insan anılarıyla hesaplaşır her an, gün gelir saygıyla yad edilir, gün gelir pişmanlıklar hissedilir taa derinlerden. unutulmayan bu sızıların en derinden of çektirenleri ise insanın yaşadığı aşklardır. aşklar yaşanır ve biter, ölümsüz aşk yoktur ama her aşk bir iz bırakır ademoğlunda. aşklar hep hatırlanır ve saygı duyulur. en nihayetinde gelecek kuşaklara "benim kadınlarım" olarak bırakılır. belki insanlara, insanlığa birşeyler verebiliriz, hissettirebiliriz düşüncesiyle...
o yaz tatiline çıkarken anne ve babasından bağımsız bir dünyaya adımı atacağının tabii ki farkında değildi emre, 17 yaşındaydı ve hayal gücüyle tetiklediği bir dünyası vardı. lise henüz bitmiş, yeni bir dünyaya adım atacağı o lanet olası öys sınavının sonuçlarının bir an önce açıklanmasını bekliyordu. kaldıkları apart dairenin yanında yine aynı şehirden gelen tatilci bir aile de kalıyordu. aileler birbiriyle kaynaşmış, çocuklar da akran olduğundan tatil eğlenceli geçeceğe benziyordu.
emre ilk günden kaynaşmıştı komşu tatilcilerle, adayı keşfe çıkıyorlar, yüzüyorlar, tüm gün çeşitli aktivitelere katılıyorlar, akşam da eğlence yerlerine yine beraberce gidiyorlardı.
+jasmin yarın mı geliyor abi? diye sordu selcan abisi hakan'a. emre de dinliyordu konuşulanları. gelen jasmin selcen ve hakan'ın teyzesinin kızlarıydı. üniversitede mimarlık okuyordu.
ertesi günün sabahı emre, hakan ve selcan giderken arkalarından baktı. jasmini almaya gidiyorlardı ayvalık'a. takriben 2 saat sonra her zaman gittikleri plajda yüzerken selcanın sesiyle kıyıya çıktı emre. selcan nefes nefese gelmiş, arkada ise hakan ve yanında bir kız onlara doğru gelmekteydi. bu bahsettikleri jasmin olmalıydı. yaklaşırlarken gözünü alamıyordu jasminden emre. attığı her adımda emrenin içinden birşeyler koparıyordu bu kız adeta ve emre hala ne olduğunu anlayamamıştı.
+bak jasmine bu emre. bursadan oda ama burada tanıştık kendisiyle.
+merhabe emre, memnun oldum
+ben de jasmin. bende memnun oldum hoşgeldin...
işte bu ilk diyaloglarından sonra emre için hayat daha farklı olmaya, tatil daha bir güzel olmaya başlamıştı birdenbire. artık dört kişiydiler, gün boyu beraber olmuşlar, akşama gidecekleri yeri bile karara bağlamışlar ve ailelerinin yanına geri dönmüşlerdi. emre eve gelmiş lakin aklı jasminin yanında kalmıştı. bir an evvel gece olsun ve dışarı çıkılsın diye saatten gözünü alamıyordu bir türlü. bu jasmin epey etkilemişti onu.
o geceki tanışma faslı ve içilen biraların akabinde edilen romantik dans emre ve jasmini biraz daha yakınlaştırmıştı birbirine. ertesi gün ve daha ertesi gün sanki hakan ve selcan yanlarında yokmuş gibi emre ve jasmin birlikte hareket ediyorlar her dakikalarını birlikte geçiriyorlardı.
emre yaşadığının aşk olduğunun farkındaydı artık, ama hala açılamamıştı jasmine. bir yandan hakan ile sıkı dost olmuşlardı onu düşünüyordu, ona yanlış olurdu bu durum,arkadaşlıklarının sonu olabilirdi. ama öbür taraftan da jasminden çok hoşlandığını ve onu her an yanında istediğini düşündü. ona açılmaya karar verdi. akşam gidecekleri bar ve sonrasında jasmine duygularını ifade etmeliydi artık. hakan umrunda değildi. sonuçta yaptığının kötü birşey olmadığına karar verdi. ne bahasına olursa olsun jasmine olan aşkını itiraf edecekti bu gece...
ikinci biradan sonra jasmini dansa kaldırdı emre, jasmin öyle bir sarılıyor, öyle bir sarılıyordu ki adeta emreye hadi biraz daha cesaret diyordu. derken emrenin beklediği küçük mucize kendiliğinden gerçekleşti. hakan'ın gün boyu devam eden baş ağrısı sonucunda selcan abisini alarak eve gitmek için jasmin ve emre'den izin istedi. jasmin ve emre her ne kadar biz de kalkalım diye ısrar etseler de selcan ve hakan "hayır siz kalın lütfen devam edin eğlencenize, az sonra gelirsiniz, ortam güzel" ısrarlarıyla(!) geceye kaldıkları yerden devam etme kararı almışlardı. onların gidişinin ardından yaşadıkları kısa süreli sessizlikten sonra emre bir cesur hamle daha göstererek yeniden dansa kaldırdı jasmin'i. jasmin dakikalar sonra emre'nin gözlerine bakarak emre dedi, rujlu dudaklarını birbirine sürterek emre diye tekrarladı, sonra da başını emre'nin omzuna yaslayarak beklemeye başladı. emre bu durumun verdiği cesaretle jasminin elinden tutarak dışarı çıktı ve cunda'nın dar sokaklarında jasmin'in sıcak ellerini sımsıkı tutarak yürümeye başladılar. ayvalık'a işleyen teknelerin kalktığı iskelenin yanındaki kayalıklara oturdular ve emre jasmine olan duygularını ifade ederek jasminden kabul öpücüğünü aldı dudaklarına.
takip eden beş gün boyunca jasmin ve emre yaşadıkları büyük aşkın sona yaklaştığını hesaplayamadılar hiç. ertesi gün jasmin'in son günüydü adada. anne babası gelip jasmini alacak ve istanbul'a döneceklerdi. emre'nin dünyası yıkılmış, elinden oyuncğı alınmış çocuğa dönmüştü. jasminle birlikte son kez adanın arkasındaki dalgalı sahile gittiler.
+sen benim kadınım oldun jasmin, ama artık yanımda olmayacaksın ne olur beni unutma
idi emrenin ağzından çıkan son kelimeler. her ne kadar jasmin; "beni ararsın, görüşürüz, bursa'ya teyzemlerin yanına gelirim hem aşkım". desede son günleri oldu bu. emre bursaya döndüğünde birkaç defa aradı jasmini ama görüşemedi bir türlü, aşkını kalbine gömmeli idi bir şekilde, aradan 14 yıl geçse dahi hatırlayacaktı ama ilk kadınını, hala anacaktı jasminini. o herkesten özeldi çünkü...