1. dünya savaşından sonra italya ekonomik olarak tarihinde hiç olmadığı kadar çökmüştü. savaş boyunca italya kuruluşundan o güne kadar harcadığı paranın toplamından çok daha fazla para harcamıştı. savaş sonrası ise bu durum işsizlik ve enflasyon olarak yansıdı, üstelik savaşın bütün yükü ezilen sınıflara kesilmişti. böyle bir ortamda ezilen sınıflar italya'daki burjuva demokrasisini sorgulamaya başladılar ve neredeyse her gün ülke genelinde grevler, gösteriler ve fabrika işgalleri oluyordu. 1919 seçimlerinde ise sosyalist parti %30'un üzerine çıkmıştı. artık burjuva demokrasisinin verdiği tavizler yetmiyor ve kaçınılmaz bir şekilde italya devrime doğru sürükleniyordu.
sistem işlemiyor ve burjuva demokrasisinin devam edemeyeceği açıkça görülüyordu. sermaye sahiplerinin destekledikleri faşist siyah gömlekliler devletin gözü önünde her gün mevzubahis grevleri ve gösterileri basıyor, halkı katlediyor ve sindiriyordu. fakat seçimlerde bütün bu baskılara rağmen sosyalist parti yine de birinci olarak çıkıyordu.
işte bu noktada italyan sermayesi ve aristokrasisi bir adım daha ileri giderek mussolini'nin duce olmasını istedi. yoksa mussolini 1922 yılında romaya üç-beş yandaşıyla yürüdüğünde iktidarı ona devretmek için hiçbir zorunluluk yoktu.. hükümet isteseydi çok kolay bir şekilde grubu dağıtabilirdi.
fakat 3. vittorio emanuel aceleyle iktidarı kayıtsız şartsız mussolini'ye devretti. bu burjuva demokrasisinin de kurallarından kurtulmak demekti. mussolini kapital çıkarları gözeterek baskıcı bir rejim kurarken italya devrimi, devrimcileri eziliyor ve ayrıcalıklı sınıflar gücüne güç katıyordu.. yabancı kapitalist devletler ise mussolini'nin iktidara gelmesini ve italyadaki devrim şansının ezilmesini şampanya patlatarak kutladılar.
hitler'in de iktidara geliş macerası benzerdir. zira hiçbir faşist lider sermaye sınıfının desteği olmadan iktidara gelemez. faşizmin farklı bir ekonomik modeli yoktur, sadece burjuva demokrasisinin tıkandığı durumlarda popülizm, baskı ve şiddet yoluyla kapital düzeni devam ettirmek için ortaya çıkmıştır.
mussolini'nin hitler ile ideolojik ve kayıtsız şartsız ittifak yaptığını düşünenler ise yanılıyorlar. temel olarak italyan faşizmi ile nazizim zaten önemli farklılıklar gösterir. italya'nın almanya'nın yanında savaşa girmesinin temel nedeni savaş öncesi dönemde ingiliz ve fransız emperyalizmlerinin getirdiği statükonun italyan emperyalizmini sınırlandırmasıydı. hitlerle birlikte statükoyu yıkmaya başlayan almanya'ya yakınlaşmak demek, ingiliz ve fransız emperyalizmlerinin çöküşünden pay almak demekti. başlarda 1. dünya savaşı gibi cephe savaşı olacağını düşünen mussolini fransa'nın 5 haftada teslim olması üzerine galeazzo ciano'nun da etkisiyle savaşa girmiştir. italya sadece emperyalist hırsları ve kazanan tarafta olmak için savaşa girmiştir.
italya'nın almanya tarafında savaşa girme işi sanıldığı kadar kolay olmamıştır çünkü tarihsel sürecin getirdiği sıkıntılar sonucunda italyan faşist partisi içinde dino grandi ve italo balbo gibi pek çok anti- alman üst düzey yönetici vardı. hatta italya 1934 yılında muhtemel bir erken anschluss'un da önüne geçmiştir. 1938 yılında buna razı olsa da, savaş boyunca alman etki alanının balkanlara yayılmasından endişe duymuştur. zaten hitler'e haber vermeden yunanistan ve arnavutluk'a alelacele savaş ilan etmesinin sebebi de budur. başarısız olmuştur o ayrı.
