Kim söylemiş veya yazmış hala öğrenemedim ama bu olaya ilişkin dün bir arkadaşımın gönderdiği telefon iletisinden aşağıya yaptığım alıntı, beni iki gündür epey düşündürdü.
"Bu toplumdaki çıldırtıcı nevrotikliğe itaat katsayısını düşünürken, kutsal anne/ Fazla iltifat ve Alakayla iğdiş edilmiş oğul/ Hiçbir şeyi görmek istemeyen ruh baba üçgenini de, her daim gözönüne almanızda sonsuz yarar var."
şimdilik caninin ifadesinden başka bir delil bulunmadığından ileri sürülemeyecek iddiadır. hemen hayal gücümüzü ve önyargılarımızı harekete geçirmeden yargılamayı izleyelim en iyisi.
Bir olayın tüm ayrıntılarını öğrenmeden, o konu üzerine yorum yapmak, çok ciddi yanılgıya düşmeyi kaçınılmaz kılar...
Hukuk nosyonu olan sıradan bir insan, olayın tüm ayrıntılarını öğrenmeden ağzını açmamaya çabalar.
Hakim ile hakem arasındaki fark buradadır:
Hakem, anında karar verir; ceza hakimi, olayın her türlü ayrıntısını kılı kırk yararak inceledikten sonra, suçun yürürlükteki kanuna göre oluşup oluşmadığını, suçlu veya suçluların kim olduğunu, sonrasında da suçun cezasını belirler.
Sözün özü sevgili sözlük yazarları, olayın ayrıntılarını tümüyle, ama tümüyle öğrenmeden yorum yapmaktan, hele ki dönülemez sözler etmekten kaçının demekteyim.
anneyi korumak saçmalık bu konuda çünkü annelik sorumluluk ister. isterse sevgisinden ölsün oğluna bu derece yakın biriyle bu kadar terbiyesizce ilişki yaşaması onu annelikten men ettirir gözümde bizim annelerimiz üşümeyelim diye sabaha kadar yatağımıza gelip üstümüzü açtık mı diye kontrol ederdi bu olaylara anlam vermem imkansız bizlere ne oluyor vicdanımızı bu kadar soğutan nedir.
insanın tüğlerini ürperten bir olaydır. Bence bir anlık gaflete düştü ve fakbadisiyle oğlunu öldürdü günahını almak gibi olmasın fakat daha önce nicelerini gördük. Bebeğini evde bırakıp çekip gidenler,tuvalet köşelerinde bebeleri doğurup atan bir sürü örnekler var. Yani canilikte sınır yok.!
Dünyanın ne hâle geldiğinin göstergesi işte. Çivisi mi çıktı, tersine mi döndü bilemiyorum.
Bir çocuk annesine güvenemeyecekse kime güvenecek? Diye bir soru da akıllardan geçmiyor değil.
ilginç ve üzücü.
Allah belasını bersin.
allahın lütfedip annelik bağışladığı kadının anneliği haketmediğini göstermesi. kendi kanından canından birinin öllmesine göz yuman vahşi bir yaratıktan fazlası değil. yasak aşk yaşadığı adam dövüp bilincini kapattıktan sonra ölmesi için onu ortadan kaldır emrini veren şerefsiz bir ruh hastası. yatacak yeriniz yok ikinizin de allah belasını versin. türkiye nereye gidiyor, bu cinayetler ne zaman son bulur ne zaman tecavüz haberi görmeyiz bilmiyorum. her gün haberlerde 2 3 tecavüz ve cinayet görmeden gün normal geçmemiş hissine kapılıyoruz ve bu hiç iyi değil. ülkece en iyi psikiyatrlara görünmeliyiz ve bu servis kesinlikle bedava olmalı.
Ortada 10 yaşında bir çocuk var. 3 tane de yokluktan kıvranıp, beratcan'ın annesi olacak kadınla ilişkiye giren adam var. o kadına anne demeye dili varmıyor insanın.
aklıma muhammet fırtına adlı ufaklığı getirdi. Onun annesi de kendisini aşığıyla gördüğü için oğlunu öldürtmüştü. dilber fırtına olayı müge anlı'da çok konuşulmuştu.
bir anneyi, evladının ölümüne göz yumacak hale getiren şey: şehvet. Bu nasıl bir nefs? Nasıl bir arzu? inanılır gibi değil.
insan, diğer canlılardan aklı ve iradesiyle ayrılır. Keşke beratcan katledilmeseydi ve keşke akılsız, vicdansız, nefsine köle olmuş iğrenç varlıklar doğal seleksiyon ile elenselerdi.
iyice zıvanadan çıkmış, sekülerleşmenin zirvesine ulaşmış türkiye'den utanç verici son örnektir. bu insanlar nasıl böyle oldu düşünmek lazım. her şey amaca giden yolda seçim kazanacak hileleri bulup sonuca ulaşabilme kurnazlığı değildir. gerçek sonuç halkın geldiği bu son noktadır. toplum çökmüş halde.
