)'ye kadar gidin. Checkpoint charlie Brandenburg kapısından sonraki en turistik yer diyebilirim.

-Checkpoint charlie'den sonra yine aynı yöne doğru 400m devam edip ikinci sola döndüğünüz zaman "Judisches Museum(6)" yani yahudi müzesi var, onu gezip ilk günü böyle bitirmenizi tavsiye ederim.

- Son olarak o 1,5 km lik Friedrichstraße'ye paralel olarak “Gendarmenmarkt(*)” diye tarihi küçük bir meydan var. Üzerinde Fransız kilisesi, Alman Katedrali ve Berlin konser salonu var. Gayet tarihi ve hoş bir yer. Resim çekmek için de ideal bi meydan.

- Potsdamer Platz yani Potsdam Meydanı(*) gece görülmeye değer. ilginç ve modern mimarisiyle Sony Center ziyaret edilebilir içindeki cafelerde (mesela Alex adlı cafe) birşeyler içilebilir. Caddenin ortasında ünlülerin ayak izlerinin olduğu walk of fame tarzı da bir yer var. Ayrıca Berlin duvarının önemli bir kısmı da bu meydandaki metro girişinin hemen önünde sergileniyor. Ne duruyorsun, duvarın önünde yapıştır selfieyi! Yani bu meydan Berlin gezisi için bir Highlight!

görsel

2. Gün

U1 veya U8’e biniyoruz. “Kottbusser Tor” durağında iniyoruz. Metro çıkışı olarak “Adalbertstraße” yönünden yukarı çıkıyoruz. Sonra karşımıza balkonlarında uydu antenleriyle dolu kocaman çirkin bir blok çıkacak, o binanın direk altından geçen cadde Küçük istanbul yani Kreuzberg dedikleri yerin merkezine götürür seni. Zaten binanın üzerinde yeşil harflerle “Zentrum Kreuzberg” yazısını göreceksin, binanın diğer tarafına geçtiğinde ise Türkçe olarak “Kreuzberg Merkezi” yazısını görüp hemen selfieni çekeceksin! Sonra caddeyi takip edip ilk sola saptığında 50-60 metre sağda cafe Luzia’nın o rahat koltuklarında kahveni yudumlarken benim varlığım için Allah’a şükredeceksin. Cafeyi feci şekilde tavsiye ederim, Amerikan hippilerin de sıklıkla takıldığı bir yerdir. Belki kapısında orda burda ismi yazmaz fakat zaten farklı konseptiyle orası olduğunu farkedersin.
(Kahvalta yapmak için “Le Femme adlı Simit Evini haritada işaretledim, istiyorsanız U-Bahn istasyonu Schönleinstr de inip kahvaltıdan sonra, küçük istanbul'u boydan boya dolaşıp yukarı doğru Kreuzberg Merkezine gitme alternatifiniz de var!)

http://i.imgur.com/xFvJ689.jpg

- Sonra yine en yakın istasyondan U8'e binip Şehrin en ünlü meydanı “Alexander Platz(1)” a gidiyoruz. Bu meydan ve çevresi tipik doğu Almanya mimarisine sahiptir. Rusya'ya hoşgeldiniz * O meydanı biraz dolaştıktan sonra çizdiğim gibi Karl-Liebknechtstr caddesini düz takip edip nehrin kenarında sağda DDR Museum(2) yani Doğu Almanya müzesi var. Kesinlikle gidin! içindeki herşeye dokunmak oturmak fotoğrafını çekmek serbest. O zamanın komünist Almanyasını yaşayın.
- DDR Müzesine(*) gelmeden solda tipik sovyet Rusyası bloklarıyla birlikte, kuleli kırmızı belediye binasını göreceksiniz. O meydan da görülmeye değer fakat mecburi değil. Sadece Berlin Highlightlarından biri.
- Yine aynı yönde devam edip nehrin karşı tarafına yürüdüğünüz zaman Müzeler adasına varıyorsunuz. Berlin katedrali “Berliner Dom(3)” de önemli, önünde resim çekmek için ideal. Sonra sağda “Pergamon(4)” yani bildiğin Bergama müzesi var. Adamlar bizim Bergama’dan aşırdığı tüm eserleri burada sergiliyor. Berlin’in en önemli müzesi diyebilirim.

