hayattan pek bir beklentisi olmadığı zamanlarda aşık veysel in dilinden dökülmüştür. adamın beklentisi olmadığı için bunu demiş... şimdiki gençler ağızlarına sakız etmişler ve ben üzülüyorum.
onu diyen adamla kendinizi karşılaştırın, sonra söyleyebilecek gibiyseniz, kendinizi o kadar kötü hissediyorsanız söyleyin.
doğum ve ölüm tarihi arasında yaşanan yıllar, birikmiş onca anılar,acılar ve mutlu günler. bu kadar kısa işte... doğum ve ölüm tarihi, altında ruhuna el fatiha...özenle seçilen onca hediye, çıkış noktası kalp olan onca aşk dolu sözcüklerin yerine nefes tükenene kadar okunan ve ulaşması temenni edilen 'fatiha'. derinden, ruhundan -ahhh- demeyi, gözyaşlarıyla üstüne kapanılan mezarda söylemek kadar can yakan bişey olmadığını öğrenmek. ölmeyi istemek oracıkta,hemen. dokunulan, öpülen mezar taşlarını, toprağını bir zamanlar dokunmaya kıyamadığın insan gibi sevmek elleri yerine, saçları yerine koymak ve yeniden ölmeyi istemek oracıkta, hemen. akla gelen o türkünün en acıtıcı bölümüdür, 'benim sadık yarim kara topraktır, topraktadır, oradadır, bilmek ise çok can yakıcıdır.'
aşık veyselin, hemşehrisi olmaktan en çok gurur duyduğum eserlerinden birisi.
görmeyen gözlerin, gören kalplerin dünyayı içtenlikle, sadelikle ve abartmadan dışa vurumudur.
dünyayı, hayatı, insanı, insanoğlunun yaşadığı hayatın yalan olduğunu, bir dönüşün gerçekliğinden dem vurur duru veysel bu türküde, dizeler gerçeğin başına vura vura bitirir tüm dünyada hayatın anlamını anlatanlara.
dinle, dinle ve gör; bi anla be insanoğlu, ne doğru demiş veysel, ne haklıymış!
Aşık Veysel in şarkısında geçen sözdür. En sevdiğim ikinci sözdür. Birincisi güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasadır. Toprağın kıymetine ve insanların kahpeliğine dikkat çeker.
aşık veysel'in, Kendi köyünde aşık olduğu ve kendisini aldatmış olan fatma isimli bir kadın için yazdığı söylenen parçadır. Söyleyen kişi ise, ölümünden önce ankara'daki hastanede aşık veysel ile aynı odada yatmış bir üniversite hocasıdır.