Bugün duyup cinlerimi tepeme çıkarmış dünyanın en denyo cümlesidir. "sanki sen vergi veriyorsun da bizi muaf mı tutuyorlar ya da senin verdiğin vergiyi ben evimde yatarken bana mı yolluyorlar?" şeklinde baya bir çizgimden kaydırmıştır kurma gafletinde bulunan kişi ve baya bir geri vites yapmıştır.
Şuna bak emeğimin karşılığını almıyorum da sanki sadaka dağıtıyor. Sigortasına da baksan ya işsizlik maaşıdır ya yeşilkarttır.
intern iken acilde yaşadığım durum. Zaten acilde günde üç posta duyarsınız bu cümleyi. Hocam ben zaten '' 400lira maaş alıyom ya sana kadar gelmiyodur bizim akrabalar karşılıyolardır'' diye cevap verip kavga etmek istersiniz. Ama yanında o ukalalıktan eser olmayan içli gözlerle bakan hasta kadını görünce bi an susup ya sabır çekip işinize devam edersiniz. Bir akşamüstü rutini.
Doğrudur.
Her devlet memuru bu ülkede vatandaşların vergileriyle ekmek yer karınlarını doyurur.
Devlet okullarında okuyan öğrencilerin eğitim masrafları yine vergilerle sağlanır.
Yol, köprü, baraj bilimum çevre düzenlemeleri temizlik hizmetleri gibi sosyal hizmetlerin tümünün finansörü devlet değil, halktır.
Biz devlete vergi öderiz devletten de bunları yapmalarını bekleriz. Gelipte bize senin verginin benim maaşımdaki katkısı x y z falan diyorlar ama çok boş konuşuyorlar.
Halk sayesinde sen ekmek yiyorsun.
Havadan para gelmiyor herhalde sana, biz ödüyoruz o paraları ve o paralar toplanıyor sana maaş olarak geri dönüyor.
Herkesin toplumdaki amacı hizmeti farklı ancak hepimizin birbirimize ihtiyacı var.
Gelipte bir dokturun sağlık calışanının maaşımı siz ödemiyorsunuz demesi çok aptalca.
Sizin gibi insanlar bu ülkede sıralamaya girip o mesleği icra eden insanlar.
Bunu düşünemiyorsunuz?
Biz siktir olup gidelim bakalım doktorluk mu yapıyorsunuz maaş mı alıyorsunuz görelim.
Biri demişki benim maaşıma katkın 0, zibilyon. Ulan hayvan eti yemiş Biz halkız Sen kimsin? Bizi bir kişi olarak göremezsin ki.
Biz senin maaşını ödüyoruz. Benim sana verdiğim maaşla telefon alıyorsun. Uludağ sözlüğe girip bize saydırıyorsunuz. Nasıl bir nankörsünüz lan siz?
Okumakla adam olunmuyor işte. Vefasızlar sizi. Bu ülkede en zengininin de verdiği vergide senin maaşın var asgari ücretlinin de verdiği vergide senin maaşın var.Zengine çok koymaz ama fakirin 10 kuruşu bile değerli. O fakirlerin 10 kuruşuyla gelip artistlik yapmayın,
adam olun adam.
teorik olarak doğru önermedir. lakin yaşayan her vatandaşın attığı her adımda dolaylı yada dolaysız vergi ödediğini düşünürsek bu cümleyi kuran zat'da söylediği zat'ın vergileri ile o vergiyi ödediği gerçeği ortaya çıkar. yani aslında herkes herkesin vergisi ile maaş almaktadır. kaldı ki aslında verdiğimiz vergiler sadece maaş olarak geri dönmez, o övünülen yollar, imrenilen köprüler, kıskanılan havaalanları da o vergileren yapılır. hatta köprülerden araç geçmese de onun cezası bu vergilerle karşılanır, işletme maliyetleri bu vergilerle idame ettirilir. peki bu kadar büyük vergi'ye bu kadar harcama karşılanır mı? elbette hayır. işte o zaman borçlanma yoluna gidilir. devlet iç yada dış borçla açığı kapatmaya çalışır. sanayileşmesi yetersiz olan ülkelerin genelde dış ticaret açığı bu yüzden olur. ülke içi borçlanma da enflasyonu tetikler. ancak yönetici konumundakiler istatistik bilimini kullanarak enflasyonu yokmuş gibi gösterebilirler. bu istatistiği idare eden memurlar da o vergi veren vatandaşın vergisinden maaş alırlar. neyse işte vergi böylesine her tarafı vuran bir silahtır. vergi kutsaldır. vergilenmiş kazanç kutsaldır. öyle her yerde bik bik edip durmayın.
