-doğurmayacağım bir canlının içimde oluşmasına neden olmayacağım!
-birleşim yaşar ve gebelik istemezsem, birleşim için yumurtlama dönemim dışı zamanları seçecek ve ek olarak uygun korunma yöntemleri ile korunacağım!
-bir gecelik zevkim uğruna; dünyadan bîhaber bir bebeği (bu henüz varlığının çok başında bir embriyo da olsa) kurban veremem!
Sperm yumurtayla birleştikten sonra oluşan zigota insan denemez, o bir hücreden ibarettir, henüz insan sıfatında değildir. Sinir sistemi, eli, ayağı, gözü, kulağı oluştuktan sonra bu artık bir insandır, duymaya, hissetmeye başlamıştır. işte o artık senin bedenin değildir, o senin bedeninde yaşayan başka bir bedendir. Kürtajla onun kolunu, bacağını kesip parça parça çıkarılmaaına razı olan kişi insan değil canavardır. tecavüz veya istenmeyen bir hamilelik durumunda zigotun ve embriyonun alınması belki makuldür ama fetüsün alınması=cinayettir.
şu ana kadar duyduğum en saçma kampanyalardan biridir.
kürtajın yasaklanmasına karşıyım. fakat bu tarz bir kampanyaya da karşıyım.
işin içine "karımın bedeni karımın kararı" ya da "sevgilimin bedeni sevgilimin kararı" şeklinde erkekler de dahil edilmeseydi o zaman "kadın terk edilmiş olabilir, çocuğa bakmak istemiyor olabilir" denebilirdi.
lakin "karımın kararı" ne demek arkadaş? baba olarak benim bir söz hakkım yok mu yani bu olayda? varsa da "ikimizin kararı" olması lazım. ama değil. ben istiyorum belki çocuğu.
devlet ağzı jargonlarla bu kadar hassas ve duygusal bir mevzuda ''höt höt'' açıklamalar yapılırsa alınacak tepkide böyle oluyor malesef.
son çare olarak kürtaj diyen biri olmama rağmen;
her fırsatta 3 çocuk diyip, o çocuklara nasıl bakıcaz? sorusuna cevap veremeyenlere, ''tecavüze uğrayan doğursun devlet bakar'' diyebilenlere ve en önemlisi yasaklarla hiçbir toplumun adam edilemeyeceğini bilmeyenlere kapak niyetinde slogandır.
hiçbir kadın ve sağlıkçı kürtajın iyi bir şey olduğunu söylemiyor. hiçbir kadın kürtajla birlikte yaşanan fiziksel ve psikolojik ağır sorunları güle oynaya istemiyor. kadınlar bedenleri ve hayatlarıyla ilgili kararı verecek olanın sadece kendileri olduğunu söylüyor. bu nedenle kürtaj yasağına karşı çıkmanın vurgusu çok net; benim bedenim benim kararım!!!
çocuk doğurup doğurmamak bir kadının; bedeninin yanısıra bir ömür boyu hayatını nasıl sürdüreceğinin de kararıdır aynı zamanda. evlenip evlenmeme bir kadının hayatına nasıl yön veriyorsa bir çocuğa sahip olup olmama da benzer karardır. erkek egemen sistemde, çocuk bakımının tüm sorumluluğu kadının omuzlarındadır. karar kadına ait olmaz diyenler, çocuk bakımının hiçbir sorumluluğunu kadının sırtından almayı düşünmüyor. kadın birey-insan olmaktan çıkartılıp; anne olarak toplumsal statüye zorlanıyor.
kadın bireydir. devlete, erkeğe, sisteme, patrona ait bir meta değildir. kendi kaderini belirleme hakkına sahiptir.
akp bu konuda tartışmayı çok kaygan bir zemine alıyor. nasıl laiklik isteyeni din düşmanı, demokrasi isteyeni bölücü ilan ediliyorsa; benim bedenim benim kararım diyen kadınları da ;aile düşmanı, devlet düşmanı ve katil ilan ediyor.
insani varlık haline gelmeyen cenini vücudunda taşımak istemeyen kadının ,katil olarak lanse edilmesi, kadınları cadı kazanında kaynatmaya çağırmaktan başka bir anlama gelmiyor.
ama yüzyıllar öncesinde de; kadınlar özgürlükleri için cadı olmaktan imtina etmediler. bundan sonra da etmeyeceklerdir. kadınlar özgürlükleri için susmadı ve susmayacaklardır.