meşhur bostancı kıssasındaki favori karakter. "kabağın bu işe bir itirazı yoktu ama iş bostancıya yani kabağın sahibine dokundu" diyerek ders vermeye çalışan dervişi iki ayrı varlık gördüğü için alteder. üst idrakin sahibidir çünkü..ne demişti?
-biraz ağır olmadı mı?
ne kadar saçınızı yıkatırsanız yıkatın asla o kesimden kalan kılların çıkmadığı mutlaka kafanızda kaldığı yerdir efendim. ama eve gider bir kere yıkarsınız hiç kalmaz. anlamadım gitti.
özenilen meslek. günde ortalama on saç on sakalla yüzelli lira cukka. ellisini masraf çık. ayda üçbin lira. oh mis.
hayır özendiğim şey parası değil. adresin belli amk. istediğin anda çay sigara keyfi yap. haberler hava durumu, Facebook ayağının altında. müzik dinle. lokanta karşıda, yan tarafın bakkal. ev iki yüz metre ileride olsun. iş yaparken çevreyi kes. daha ne olsun. biraz kıllı tüylü ama olacak o Kadar.
beşiktaş'ın kendi halinde olduğu için her zaman sevdiğim bir pubın eski sandalyesinde oturuyorum. camlarının önünde anne saksılarından var, güzel renkli çiçekler camdan sanki kendi evinizden bakıyormuş havası verir. çok uzun zamandır yolum düşmemişti bomonti'nin tadı bir eksik geliyor bu sefer. nasıl da farketmemiştim...
mekanı sevmemin en önemli nedenini nasıl orada olmadığını farketmemiştim. şaşkınlıkla hafızamı zorluyorum ve evet yerine dandik bir dönerci zincirinin saçma bir şubesi açılmıştı.
bişeyler içerken elleri makas ya jilet almadan önce hafif titreyen yaşlı berberin elleri işe koyulduğunda hatasız bir iş çıkarıyor ve kaytan bıyığı güldüğünde suratına yayılıyor gibiydi. hiç boşta durmazdı ya kapsının önünü hantal bir vaziyette şarkı söyleyerek süpürür ya da içerisinin tozunu alırdı.
müşterisi gelince ceketi varsa hemen alır, koltuğu sol omzundaki bezle tozunu almış olmasına rağmen yine de silerdi. sohbete başlamadan önce dışarıdaki havluluktan kuru havlusunu alır silkeler ve hemen işe koyulurdu. bazen önemli bir şey anlattığı işi bırakıp aynadan müşterisine ciddi bakışlarla konuşurken elindeki usturayı sallamasından belli olurdu ki devlet meselesi konuştuğuna kalıbımı basarım.
bunları incelerken nasıl keyif alıyordum. pub da genelde 90lardan çalar...
şimdi orada ne içesim var ne de bir daha gidesim.
tanım: işi gereği iletişim bilimcisinden daha iyi iletişim kurabilen kişidir.