bu, otelde ahçı yamağı olarak çalışan sakar bir adamın öyküsüdür... yamak rajon cafer kendisi gibi aynı otelde çalışan elife sevdalıdır ve ikisi de evlenme planları yapmaktadırlar. uzaklarda bir hapishanede ise şeytan cafer adında azılı bir gangster cezaevinde gün doldurmaktadır. ama o leylanın sevgilisidir ve hapisten kaçma planları yapmaktadır. bu arada otelin müdürü lütfü de elife aşıktır. bu yüzden rajon caferi işten kovarak hain aşk planını devreye sokar. hapisten kaçan şeytan cafer istanbulun bu en lüks oteline sevgilisi leyla ve adamları ile birlikte, keşmül sultanı prens abdülkerim kılığında gelir ve kral dairesine yerleşir. otelin patronu osmanın kızını da kaçırıp odada saklarlar. fidye karşılığı kızı serbest bırakırlar. lütfü ile elife kızan ve kıskanan rajon cafer ise otelde olay çıkartır. şikayetçi olan patron osman bey, polisi çağırır. otelde caferler karışır. bunun üzerine polis ikisini de tutuklar. ama benzerlik o kadar fazladır ki, farkı anlayamazlar. ikisi de hapishane kaçağı şeytan cafer olmayı reddetmektedirler. gerçek gangster cafer’in hangisi olduğuna karar veremeyen komiser, sonunda bir oyuna başvurur. elife ağır bir dille hakaret eder. rajon cafer biricik sevgilisinin suçlanmasına ve aşağılamasına dayanamaz ve suçu kabullenmek için kendini feda ederek şeytan cafer’in kendisi olduğunu, artık ne olacaksa olmasını söyler. polisin tuzağı başarılı olmuştur ve suskun kalan gerçek şeytan cafere tekrar cezaevinin yolları görünmüştür.
her dalın meyvesi ayrı güzel
her günün öğlesi başka
vakit geldi mi ağaçtan düşer gibi
düşüverirsin aşka...
mevsimler geçer yıllar tükenir
ama hayat yenilenir
her şey yenilenir
aşk için geçn değil...
hayat acısıyla hayat tatlısıyla,
nefes almak kadar güzel
bir bahar da sen
suda balık değilsen
dalıverirsin aşka
mevsimler geçer yıllar tükenir
ama hayat yenilenir
her şey yenilenir
aşk için geç değil..
yukarıdaki güzel sözlere sahip bir şarkıyla başlayan, rahmetli oyuncu ismail hakkı sunat ile deniz uğur'un başrollerini paylaştıkları sıcacık eski dizi.
- benimle evlenme şerefine nail olmak ister misin?
+ teveccühün (öyle döte böle yaprak)
___________________________
- benimle evlenmeni istiyorum.
+ hmm
- ee ne dersin?
+ neye
- tamam bi siktirip gidip çay koyar mısın?
+ ??!
___________________________
- benimle evlenir misin?
+ önce anlaşalım kim kime dum duma?
- ??!
(ver. hibinetor)
___________________________
- babanla konuştum vericek seni bana!
+ babamla konuş kendi versin sana!
- ?!!
___________________________
- ayşecim uzun zamandır birlikteyiz dimi?
+ evet canım uzun zaman oldu
- birlikte herşeyi yaşadık acısıyla tatlısıyla
+ aynen sevgilim
- aslında sana evlenme teklif edecektim
+ ay inanmıyorum sanaa!
- ama sonra düşündümde..
+ yani??
- evli gibiydik senle her zikişi yaptık.
+ hayvansın...
___________________________
+ benimle evlenir misin?
- zaten evliyiz ya hayatım!??
+ (assiktir...)
(yanlış sms)
sorması çok kolay, devamında getirecegi sorumluluklar çok agır olan cümledir.
not:biz erkeklerin cevreden filimlerden ordan burdan etkilenip, iyi bir haltmış gibi söylediğimiz cümledir. Bir kızda hayır desin. demezler. iyi düşünün iyi, bu cümle kolay kurulur sonra görürsünüz ebeninkini.
evet sevgilim, sana bir şey sormam lazım. bugün biz tanışalı 7 sene oluyor. yani 2555 gün , yani 6162 saat. yani ben bu kadar süredir senin adınla nefes alıyorum. senin adınla büyütüyorum bahçedeki papatyaları. senin kokunla dalıyorum en tatlı rüyalara ve en önemlisi seni seviyorum bu süre zarfında. neyse, benimle bir ömür beraber olmaya, mutlulukta, sağlıkta, hastalıkta, iyi günde, kötü günde ,gerçi ben varken sana bir şey olmaz da(!) adet böyle. kırlarda koşmaya, alacağımız yazlığın bahçesindeki hamakta beraber yatmaya. 1, 2 seneye kadar gecenin saat bilmem kaçında 1 bebek sesiyle uyanmaya. arada birde olsa tartışmaya. sonra kavganın ortasında kafama tabak fırlatmaya. akşamına hiç bir şey olmamış gibi yine beraber uyumaya. benim eve gelmemi beklerken en sevdiğim yemekleri yapmaya. hafta içleri 'ilge'yle 'berke'yi okula bırakmaya. kuaför , alışveriş , meyve , sebze derken kredi kartımın limitini doldurmaya. işten geldiğimde " oha ! ayaklarını yıka öküz ! " demeye. sonra yine 3 tabak makarnayı ağzıma çatalla beraber tıkmaya. sana her sinirlendiğimde duvara attığım yumruk seslerini duymaya. özel günlerimizde dışarda beraber gönlümüzce eğlenmeye. haftada 1, 2 kez annen ve annemleri ziyaret etmeye. olurda senden önce gidersem bu dünyadan. beni manzaralı bir yere defnetmeye. ama yinede bi damla gözyaşı dökmemeye. ne olursa olsun " hakim bey ben boşanmak istiyorum !" dememeye. erkek arkadaşlarımla buluştuğum sıra. bak çok içme evede erken gel gibi nasihatler vermeye. çocuklarımız büyüyüp evlencek yaşa geldiğinde kaynana olmaya. torun sahibi olduğunda tontiş bir anneanne yada babaanne olmaya. şu ufaklıklar bana baba derken sana anne demelerine. çok uzattım biliyorum. daha nice beraber şeye işte. benle olmaya varmısın ? yada şöyle söyleyeyim. benimle evlenir misin?
--spoiler--
ya hiç önemsenmiyor gibi sorulması gereken "zaten sen benim hayatımın içerisindesin ve en güzel yerindesin, sadece işi resmileştirelim dercesine" ya da sorulduğu zaman sadece onun değil sürüyle insanın gözünün içine sokulması gereken "sen yoksan ben yokum dercesine" bi sorudur.
her iki şeklide karşıdaki insanı yüceltir en azından ama herkesin yaptığı gibi bir restoran, elinde bir yüzük benimle evlenir misin? kız olsam zikimi gösteririm al buna tak yüzüğünü derim.