http://i.imgur.com/6f5nU95.jpg

3. gün

- U1-U2-U3 le Wittenbergplatzta inip KaDeWe adlı Avrupanın en büyük ve en eski alışveriş evini gezebilirsiniz. Çizdiğim yol aslında bizim Bağdat caddesi gibi bir cadde, boylu boyunca yürümeniz yine en iyisi.
- Cadde üzerinde sağda 2. Dünya savaşında bombalanmış olan kilise “Kaiser-Wilhelm-Gedächtnis-Kırche”de resim çekin. Yola devam ettiğiniz zaman solda Vapiano veya biraz ileride ise Hard Rock var. Hard Rockta sıra olabiliyor, o yüzden ilk başta sıra bileti alıp sonra gezmek te mantıklı olabilir.

http://i.imgur.com/HWICH8G.jpg

- (Berlin geceleri): S5 – S7 ile “Hakescher Markt” durağında inip “Hakesche Hofe(1)” adlı pasaja girin. Gayet tarihi mekanlardır. Hoş cafeler var. Daha sonra ya tramvayla ya da yürüyerek “Rosenthalerstr” caddesini takip edip “Rosenthalerplatz” yani Rosenthal 4 yol ağzı var. O bölge özellikle gece çok hareketli. Benim de favori mekanım “Mein Haus am See(2)” de orada. Çoook değişik bir cafe&club. Konsepti çok farklı, içerisi eski moda koltuklar, merdivende mindeler ya da 60lar tarzı masalarla dolu.Kesinlikle oturup o ambiyansı yaşamanızı tavsiye derim. Her yaştan her kültürden insan var. Mottosu da “it’s not a club it’s not a cafe, it’s something sexy inbetween”. Dışarıda ismi yazmayabilir fakat zaten kalabalıktan ve ilginç koltuklarından tanıyacaksın.

http://i.imgur.com/8toXEdO.jpg
Berlin öyle bir kac günde sevilecek bir sehir degildir. berlin'e uzun soluklu gelen kisiler ilk olarak önce bir nefret eder sonra severler genelde. Berlin'de olan, gelmek isteyen herkes yazabilir bana. her türlü yardimci olabilirim.

berlin berlin über alles.
nam-ı diğer berliiin. (evet, almanlar böyle telafuz ediyor.)

anlatmaya sondan başlayayım;

berlin'e gitmeye karar verdiyseniz, berlin gece hayatı hakkında anlatılanları duymuş olmanız muhtemel. (birbirimizi kandırmayalım şimdi, zira berlin tarihi güzellikleriyle ön plana çıkan avrupa şehirlerinden biri değil.) o yüzden öncelikle bu konu hakkındaki merakınızı gidereyim... evet, berlin'de gece hayatı çılgın. hatta yer yer tuhaf. sınırları olmayan bir eğlence anlayışından bahsediyoruz. ancak diğer taraftan gece hayatı çok underground. yani elinizde şehir haritasıyla, o internet forumlarında okuduğunuz klüpleri bulmanız pek mümkün değil. zira gece hayatı istanbul'daki gibi şaşalı klüplerde yaşanmıyor. berlin'de gece hayatının en eğlenceli noktalarını bulmanız için grafiti kaplı duvarları, yarım kalmış inşaatlardan bozma izbe mekanları takip etmeniz gerekiyor. yanlış anlamayın, bu işin sadece görünen yüzü... içeride bambaşka bir dünya var. zaten berlin elektronik müziğin dünyadaki başkenti...