Bu ülkede 129 bin 383 doktor aktif olarak çalışıyor.
Ülkenin nüfusu 2014 ocaktan beri 76 milyon 667 bin 864.
Ülke nüfusunun 67,7%’u, çalışan kesimi oluşturuyor.
Yani vergi veren vatandaş sayısı 51 milyon 904 bin 144.
Bir kişinin ödediği vergilerin 129 bin 383 doktorun maaşına katkısı, bütün doktorların maaşının 0.00249272967’si kadar (herkesin aynı oranda kazanıp, vergi verdiğini varsayarsak).
Ortalama bir hekim derecesine göre 4600 tl ile 8200 tl arasında maaş almasına rağmen, sizin iddia ettiğiniz şekilde ortalama 10bin tl kazandığını varsayıyorum.
Tüm doktorlara bu ülkenin verdiği para, aylık 1 milyar 293 milyon 830 bin TL.
Bu da demek oluyor ki, 129 bin 830 doktorun hepsi için aylık 25 TL (24,9272970373 TL) verginden kesiliyor.
Bir doktorun maaşına katkın ise aylık 0.00019266284 TL.
Gray’s Anatomy öğrenci versiyonu 195 TL.
Yani maaşımı vergisiyle ödeyen kardeşim, senin sadece bir ders kitabı masrafımı bana geri ödemen için, 1 milyon 12 bin 130 ay maaşımı ödemen(!) gerekiyor.
Ne sen, ne de ben 84 bin 344 yıl yaşamadığımıza göre, belki okuduğum binlerce sayfanın 1 paragrafı bana haram olmuştur.
bizim ülkemizde şikayetçi olmak mafya mensupları arasında geçerli olan omertaya aykırı davranmak gibi anlaşılıyor. eğer bir memurun görevini layıkıyla yerine getirmediğini düşünüyorsak yapılması gereken en makul şey olay sırasında görevli memura hakaret veya tehdit etmek değildir.
vergileri ile maaşını alan ve iş saatleri süresince kendisine hizmet etmek ile yükümlü bir memur görevini uygun şekilde yerine getirmediğinde haklı olarak söylenen sözdür.
işini yapmayanın kovulmadığı memuriyet mekanizmasında haklı tarafın söyleyebileceği tek sözdür. bunu duyup da utanmayanların yatacak yeri yok.
bu kelimeyi söyleyen adam kesinlikle haklı adamdır. aramızdaki bazı mallar kesin vergi kaçırıyordur diyor. lan nasıl vergi kaçırıcam? marketten hiçbirşey alıp yemiyormusun? aldıkların % 18 kdv. taksiye, dolmuşa arabaya da hiç mi binmiyorsun? dünyanın en vergili en pahalı benzininin parasını hergün milletçe ödüyoruz. giyiminden kuşamından herşey kdv. ödediğin su parasında atık su bedeli diyerek sıçtığının bile parasını alıyorlar. elektrik faturasında kaçak elektrik bedeli diye kullanmadığını bile ödetiyorlar sana. sigortalı bir iş yerinde çalışıyorsan patronun senin maaşının 3te birini sigortaya vergiye ödüyor. adamlar yeni vergi isimleri bulmakta zorlandığı için tdk'ya görevlendirme veriyor, sen ya amına koyayım kesin vergi kaçırıyordur, ödemiyordur diyorsun. he yavrum heee!
görevi ve maaş alma sebebi kamuya hizmet vermek olan kamu görevlisine edilesi söz.. ama fazlasıyla kaba ve küstahca.. çoook gerekmedikçe kullanılmamalı..
