bu söz alalade bir laftan, öylesine bir şarkıdan ibaret değildir yalnızca. bu söz bir zihniyetin dışavurumudur.
zamanında köyünden ekonomik kaygılardan dolayı bavulunu, bohçasını alıp önce kendisini sonra geride bıraktıklarını büyük şehrin yollarına vurmuş, köylü olmaktan zerre gocunmayan, dahası şehirliliği sindirmek gibi bir derdi de olmayan "göçmen" insanımızın feleğin çarkına son bir çomak sokma hareketidir. belki bu hiç de arzu etmediği hayatı biçare yaşamıştır eldiyarda ama nihayetinde huzur bulduğu topraklarda yatacaktır.
Yaz henüz gelmişti ben ayrıldığımda
Kaç vakit oldu kaç ay kaç asır
Evimden ayrı
A benim ruhumun teri memleketim
Dünyayı verseler değişmem
Çayırdaki bir çiğ tanesine
Meğer gurbet dediğin
Mapuslukmuş güneşli avlularda
Yaşanırmış öylesine
`Dönüşümde ne bulurum bilemem
Bildiğim, döneceğim ey verilmiş sözüm
Edilmiş yeminim`
Elbet bir gün döneceğim
Yıl kaç olur, hangi mevsim bilemem
Elimde takvim yapraklarından güller
Gözümde bir çocuk Saçlarımda kar Bunca acıyı boşa çekmez hiç kimse Ve bunca ölümden kolay dönülmez Bu kadar sevmeyince