Nah, nah yeter. Yetmiyor. Sen sonuna kadar deneyip en son gitmesine izin vermek durumundasın. Kabullenmek zorundasın bir süre içinizden ''seni hiç sevmedi, sevmeyi denemedi, sevmeyecek'' diye tekrar edin. Mantığınızın kısılmış sesi, ilk başlarda çok acıtsa da kabulleneceksiniz bir süre sonra. Geçmeyecek, kimse onun gibi olmaz demeyin. Her şey zamanla. Acıyı dağa vermişler paramparça olmuş, insana vermişler ağlamış ağlamış, zıplayan bir kurbağa görmüş gülümsemiş.
Aylardır hatta yaklaşık bir yıldır peşinde sürekli dolanıp, canı sıkıldığında çağıran seni biti kadar sevmeyen, kullanan bir insanı sevmek sonradan insanın ağzına sıçıyor. Siz iyi oldukça, ses çıkarmadıkça, kırılmasın diye uğraştıkça her şey boka sarıyor.
Bazen bazı şeyleri yaşamak iyidir, güzeldir. insanları hayatı böyle böyle tanıyacağız, ölüm döşeğinde olsak bile bunlar olmalı, her zaman her yaşta. Aylardır ilk defa önüme bakmayı akıl ettim. Numarasını, tüm mesajları temizledim facebook illetini dondurdum, fotoğrafları sildim. Biri arar, mesaj atarsa hemen o sanıyorum, o ayrı mesele. Ama artık onu bu kadar seven, her gel dediğinde umutla yanına gidecek biri yok maalesef.
Birini bu kadar sevmek, özellikle karşılıksızsa, çok asil çok güzel bir şey. Biri tarafından öyle sevilmek de çok güzel olmalı. Ama sonu yok bunun, takıntıya dönüşüyor bir süre sonra, hastalık gibi.
Sevme duygusunun karşılık beklemeden yapılanı. Bu duygu güzeldir aslında bazen. Olsun der gönül. Ben onu seviyorum ya, onun varlığı bana mutluluk veriyor ya o yeter.