sevmezdim ben bu kadını. bir kaç sahnesine anca katlanabildiğim boş bakışmalar ve birbirinin aynı diyaloglara hakim olduğunu düşündüğüm dizide de oyunculuğunu ahım şahım bulmazdım.
lakin bugün beyaz show'daki mütevaziliği, sakinliği ile beğenimi toplandı. zira tüm seyirciler o deminki adamın* ağzından çıkan tek bir sözle kendinden geçerken, "şebnem, şebnem." diye stüdyoyu inletirken kendisi ağzını açıp tek laf etmemiş, hem beyaz'a hem de şebnem ferah'a gözden kaçmayacak derecede saygı göstererek takdirimi kazanmıştır.
dün geceki beyaz show'da inanılmaz gergindi. özellikle caş halıvey geldikten sonra neredeyse hiç konuşmaması, son derece ciddi oturması biraz şaşırttı. hele ki bu tavırlarından sonra caş giderken dünyanın en osuruktan bahanesiyle ellerine sarılması ise hepten şaşırttı.
son yaptığı röportajlardan birinde Özgü Namala da laf sokuşturarak "istesem ben de yılda 10 filmde oynarım" demeye getiren oyuncu. sadece kendisinde bulunup başka kimsede bulunmayan bir farklılık (ama o farklılığın ne olduğunu henüz keşfedememiş sanırım) sayesinde Şehrazat gibi eşi benzeri olamayan bir karakteri canlandırmanın kendisine nasip olduğunu düşünen kişi.
nacizane kanaatime göre bence de Şehrazat çok nevi şahsına münhasır bir karakter. Bu derece basmakalıp tepkiler, bu derece ruhsuz bir ifade ve bu derece insana sinir harbi yaşatan mıymıy konuşmaları başka bir karakterde bulmamız çok zor. bana kalırsa ustaları izleyip biraz feyz alması ve ne kadar sıradan olduğunu farketmesi gerekiyor hanım kızımızın.
ne güzel ne de oyuncu olan hatun. hadi güzellik göreceli. ama donuk bakışlar, sabit bir ses tonu, sıfır mimik ve odun gibi bir vücutla yaptığı işin adını bile ağzına almaması gerekir. gerçek oyunculara ayıp ulan.
sosyetenin önce hamile kalmak ardından nişanlanmak ya da evlenmek modasına uymuş, oyuncu demeye dilimin varmadığı insan.
bu arada o gelinlik ve duvak nasıl bir zevksizliğin ürünüdür? binbir gecede 2 kez gelinlik giydi, ve oradaki hali buna bin basardı...