bu arada öyle türkiye'deki gibi topuklu ayakkabıları, gömlekleri falan çekip barbie ya da janti abi modunda barlara girmeye falan kalkmayın. zaten giremezsiniz, almazlar... gece hayatı için herhangi bir dressing code yok. hatta insanlar olabildiğince salaş ve hatta yer yer ucube... o yüzden haspel kader sağlam bir klüp bulsanız bile etraftaki insanlardan çekinip girmeye korkabiliyorsunuz.

neyse, velhasıl berlin'de gece hayatı için en kuytu köşeleri bilen yerel birilerine yamanıp onlarla gezmek en iyisi.

berlin'e dair diğer önemli ipuçları için;

öncelikle berlin tam anlamıyla uluslararası bir şehir. başta türkiye olmak üzere her yerden göç almış. bu nedenle dil pek sorun olmuyor. hatta almanca'dan çok ingilizce duyuyorsunuz...

bu arada şehrin yabancılar tarafından istila edilmesi yerlilerin biraz asabını bozmuş sanırım. ya da almanlar gerçekten de doğuştan kaba... velhasıl, yabancılara karşı çok da güler yüzlü olduklarını söyleyemem.

şehirde genel olarak bir güvenlik sorunu yok. ancak yukarıda da bahsettiğim gibi almanların kaba saba tavırları insanı geriyor. dik dik bakıyorlar, bağırır gibi kaba saba konuşuyorlar falan... gerilmeyin. rahat olun. adamların yapısı böyle.

gezilecek görülecek yerlerden bahsedersek;

brandenburger tor'u ve reichstag binasını (parlamento binası) bir görün. çok uzun uzun zaman geçirilecek yerler olmasalarda ikisinin de etkileyici bir mimarisi var, ve ikisi de berlin'in simgesi niteliğinde yapılar. bu arada reichstag için randevu alıp binanın tepesindeki cam kubbeyi ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. yalnız randevu için bir hayli uzun bir sıra beklemeniz muhtemel ve içeride görülecek çok da tarihi bir şey yok. kulağınızda audio guide ile berlin manzarasına bakıyorsunuz o kadar... yani o randevu sırasını beklemek istemezseniz reichstag'ın önünde bir kaç fotoğraf çekip gidebilirsiniz. çok da bir şey kaybetmemiş olursunuz.

berlin katedrali, yani berliner dom kesinlikle görülesi bir yer. kapısı açıldığında bir "vooooaaa !" dediğimi hatırlıyorum. heryerinde ayrı bir detay var. ayrıca uzuuun uzuuun merdivenleri takip edip çatısından berlin manzarasının tadını çıkarabiliyorsunuz. berlin katedralinin hemen karşısında müzeler adası var. burada yanlış hatırlamıyorsam birbirinden farklı 4 tane tarih ve sanat müzesi var. fırsatınız varsa hepsine bir göz gezdirin.

fark ettiyseniz yukarıda bahsettiğim yerlerin hepsi orta çağ dönemine dair tarihi yapıtlar. evet, almanlar yakın tarihten bahsetmeyi sevmiyorlar. 2. dünya savaşı veya nazi almanyasına dair neredeyse hiç bir şey görmedim. sanki bunlar dünyanın başka bir ucunda olup bitmiş... evet, berlin duvarına dair bir sürü anıt var ama bunları da insanın gözüne gözüne sokmuyorlar. anlatırken de "ya aslında her şey çok güzeldi ama sovyetler birliği birgün, birden bire gelip şehri ikiye böldü, insanlara eziyet etti falan..." diye ince ince söyleniyorlar.