mussolini'nin en büyük hatası kendi gücünü iyi bilememesi ve politik tercihleri oldu. italyan üretim gücü fransa'nın bile çok altındayken ordunun mekanizasyonunu sağlayamadı, öte yandan büyük bir hevesle giriştiği ispanyol iç savaşına müdahalesi uzun vadede italya'ya hiçbir çıkar sağlamadı. 1936- 39 yılları arasında italya üretiminin ve bütçesinin %20 sini franco'ya yardıma ayırıyordu, bu muazzam ekonomik yükün savaş sonunda bir karşılığı olmayınca mussoline'ye faturası ağır oldu.
savaş sonunda olanları hepimiz biliyoruz. bu süreçte mussolini'ye en yakınları bile ihanet etmiştir. bunlar arasında çok güvendiği damadı galeazzo ciano da vardır. 1943 yılında tutuklandıktan sonra alman birlikleri tarafından hapisten kaçırılma operasyonu ise üzerine yazılacak apayrı bir konudur.
diktatörler dönemi,italyan lideri.avrupa'nın da ilk faşist lideri olma özelliği taşır.kurduğu kara gömlekler adlı örgütle,1922 yılında yönetimi kral 3.viktor emmanuel'den devraldı.adolf hitler'le berlin-roma mihverini kuran "duçe",hitler'in etkisinde kaldı.1943'te müttefiklerin yaptığı çıkarmayla yakalanma tehlikesi geçirdiyse de hitler'in yardımıyla viyana'ya kaçırıldı.ancak 1945'te italyan mukavemet birlikleri tarafından yakalanmış ve sevgilisiyle birlikte kurşuna dizilmiştir.
çakal liderdir. ikinci dünya savaşı'nda almanya'nın yanında hemen savaşa girmemiş, almanya fransa'nın ünlü maginot savunma hattı'nı geçip paris'e ilerlemeye başlayınca italya'yı savaşa sokmuştur. arnavutluk, yunanistan gibi devletlere saldırmış babayı almıştır. hayallerini kurduğu büyük afrika imparatorluğu çalışmalarında da babayı almıştır. her türlü babayı almıştır.
nazardan korktuğu için bir tek ölüm emri bile imzalamamış amerikan destekli diktatör.
1922'de parlamentoyu basıp italyan cumhuriyetini yıktığında roma'da görevli abd büyükelçisi "burada hoş bir ihtilal oluyor. telhike yok. çok heyecanlı ve çok renkli." diye görüş bildirdi.
1931 yılında Dışişleri bakanı henry stimson italya'yı ziyaret ettiğinde düzeni yerine getirdiği için kendisini kutladı ve faşizmin italyanların ihtiyaç duydukları şey olduğunu söyledi.
1933'te Roosevelt Mussolini'nin "kendisini çok etkilediğini, hayran olunacak bir italyan centilmeni" olduğunu söyledi.
