berberle muhabbete girebilmek

entry1 galeri0
    1.
  1. insanın büyüdüğünü gösteren detaylardan biri galiba. küçüklükten beri giderim bu berber ortamına. tabii gideceğim lan ne yapacam papaz gibi mi dolaşayım. işte babamla yıllardır gittim ve hep sohbetler dinledim. geleceğim o sohbetlerdi. o sohbetleri yapan insan olacaktım ileride. bugün oldum. o küfürlü sohbetlere ben de girdim. çok büyütmüşüm gözümde. hafif bir hayal kırıklığı oldu tabii. ama olsun.yine de büyümüşüm. 18 yaşında bu yola girdim. artık çıkış yok.

    olay şöyle oldu: ben şaçlarımı hep uzatmak isterim. ama dedeö ve annem saçlarım hep aynı uzunluğa gelince psikolojik bir baskı sansı uygularlar. dedemi "osmanlı padişahlarının da saçları uzunmuş", annemi "anne kızlar beğeniyo" (ki yalan, bu tiple saçın kuaför reklamı erkeği saçı gibi olsa ne olur (bu tespit gibi şeyin rengini farklı yapayım da tam olsun)) laflarıyla bir süre daha oyalarım. saldırılar gün geçtikçe artar. ne papazlığım kalır, ne ayşe teyzeliğim. bu baskılara ezik olmayan bir baskın veya gamsız karşı durabilir ancak. ikisi de olmadığım hatta ezik de olduğum için dayanamıyorum haliyle. biraz değil baya koyuyo bu yaşta kendi kararlarını verememk ama ne yapacaksın. aile bireylerinin baskınlığından kurtuluş yok galiba.

    neyse işte. umrumda değil artık bu eziklik. böyle gelmiş gidicek. gittim ben berbere. bu arada hep aynı berbere giderim. aleyküm selam mı selamın aleyküm mü gerilimini yaşadım. galiba doğruyu seçtim. dedim. karşılığını aldım. saat 11 olmasına rağmen yine sıra bekledim. benden önceki adam galiba berberi eniştesiydi. olmaya da bilir. bilirsiniz berberler herkesle kankadır. herkese enişte diyebilir sonuçta. herkesle her muhabbeti yapabilir. her şeyi bilir. sohbetler genelde değişmez. siyasete hiç girilmez. girilse de yerel siyasete girilir. bursa'da olduğumuzdan bursaspor başı çeker. pkk önemli bir başlıktır. evlilik ve karılarını kötülemek için de uygun bir alandır berber. ve bu konularda küfürsüz bir cümle bulamazsınız. bu arada anlattığım tiki berberi falan değil, erkek kuaförü hiç değil, bildiğin mahalle berberi. sohbetin kralı olur. artı bir de kenar mahalle berberi. televizyonda tuğba özay görünce mesela "çok güzel karı hacı" cümlesi edilir. bunu sadece kenar mahalle berberine bulursunuz. başka berberler de gittim ondan söylüyorum. küçük çocuklara yükseklik için konan tahta geleneği ısrarla devam ettirilir. kalkan koltuk yoktur. saçlarınızdan dökülen kıllar hep içinize girer. sounda pudra sürülür. işte böyle de güzel mekanlardır.

    ne diyodum. ha sohbet. ben girdiğimde bursaspor sohbeti bitirilmiş. pkk'ya geçilmişti. her zamanki gibi insancıl çözüm önerileri, doğuda yapılmış bitmek bilemeyen çılgın yüzbaşı- binbaşı barındıran askerlik anıları. o psikopat albayların komutanların aptığı çılgın işler. herkesi dövmeleri. "aslında öldürücen hepsini, kurtulucan toptan" şeklindeki pratik çözümler. biz 2-3 çocuk yapıyoruz, onlar 20-30, nereye bitiriyosun" şeklinde durum tespitleri. bu anıların çoğu berbere aittir. bu arada berberin anıları bitmez. her ortama girmiştir. ya da çok iyi yalancıdır.

    pkk da bitirilince konu evliliğe geldi. karıların bir saat çalışıp 10 saat yattıkları vurgulandı. küfürler gırla gidiyordu bu arada. bu arad ben de küfürlere "ısı ısı" şeklinde gülüyordum. kenar mahalle böyledir. cümlelerdeki tek mizah öğesi olan orijinal küfre gülürsün. bu değişmez.

    sıra bana geldi. "aman abicim evlenme" dedi berber. sordu "nasıl yapalım" diye her zamanki ama her zamanki gibi. ben de "kısa olsun ama çok da kısa olmasın" dedim herzamanki gibi. o da çok kısa kesti. her zamanki gibi. bu diyolog herhalde hiç değişmeyecek. çok kısa kestiği saçlar yüzünden arkadaşlarım yine bıyık altı gülecek. bu da hep aynı.

    bir değişmez daha vardı. başkalarında bülbül olan berber bana gelince dut yiyordu. bu dut yemiş bülbül bu sefer konuştu benle. bu ilkti. galiba büyümüştüm. heyeceanlıydım. bursapor'dan konuştuk. bu her zaman sohbet başlangıcıydı. başkanlık seçimiydi konu. osman çelik seçilir dedi. ben de görüşüm başka olmasına rağmen itiraz edemedim. ezikliğim engel oldu. zafer peker'den diyemedim çalıyordu kafamda o an. pkk'ya geçmedik. çünkü o kadar da büyük değildim. dün bursa'da gerçekleşen bir olay olan devlet hastahanesi yangını ve 8 hastanın yaşamını yitirmesinden konutuk. ve her zamanki gibi şu sonuca vardık: türkiye'nin her işi boktandır. bir işi bile beceremeyiz. avrupalı işi bilir. bu tespit osmanlı duraklama devrinden beri yapılıyordu. tevfik fikret galiba net konuşmuştu: "onlar niye ilerde, biz niye gerideyiz?". biz de tevko'dan (kenar mahhalede kim olsa lakapla anılır) 100 yıl sonra aynı noktaya yine gelmiştik. bu havada asılı duran iddiaya bir tanık bir örnek gerekiyordu. her zamanki gibi o da hep aynıydı: bizim bi arkadaş. bu sefer bizim bu arkadaş avrupa'da hasta bakıcılığı yapmış olacaktı. konu trafik olsaydı arkadaşımız, canımız, ciğerimiz tır şöförü olacaktı. bu seferliğine hasta bakıcılığını seçen arkadaşa göre avrupa'da normal elektirik devresiyle jenaratörün olduğu elektrik devresi farklı şebekelerden çıkıyordu. bursa'daki faciada ise kablolar tutuşup yoğun bakımdaki cihaza bağlı hastalar elektiriksizlikten can vermişti.

    neyse işte. önemli bir adım daha attım kenar mahalle adamı olmaya. yakında yazları lacoste tişört, kışları gömlek her mevsim adı şimdi aklıma gelmedi o düz ayakkabılardan giyicem. akşamları mutlaka kahvede takılıp bu sohbetleri bir de orada yapacam. eve gelince hemen uyuyacam. sonra bir gün öğüt verir gibi "aman evlenme, ben evlendim de bo mu oldu" diyecem bir gence. siklemeyecek beni. o da benim gibi olacak. hayat böyle akıp gidicek.

    o değil de yine "saatlar olsun" halinde söylenen "sıhhatler olsun"a bir cevap bulamayıp her duruma giden "eyvallah"ımı çektim. bence buna bir dur diyelim. buna bir karşılık bulalım.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük