aynen oyle. cunku, onunla basaciktiginda daha agirina birnevi kendini hazirlamis oluyosun ve bundan daha hafiflerine gelince, onlar da artik pek dert sayilmiyo gozunde.
yoktur öyle birşey.en azından benim için. beni öldürmeyen şey ben de iz bırakıyor nasırlı bir topuğa dönüştürüyor beni,daha sonra da kimseye anlatamıyorsun,anlamıyorlar.
ne tuhaf oysa gerçekçi hiç kimse acıdan güçlenerek çıkmaz. hiçbir acı insandan, muhakkak bir hayalini kurban almadan gitmez. belki de çocukların hayallerle dolu olmasının sebebidir, hiç acı çekmiyor olmaları. kim bilir belki hepimizin çocukluktan çıktığı ilk an, gerçek acıyla yüzleştiğimiz andır. işte sırf bu yüzden, gerçek acının her gelişinde bir hayalimizi alıp götürmesinden, en çok acı çekenimiz en olgun en gerçekçimiz oluverir.
öte yandan bir de içerme durumu var. acı dakikasında kanayan yaraları kapatmak için insan, yeni bir insan doğurup giyer. eski benliğini de içeren "yeni" biridir artık. ne kadar çok acı çekse, o kadar yenileyecektir kendini. çünkü kainatın en uyumlu yaratığıdır. ama o acı kalır içerde, içerde, daha dipte en içerde...
peki güç nerede?
sadece hepimiz gitgide yavşaklaşıyoruz. acıyla kat kat olup yenileniyoruz hepsi bu.
beni öldürmeyen şey sakat bırakır diyordu uğur polat bir tiyatro oyununda. yada o demiyordu ama bi tiyatro oyununda biri söylüyordu. laf da böyle miydi tam emin değilim ama. benzer bir şeyler oldu ama.
bir üniversite de okul helasına yazmılmış vecizedir. altında yazılmış cevabı paylaşmaya değer buldum.
--spoiler--
anal seks yapalım.* oldukca acıtırım, hem de ölmessin. oldukça da güçlenirsin .
--spoiler-- swf koyma şansım olsaydı hela duvarına, koyacaktım aga;
bu aforizmanın idddiasına göre gerçekleşen güçlenişin hazırladığı insan acaba ne ile savaşa hazırlanabilmiş olacaktır? daha sonraki acılrla mı, ölümle mi, tanrı ile mi? daha büyük acıya karşı hazırlıklı olmak o büyük acının güçlendirişini de azaltmayack mıdır?
ya da bir ömür her gün acı yaşamak bizi güçlendirse ne olur? bu güçleniş olacak diye acılara gülüp geçmeye başlayabilecek miyiz?
aslında bu aforizma bir ömür her gün acı yaşanamayacağı ön kabulüyle makul olabilir. yoksa her gün yaşanacak acıya, sırf güçlendirir diye kimse katlanamaz. nietzsche söyledi diye susup kalmayacağız değil mi?
bizim kültürümüzde ise acılar insanı terbiye eder ve "ahiretin tarlası dünya" anlayışı içinde tutarlı oolan anlayış budur.