Begonvil boy vermiştir şimdi,
Yasemen basmıştır şimdi Bodrum'u..
Kokusu geldi rüzgarın..
Bir kelebek öptü boynumu..
Sen şimdi gerdanını maviye, göğsünü bir yelkenliye,
Gönlünü ilk önüne çıkan yaz seferine baglamışsındır..
Vurunca dibine sakız rakısının, birazda ağlamışsındır..
Benim yerime de sev, bekletme hayatı..
Bu kadarına razıysan yaşa gitsin, kaç kişiyiz savunan sevdayı..
Gözüme ilk damlası düştü gelecek son baharın..
Yeni bir sayfanın öncüsü..
Bakalım ne hediyesi zamanın..
öyle yaşadığımız şehirlerde dinlediğimiz zaman hiçbir şey ifade etmeyen, yazın başlarında, bodrumda çok da lüks olmayan bir barda güzel bir kadının sesinden dinlenildiği vakit insanı gerçekten çarpan mükemmel eser.
bu yaz tatilimi bodrum'da geçirdim. shader one adlı bir barın önünden geçerken içeriden duyduğum sesin beni sarıp sarmalamasıyla birlikte içeriye girmem ve çakılıp kalmam, ertesi gün bir daha, bir sonraki gün bir daha gitmem bir oldu. sude karaca adında genç bir kadındı beni büyüleyen. onu dinlemek tüm tatilin önüne geçmişti artık.
yine öyle bir büyülenme seansında seyircilerden gelen bir isteği geri çevirdi sude ve ben içimden gelen bir şeyi söylemek istiyorum şimdi dedi. evet, bu şarkıyı söyledi tüm samimiyetiyle.
"yasemen basmıştır bodrumu" dediği vakit çiçekler sesinde açıyordu sanki ve o sözler daha bir anlamlı gelmeye başladı kulağıma. "bir kelebek öptü boynumu" dediğinde ise hangi dinleyen o kelebek olmak istemezdi ki?
gerdanını maviye açmış şehirde göğsümüzü bir yelkenliye açmak gibidir bodrumda bu şarkıyı dinlemek...
Bu sıralar çok dinlediğim içinde oldukça hüzün barındıran benim yerimede sev bekletme hayatı derken inceden bir sitem edilen benim için buram buram yalnizlik kokan şarkı insanın af edersin bir tarafına sıçıyor.