berlin duvarı anıtının pek bir numarası yok. duvara dair en çarpıcı yer tabi ki charlie checkpoint. yani sovyet yönetimindeki doğu almanya ve batı almanya'nın amerikan yönetimi altında olan kısmı arasındaki geçiş noktası. burada hala bir geçiş kapısı ve temsili de olsa amerikan askerleri duruyor. 2 euro verip amerikan askerleriyle ebel ebel pozlar verip fotoğraf çektirebiliyorsunuz. hemen yolun sağında charlie checkpoint müzesi var. almanya'nın bölünmesinden günümüze kadar olup bitenlerin detaylı bir şekilde anlatıldığı bir müze burası... yakın tarihe meraklıysanız gidip bir görün. ancak içeride anlatılanlar, yine acayip taraflı geldi bana. yani yine doğu almanya ve sovyetler birliğini itin bi tarafına sokup sokup çıkarmışlar.

charlie checkpoint'in yakınlarında bir yerlerde yahudi müzesi var. burası en büyük hayal kırıklığını yaşadığım yerdi. 2. dünya savaşında nazi almanyasının yediği haltların uzun uzun gözümüze sokulmasını beklerken, bir kaç siyah beyaz fotoğraftan başka bir şey bulamadım. zaten ilk birkaç kattan sonra daha çok yahudi kültürü ve yahudi tarihine dair şeyler anlatılıp sergileniyor.

bunlar dışında;

şehrin toplu taşıma ağı çok geniş ve çok başarılı. ancak berlin'in dev bir şehir olduğunu unutmayın. bu da toplu taşımayı son derece karışık bir hale getiriyor. ancak bu noktada google maps son derece etkin çalışıyor. ha yine internet forumlarından gördüğünüz kadarıyla "elimize metro haritasını alıp yolumuzu buluruz" derseniz çok kaybolursunuz.

son olarak aklıma gelenler;

bence alman biraları tırt. ama inanılmaz bir bira kültürü var. insanlar ellerinde bira şişeleriyle sokaklarda takılıyorlar. ha biralar beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama beni olumlu anlamda şaşırtan başka bir şey vardı. döner !! ya kardeşim ben hayatımda böyle döner yemedim. öyle spesifik bir yerden bahsetmiyorum. almanya'da herhangi bir yerde yiyebileceğiniz döner kesinlikle türkiyede yediklerinizden daha lezzetli...

velhasıl genel olarak şehir böyle. yani tek cümlede anlatmak gerekirse, bir kaç yıl yaşayıp sürtmek için ideal ama turist olarak gitmek için "eeehh yaniii" dedirten bir şehirdir kanımca.
(#28646251) kizlar toplasin. erkekler de gelebilir.
alman grup kadavar'ın 2015 albümü şarkılar ise

01. Lord Of The Sky
02. Last Living Dinosaur
03. Thousand Miles Away From Home
04. Filthy Illusion
05. Pale Blue Eyes
06. Stolen Dreams
07. The Old Man
08. Spanish Wild Rose
09. See The World With Your Own Eyes
10. Circles In My Mind
11. Into The Night
12. Reich Der Träume (Bonus Track)
Gecesi harika olan şehir. Asla gündüzünü görmedim ama gece olduğu kadar güzel olabileceğine inanmıyorum. Eksi derecelerdeki soğuklarda, oldukça yoğun bir kar yağışı ve yüzüme çarpan soğuğun altında sokakta bir gece geçirirken bile sevebildiysem, herkes berlin gecelerini sevebilir.

Potsdamer platz ve alexander platz çevresi gezilebilecek en güzel yerlerindendir.

U-bahn 24 saat faaliyettedir. Ayrıca u-bahn istasyonlarında yasak olmasına rağmen bir elinde içki şişesi, bir elinde sigara olan kurallara aykırı insanlara rastlamanız oldukça olasıdır. Polis bunları gördüğündeyse sadece sigarayı söndürmelerini söyleyip çekip gider. Arkasında yeni bir sigara yakıp bir ağız dolusu küfür eden insanlar bırakır.

Yaşamanızın olası olduğu bir diğer olay ise bindiğiniz taksinin şöförünün "abi/abla sen türkiye'den mi geliyon? Türksün belli valla." demesidir. Zira burada taksicilerin %99.9'unun türk olduğundan şüpheliyim.