eskinin sosyalisti olan italyan faşist lider. sosyalist düşüncelerini 1. dünya savaşı sonrası müttefiklerin vaadedilen toprakları vermemsi ile değiştirmiş; faşist kimlik takınmıştır. bir anlamda avrupa nın kendi eli ile yarattığı canavarlardandır.ilginç olan şudur ki 1926 yılına kadar musolini dünyada barışın sağlanması için kurulan paktlar ve antlaşmalalara öncülük edenlerden olmuştur. avrupada da bu süreye kadar barışın hamisi olarak taktir görmüştür. her şey bir yana bugünkü birleşmiş milletlerin atası olan milletler cemiyeti için "plütokratik * devletlerin kendi çıkarlarını korumak için kurduğu bir örgüttür" tanımlamasını yapmıştır. ve onun kararlarını tanımanın anlamsız oldugunu iddia etmiştir. herhalde bu bugünkü bm ye de cuk oturan, çok doğru bir tanımdır. *
Avrupa'nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini Forli'de doğdu. Gençliğinde öğretmenlik yaptı. 1902'de askerlik yapmamak için isviçre'ye gitti. 1904'te geri dönen Mussolini 10 sene boyunca gazetecilik yaptı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı ve savaşta aktif olarak görev yaptı. Savaşta yaralanan Mussolini Milano'ya döndü ve burada sağ görüşlü Faşizm taraftarı "Il Popolo d'Italia" gazetesinin editörü oldu.
Benito Mussolini, Birinci Dünya Savaşı sonrasında italya'da çıkan kaosu iyi değerlendirdi. Çökmüş ekonomi, siyasi kargaşa içindeki italya'da Mussolini çeşitli sağcı grupları kurduğu Faşist partisinin bünyesinde topladı ve onları organize etti. Mussolini (halk arasındaki lakabıyla Il Duce "Duçe" ) ülkenin problemlerini çözeceğini vaat ediyor ve eski Roma imparatorluğu'nu tekrar kuracağını söylüyordu. Bunun yanında kurduğu Kara Gömlekliler adlı örgütle şiddeti artırıyor özellikle de aynı kendisi gibi ekonomik durumun kargaşasında faydalanarak büyük bir sıçrama yapan komünist gruplarla çatışıyordu. Mussolini'nin izlediği politikalar meyvesini vermeye başladı. Ve en nihayet Ekim 1922'de Mussolini Kral Viktor Emmanuel III'ü yönetimi kendisine devretmekle tehdit etti aksi takdirde 26.000 taraftarı ile Roma'ya yürüyecek ve bunu kendi yapacaktı. Komünist hareketinde önüne geçmek isteyen Kral bu teklifi kabul etti ve italya'da Duçe dönemi başladı.
Mussolini'nin başa geçmesiyle baskı ortamı başladı. Duçe Faşist Parti dışındaki diğer partileri kapattı, sendika hareketleri kanun dışı ilan etti, kitapve gazetelere sansür getirdi, eğitimi sıkı kontrol altına aldı ve bunun gibi bir çok düzenleme yaptı. Mussolini tüm ülkeyi tren rayları ve otobanlarla adeta ördü. Çiftçileri sürekli teşvik etti , tarım ve endüstrinin canlanmasını sağladı buna bağlı olarak da italya'da işsizlik azaldı. Tüm bunlar Mussolini'nin popülaritesini arttırdı.
Fakat popülaritesini daha da arttırmak isteyen Mussolini 1935'te Habeşis-tan'ın işgaline başladı. 1936'da Habeşistan'ın işgalini tamamladı ve aynı yıl Adolf Hitler'le Roma-Berlin mihverini kurdu. Bu tarihten sonra devamlı Hitler'in etkisinde kalan Mussolini 10 Temmuz 1940'da Müttefiklere savaş ilan etti. Ama italyan Ordusu Kuzey Afrika ve Balkanlar seferlerinde mağlup oldu. Fakat her seferinde imdada Hitler yetişti.
1943'te Müttefikler italya'ya çıkarma yaptılar. Kral Viktor Emmanuel III Mussolini'yi görevden aldı. Fakat Duçe Hitler'in komandoları tarafından 12 Eylül 1943'de Gran Sasso'da tutuklu bulunduğu otelden kurtarıldı ve uçakla Viyana'ya kaçırıldı. italya'da kendine bağlı birliklerle mücadeleyi sürdüren Mussolini Nisan 1945'de yani savaşın son günlerinde kaçmaya çalışırken italyan Mukavemet'ine mensup savaşçılar tarafından öldürüldü. Ertesi gün Mussolini'nin,sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'nda sallanıyordu.