2002 yılında Fransa'da Prix du meilleur livre étranger, italya'da Premio Grinzane Cavour, 2003 yılında da irlanda'da International IMPAC Dublin Literary Award ödüllerini kazanan, uluslararası alanda en çok okunan türk romanlarından biri olan; hem konu açısından, hem üslup açısından, hem anlatım tekniği açısından, hem de psikolojik tahliller ve tasvirler açısından mükemmel bir roman.
ilk basımı 1998 yılında yapılan bu roman, telegraph'ın "herkesin mutlaka okuması gereken 100 kitap" listesine 61. sıradan girmiştir.[*]
"orhan pamuk'un romancılığını merak ediyorum, sizce hangi romandan başlamalıyım?" sorusunu yönelten bir lise öğrencisine verilmesi gereken yanıt. çünkü orhan pamuk'un tüm karakteristik özellikleri bu romanda görülebilir, ve diğer orhan pamuk romanlarına göre daha kolay okunan bir romandır.
olumlu ve olumsuz eleştirilerimi şöyle sıralayayım:
- olayların farklı bakış açılarıyla sunulması insanın ufkunu fazlasıyla açıyor ve benim tabirimle gözümüzde doğuştan var olan at gözlüklerinin açısını birkaç derece genişletiyor.
- heyecanın doruğa ulaştığı bir anda meddahın konuşturduğu köpek, ağaç, resimdeki iki abdal, şeytan gibi karakterler romanın balı kaymağı. bu bahsettiğim bölümlerde insanı orgazma ulaştırabilitesi yüksek bir üslup kullanılmış ve müslümanlığın yanlış yorumlanmış yönleri mükemmel bir şekilde açığa vuruluyor.
(--spoiler--
ki romanın sonlarına doğru meddahın öldürülmesi de eğri düzende doğru yolu göstermeye çalışan insanlara nasıl kıyıldığının bir temsilidir bana kalırsa.
--spoiler--)
- üstat osman'ın enişteye beslediği kin derinden ama çok etkili biçimde verilmiş.
- ölüm ve kör oluş anlarının anlatılış tarzı insanı derinden etkiliyor; ki anlatılmaz okunur.
- katilin kim olduğunu anlamak gerçekten çok güç, ki nakkaşları elinde büyüten üstat osman bile bu konuda yanlış teşhis koyuyor.
- tatar dilenci ve ester'in kapışmaları gülmekten yerlere yatırabilecek kapasiteye sahip.
- orhan ve şevket'in analarını hem çok sevip, hem de sürekli onun zıddına gitmeleri de o yaştaki çocukların psikolojisinin romanda çok iyi işlendiğini gösteriyor.
- şeküre'nin güzelliği ve kara'nın çocuksu delikanlılığı çok iyi işlenmiş.
- kara'nın senelerce bekleyip ilk fırsatta şeküre'nin ağzına vermeye çalışması ve şeküre'nin kara'nın penisi hakkındaki düşünce akışı romanın güzelliğini gölgeleyen birer unsur. kara'nın azgınlığı ve şeküre'nin şehveti daha derinden verilse daha ihtişamlı olur imiş. cinselliğin bu kadar aleni ve basit işlenmesi maalesef romanın heybetine yakışmıyor.[**]
orhan pamuk'un ilk okuduğum kitabı.ve o günden bu yana son kitabı istanbul ve sessiz ev dışındaki tüm kitaplarını okumuş olmama rağmen bana göre en zevkli kitabıdır.aslında okurken en çok hangisinden zevk aldın diye soracak olursanız " yeni hayat" derim.hangi kitabı en komplikeydi derseniz "kara kitap" derim.en akıcısını soracak olursanız "kar"dır.ama bu özelliklerin hepsini içerisinde yeterince barındıran tek kitabı "benim adım kırmızı"dır.hem osmanlı döneminin dokusu çok güzel aktarılmış,hem olayların ayrıntısına girilmiş,hem de akıcı olması sağlanmıştır.bu açıdan çok güzel bir bütünlük taşır.orhan pamuğu da dünyaya gerçek anlamda tanıtmış kitap benim adım kırmızı'dır.
ama bence sadece benim adım kırmızıyı okuyarak onun değerini anlamak mümkün değildir.ancak orhan pamuğu orhan pamukla karşılaştırırsanız bu kitapta ne kadar devleştiğini anlayabileceğiniz için cevdet bey ve oğulları,kara kitap,kar,yeni hayat ve adını şuan hatırlamıyorum da hristiyan bir denizcinin esir alınması ve tesadüfen istanbula getirilmesiyle başlayan bir kitabı daha vardı işte bi de o okunması gereken kitapları.ama kabul etmek gerekir ki adam hakkaten büyük yazar.türk düşmanlığını falan boşverin okuyun adamı.50 yıl sonra onu da nazım gibi kaybettik,yazık oldu demezsiniz en azından.
-benim adım kırmızı.
+benimkide mor ama arkadaşlar bana patlıcan moru der genelde iri iri kütür kütür.
-ay sapıkmı ne .
+yaşasın renklerin sex hayatı.
-ay ne diyon be.
--spoiler--
unutma: evlenmeden önce alevlenen aşk yangını evlilikle söner ve geriye boş ve kederli bir yangın yeri kalır. evlendikten sonra duyulan aşk da biter elbette, ama onun yerini mutluluk alır. buna rağmen bazı aceleci budalalar evlenmeden önce aşık olup yana yana bütün aşkı tüketirler. niye? çünkü hayatta en büyük amacı aşk sanırlar."
--spoiler--
son derece yavaş ilerleyen olayları barındıran, en kitap kurdu kişinin bile okuma sevdasını okuma süresi boyunca-ki bayağı uzun- kesebilen, aslında kaliteli olma kapasitesi yüksek ama yine de sıkıcı olan bir orhan pamuk kitabı.
kitabın sonuna kadar kim lan bu katil,hay ben o katilin aq katilin kim olduğunu öğrenincede; tahmin ediyordum zaten dedirten, yazarı orhan pamukun yazmadan önce 6 ay nakkaşlık eğitimi almış olduğu kitabı. tahammül edilebileceğine inanılıyorsa okunmalı derim.
1622 yılında istanbul'da nakkaşlar arasında meydana gelen bir cinayetin çevresinde gelişen romanın önemli karakterleri kara, enişte ve eniştenin kızı aynı zamanda da karanın kavuşmaya çalıştığı sevdiği şeküre.
kullandığı üslubuyla bizi tarihin içinde alıkoyar pamuk, nakkaşların dünyasında, onların minyatürlerinin içinde buluveririz kendimizi.konuşturduğu cansız nesnelerle hayvanatın kattığı lezzet farklı bir tat katmakla beraber, kullandığı aynı olayı bir çok ağızdan anlatma tarzıyla da gerçeğin doğru ya da yanlış bir çok bileşenden oluşan bir karmaşa olabileceini gösterir bizlere.
bir çok kişi çok sıkıcı bulur kitabı ama anlayarak, sindirilerek okunması gereken bir kitap olduğu için olsa gerektir bunun sebebi.