KING LEAR
To thee and thine hereditary ever
Remain this ample third of our fair kingdom;
No less in space, validity, and pleasure,
Than that conferr'd on Goneril. Now, our joy,
Although the last, not least; to whose young love
The vines of France and milk of Burgundy
Strive to be interess'd; what can you say to draw
A third more opulent than your sisters? Speak.
"denizdeki su damlaları, kumsaldaki kum taneleri, eşşşşşeğinn sırtındaki kılların sayısı kadar çok seviyorum" tarzı cevaplarla bir geyik malzemesi haline çevirilebilir
-ajjkım beni ne kadar çok seviyorsuunnn
-pc'min anakartının üstündeki leğim sayısı kadar
- o da bi şey mi ben seni bir pazar günü cami berberinin yerinde biriken saç tellerinin adedi kadar çok seviyorum
-aslında ben seni boğaziçi köprüsünden bir haftada geçen ogsli araç sayısı kadar çok seviyorum
-o değilde ben seni porno siteye girdikten sonra bilgisayar kilitlendiğinde "kesin virüs girdi lan" diye tırsıp tuşundan bilgisayarı kapatan saf ergen sayısı kadar çok seviyorum
(daha gider bu)
**önemli: söz konusu geyiği çevirebilmek için geyik potansiyeli yüksek bir sevgiliye ihtiyaç duyulmaktadır. yöntemin denenmesi sonucu oluşabilecek ayrılıklardan müessesemiz sorumlu değildir**
Birbirine sevgisini gösteremeyen çiftlerin sevgiyi sözlerle ölçmeye gereksinim duyduğu anda ortaya çıkan ancak sevgisini gösteren çiftlerin pek duymayacağı bir soru cümlesi.
kendine güveni olmayan, karşısındakinin sevgisine ve varlığına mahkum
gibi gözüken bünyenin sorusudur. sevginin belli bir açılımı ya da
belli bir miktarı olmaz ki. yani bu soru net bir şekilde asla yanıt
bulmaz ki. eğer 'seni şu kadar seviyorum' diyorsa kişi, ya yalan
söylüyordur geçiştirmek için ya da sevginin ne olduğunu bilmiyordur...
yalancı cevaplara gebe olan bir sorudur ve mümkün olduğunca
sorulmamalıdır...
x: beni artık sevmiyorsun
y: hayır onuda nerden çıkardın seviyorum tabikide
x: ne kadar seviyorsun peki ?
y: çok
x: ne kadar çok ?
y: anlayamıycağın kadar çok
x: neden anlamıyım salakmıyım ben sen anlatamıyorsundur
y: ...(tüh anladı ne kadar salak olduğunu )
cocukları hayatından bezdiren sorudur. çocuk olmanın zorlukları arasında en az ''anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?'' sorusu kadar iğrençtir. verilen cevap ise kollar omuza paralel olarak olabildiğince açılarak, ''bukadar'' demektir. aynı soruyu sevgili sorduğunda ise ortamdan koşarak uzaklaşmak en makul olandır..
k- ajkummm beni ne kadar seviyosunn
e- seni kelimelerin hislerime kifayet edemeyecegi kadar cok sewiyorum.
(10 numara kurtarma biçimidir muhtemelen bole bi soru ile bi daha karşılaşmazsınız)
- beni ne kadar seviyorsun mustafa?
+ valla işte elimizden geldigince sevmeye calisiyoruz ayse.
- mustafa bıktım senin mutevaziligindan insan soyle bi kukrer cok diye be!