yapılan bir yanlışlığı hakaret ederek birilerinden çıkarmaya çalışan kişi söylemidir. zaten aklı başında düzgün hiç kimse bu tarz beyanlar vermez. maaşını oturduğu yerden çalışmadan alan hiç kimseyi de(memur olsun olmasın) allah iyi etmez.
bunca yanlışlığın yaşandığı canım ülkemde her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu söylemiyorum ama, memurun eğitimi artık üniversite düzeyindedir. çoğu artık yüksek lisans veya kurum içi eğitimlerden geçmektedir. iş savsaklamak ise memur, işçi, özel sektör her ne ad altında olursa olsun, insanın ciğeri beş para etmediği taktirde, zaten hiç utanmadan yapılabilecek eylemdir. bir memurun yaptığı yüzsüzlüğün bin memurla karşılaştırılması ise insanların almış olduğunu söylediği eğitimle bile çelişkilidir.
işini savsaklayan insanlara gelince yazıklar olsun diyorum, onu torpille işe alana da diyorum tabi. ayrıca rüşvet alana ve verene de... hatta her yerde hatırlı tanıdıkları olup kendi çıkarları için at oynatanlara da.
ha unutmadan, madem senin verdiğin vergiyle maaş alıyoruz, yarın nüfus cüzdanımı getireyim de bari evlatlık al beni.
ya ne olacağıdı , kamu personelisin herhalde vatandaşın ödediği vergilerle çatır çatır maaşını , ikramiyeni , sosyal hakların en iyisini alıyorsun.
Bu kadar hakka , iş gücencesine sahip olup vatandaşın 15 dakikalık işini günlere yayan memurlara atfedildiği zaman daha bir anlamıyla bütünleşiyor bu cümle. elbette bütün memurları aynı kefeye koymak ayıp olur ama. neleri ile karşılaştık. şu an bahsini ettiğim bu memurcuklar , kamu dairelerinde yerini daha dinamik , iş gören memurlara bırakıyorsa bu bilinçten kaynaklanıyordur.
+1.kat ; memur bey elektronik müracatım vardı da... bilgisayar başındaki memur - evet gelmiş + bir kat üste çık kontrol etsin
+2.kat; evet müracatınız doğru - bir kat üste çıkın yazdırsın.
+3.Kat; alın bunları - bir kat üste çıkarın zımbalasın.
+4.kat; alın bunları- bir kat üste çıkarın dosyalasın.
+5.kat; alın bu dosyayı - bir kat üste çıkarın havale yapsın.
+6.kat; alın bu dosyayı- bir kat üste çıkarın imzalasın
+7.kat; ding- mesai bitti.
+Son kat ; odacı : ben bu işini hallederim...!
-tamam
+Sen in bahçede kendine bir çay söyle bir sigara yak geliyorum...
ikisi de belli ücretlerle çalışan işçi ve memurun güçlerinin ancak birbirine yetmesi durumudur. kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi gibi kendi etrafında döner dururlar. asıl vermediği vergilerle, onun bunun alın teriyle semirmiş patronlara ''benim emeğimle oturuyorsun sen bu koltukta'' demeleri gerekir.
'işini iyi yapmayan' memur da özel sektörde ağır sömürü altında olan işçi de emeğinin karşılığını zaten almamaktadır bu memlekette. bunun acısını birbirinden çıkartmaları ise düzenin hedef saptırmasından kaynaklanır. memurun çalışmadığına vurgu yaparak özelleştirmeler desteklenir. peki özelleştirmeden karlı çıkan bir işçi görülmüş müdür bugüne dek. özelleştirilen fabrikalar istedikleri anda işten çıkartabilir işçilerini, iş güvencen daha azdır. patron istediği zaman toptan kilit vurabilir fabrikanın kapısına. işçiler o kadar alışmışlardır ki bu derin sömürüye memurların kendilerine göre daha iyi koşullarda çalışması onlara koyar. ama memurların işçileştirilmesiyle değil işçilerin devlet güvencesi altına alınmasıyla çözülebilir ancak bu durum ve tabi ki bu iki gücün birleşerek yılanın başını hedef almasıyla. aksi taktirde onlar birbiriyle uğraşırken düzen çalışır tıkır tıkır...