seneler evvel okudugum bir karikaturu hatirladim hemen paylasayim.
adamin biri sehre dogru ellerini acip bagirmaktadir ''sana yenilmeyecegim istanbul! ''
o sirada odan gecen biri adami duyar ve seslenir ''burasi Istanbul degil ki Bursa''
buna karsilik adam da ''hadi ya ozaman ebesini bile mikerim!'' der
istanbul hükmen galiptir her zaman.
(bkz: istanbul Ağrısı)(Attila ilhan)
...ulan yine sen kazandın istanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine istanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir...
ortama adapte olmak değil de, iş bulamamak, para kazanamamak dersek, Beşiktaş iskelesi'nin yanındaki parktan boğaza karşı söylenen, fısıldanan cümledir. bu cümlenin söylenişinden kısa bir süre sonra, harem'den memleket otobüsüne binilir,cama başını dayayıp "hoşçakal istanbul" denir. istanbul hayalperest yolcularını genelde hep harem'den uğurlar.
başına gelen felakatler zincirinin sorumlusunu istanbul olarak gören ve dahası bunları kişisel algılayıp istanbul ile savaşa çeviren kişi haykırışıdır.
genellikle taşradan büyükşehire gelenlerin ortama adapte olamayıp suçu istanbula atmasından kaynaklanır.
istanbulun yüz tarafı tam olarak nerededir bilinmez ama bu haykırış muhakkak ki boğaza yönelerek yapılır.