Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil' in yeni, kesinlikle okunması gereken kitabı.
Emeğine sağlık Yılmaz Özdil. O zamanları, aklı başında yaşayan biri olarak "helâl olsun" dedim kitabı okuduktan sonra.
"Beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taradım. Sırf arşiv taraması 1.5 senemi aldı. isim Şehir Hayvan ve isim Şehir Bitki gibi köşe yazılarımdan derleme değil... Sıfırdan yazıldı. 3 Kasım 2002'de başlıyor. Bugüne kadar geliyor. Çıraklık, kalfalık, ustalık diye üç bölümden oluşuyor."
-Yılmaz Özdil, Hürriyet, 30 Temmuz 2013-
--spoiler--
Okudum...
10 yılın ajandası olmuş.
Yazarlık var mı?
- Pek yok...
Yılmaz Özdil'in yazarlığındaki kıvraklığı ve zekası kitaba yansımış mı?
- Okudum; ben o zekayı göremedim...
Kitap bir işe; yeni bir kavrayışa yarıyor mu?
- Asabi Recep'in bir gün ak dediğine öbür gün nasıl da kara diyebildiği;
ya da bugün vurup öldürdüğünü; ertesi gün nasıl da sarıp sarmaladığı daha göze görünür hale geliyor.
Bir tablo hayal edin.
Sanat eseri.
Miras. Size ait.
Tuvali, Türkiye coğrafyası.
Boyası, şehit kanı, alın teri.
Her sabah uyanıyorsunuz.
Gururla seyrediyorsunuz.
Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor
ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor.
Her sabah bir minik fırça darbesi.
Usta işi.
Küçük küçük değişiyor tablo.
Aniden değil.
Milim milim.
Alıştıra alıştıra.
Yedire yedire.
Aradan yıllar geçiyor.
Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!
Komple değişmiş.
Dedim ya, kanıksamışsınız.
Bakıyorsunuz bakıyorsunuz...
Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.
Peki ne yapılabilir?
Fark, nasıl fark edilebilir?
Orijinal'in aslında ne kadar değiştiği...
Ne hale getirildiği...
ilk bakışta nasıl anlaşılabilir?
Tek çare var. Kıyas.
Tablonun ilk haliyle...
Son halini yan yana koymalı.
kitabı almadan önce biraz bakmıştım net ortamına , özellikle ekşi sözlükte boşuna olumsuz yorumlar yapan andavallar vardı sayısı bir hayli . neyse aldım , okudum . yukarda bahsedildiği gibi tam bir ajanda niteliğinde olmuş . yıl yıl , dönem dönem , dönen fırıldaklar bir bir hatırlatılmış .
ilk defa okumayı yeğleyerek bir kitap aldım; o kitapta beraber yürüdük biz yıllarda'dır.
umarım üstad sivri kalemini her zaman olduğu gibi bu kitabında da kullanmıştır.
ülkeye dair korku senaryolarıyla dolu bir kitap, biz neler yaşamısız böyle dedirtiyor, insanın umutlarının daha fazla azalmasına neden oluyor.Kitabı okudum, içim karardı.