Evet berlin güzeldir ama renkli gece hayatına rağmen, alkolün etkisiyle kahkalar atarak sokaklarda gezen insanlarına rağmen son derece hüzünlü ve kasvetli bir havası vardır. insanları da havası kadar soğuktur ama yine de sevdirir kendini.

Not: döner yemeden gelmeyin.
2015-2016 euroleague final4 organizasyonu için fenerbahçe taraftarlarının istila edeceği şehirdir.
en az siyahinin yaşadığı metropoldür.
berlin, tam anlamıyla bir parklar şehridir. meşhur devasa tier garten'in yanı sıra, hemen her semtinde bizim taksim gezi parkı'nı ikiye üçe katlayacak parkları bulunur. ayrıca parklarda bizdeki gibi öyle serseri, it, kopuk takımı da dolaşarak insanları rahatsız etmez. köpek gezdiren gençleri, futbol oynayan çocukları, piknik yapan aileleri bir arada görebilirsiniz. aslında büyük olan parklara park demek bile abes, çünkü bizdeki gibi öyle iki çim ekip üç tane bank koyup adına park demiyorlar. orman sıklığında bitkiler ve ağaçlar var. toprağın kokusunu hissediyorsunuz, oksijen burnunuzu yakıyor adeta. eğer bir gün giderseniz en azından tiergarten'da yarım gününüzü geçirmeden dönmeyin derim.
gezginler için hayal kırıklığı yaratan avrupada bir kent. alexander platz denen bir bina, bir adet tv kulesi, brandenburg kapısı, tiergarden, parlamento binası, tarihi kilise charlie checkpoint ve berlin duvarı yahudi anıt mezarı görülebilecek yerlerdendir.
bu saydıklarımı tamamlamanız en fazla iki saatinizi alır ve tek yapabileceğiniz şey ilk trenle amsterdama gitmektir.
nerede 4 milyon nüfus ? nerede çarşı pazar okul ? nerede ikinci dünya savaşının izleri ?
haritaya bir göz gezdirdim ve heralde buranın yoğun bölgeleri biraz daha iç kesimlerde kalmıştır diyerek turistik alandan sıyrıldım. Yaklaşık 3 kilometre yarıçapında derinlik kazandırarak (kreuzberg vs)geziyi büyüttüm. yine de komunist tarzı bloklar, geniş ve boş yollar ile etrafındaki garip renklere bürünmüş ağaçlardan başka birşey görmedim.
Almanya’nın başkenti olan Berlin yine buranın en büyük şehirleri arasında yer almakla birlikte bir eyalet kenti olarak da bilinmektedir. Berlin modern ve çarpıcı şehir olmanın yanı sıra birçok tarihi binaları ile geçmişin izlerini de gözler önüne sergilemektedir.

Turistik açıdan gezilip görülebilecek birçok yer olduğu gibi kendine farklı olan yapıtları ile hayran bıraktırmayı başarmıştır. Berlin şehrini simgeleyen en önemli yapıtlardan biri Paris sokaklarında bulunan Brandenburg Kapısı’dır. Yapım aşaması oldukça zahmetli ve uzun süren bu eser Berlin ziyaretçileri için görülmeye değer. Fakat burayı ziyaret edeceklerin mutlaka önceden bir kayıt yaptırmaları gerekmektedir.

Avrupa’nın en güzel yapıtlarından biri olan Alman Katedrali’nden ve Fransız Katedralinden ve çeşitli konser salonlarından oluşmakta olan armonik kompozisyonuna ait bir Gendarmenmarkt Meydanı bulunmakta olup, yine gezilmeye değer yerlerden biri olarak hafızalarda uzun süre kalıcılık sağlamaktadır.
bomba yüklü bir aracın patladığı bir kişinin hayatını kaybettiği ajanslara düştü.

http://www.sozcu.com.tr/2...ali-arac-patladi-1137373/
bomba yüklü aracın patladığı şehir.

http://edition.cnn.com/20...-car-explosion/index.html