Girdiğin entryde iki kere kuantum fiziği diyeceksin, iki kere atomaltı parçacık kelimesini anacaksın, iki de kurandan benzetme yapılan ayet getireceksin oldu. Çözdün işte di mi aq malı.
Biri şu salağa mucize kelimesini hiç olmazsa google'dan aratmasının mucize üzerinde tartışmanın gerizekalılık olduğunu anlamasına yeteceğini söylesin. Metafizik ulan metafizik. inanırsın yada inanmazsın.
Ama sevgili kuş beyinli arkadaşım ms 600lü 700lü yıllarda sadece birkaç saniye gerçekleşmiş bir olayı, üstelik dünyanın diğer yarısında gece bile değil iken, üstelik bulutlu yerlerde gökyüzünde ay bile görünmezken söz konusu mucizenin kayıtlara girmemesi gayet beklenen bir durum. Yıldızlara, aya tapanların falan da hava karardıktan taa ki aydınlanana kadar bir saniye bile Aralık vermeden gökyüzüne ve aya baktığını sanıyor herhalde bu aklıevvel arkadaşımız.
Düşük iq'lular neden mutlu? Çünkü kendinin düşük iq'lu olduğundan bile habersiz. Çünkü bu sayede herşeyi çözmüş durumdalar...
insan korku ve umutlarına hitap edilerek yönlendirilir.
onun için sana, inanmazsan cehennemde yanarsın diyorum.
sonra da inanırsan cennete girersin, her türlü huri ve meyveden faydalanırsın diyorum.
buradan da ikna olmazsan bi şey diyemem.
sadece islam değil bütün dinler korku ve umutla ilgili öneriler getirir.
hatta kominizm ve diğer izmler de öyle.
Kuran'da sabittir ki inat eden kafirlerin kalbini islam'a ısındırmak için onlara zekat vermek gerekir.
Durum böyle olduğuna göre bırakın laf salatasını mangizi çıkarın lan! Allah size zekat verin diyor, siz hala bıdı bıdı yaparak ikna çabası içindesiniz. Allah'tan iyi mi biliyorsunuz kafirlerin nasıl ikna edileceğini?
Yalnız kimse de net bir anlatım ortaya koyamamış. çünkü tanrı varlığını insanın anlayacağı şekilde göstermemiştir.
Binlerce yıl önce yaşadığı anlatılan peygamberlerin derilere, tahtalara parça parça yazıp başkalarına toplattıkları kitabelerde yazanlar kadarını biliyoruz. Daha doğrusu varsayıyoruz.
Herşeye bir bahane bulmaya çalışan kuran da olmasına ve kuranında değiştirilmemiş olmamasına rağmen sonradan diyen mal ateistler varya ne kadar da yobazsınız.
Öyle bir vazifemiz ve mecburiyetimiz yok. Hiç kimsenin yok. ikna nedir: (bir konuda birini) inandırma. Yani adı üstünde inançla alakalı, bünyesinde muhayyerlik (serbestlik) bulunan bir meselede kimse kimseyi iknaya memur ve mecbur değildir. Herkes kendi ilmi aklı ve ameli mesabesinde ya inanır ve gereğini yapar, yada inanmaz ve bildiğini okur. Bu konuda her insan Tamamen hür ve iradesini kendisi tayin etmektedir. Öte yanda inançla alakalı olarak vazü nasihat ise sadece iman sahiplerine faide eder inkarcılara değil.
Temel çerçeve olarak bunu belirttikten sonra başlık altındaki bazı fikir serdinde bulunulan nazariyelere cevap vermek icap etti. Şimdi denilmiş ki;
"quantum fiziğine göre parçacıklar yoktan varolabilirler"
iddia bu. Önemine binaen konunun izaha ihtiyacı var. Yani tartışma şu;
MADDENiN KÖKENi PARÇACIK MI, YOKSA ENERJi Mi? veya,
"Madde atomlardan mı, yoksa bazı temel sürekliliklerden mi oluşur?"
Soruları gündeme geliyor haliyle. Cevaben şöyle denilebilir;
Madde kendi kendine varolamaz. Yaradılışın çeşitli aşamalarında birinden diğerine transfer olması, maddenin onu bir yaradan tarafından yaratılmadığı anlamı taşımaz. Yani madde bir Yaratıcı olmadan kendi kendine olduğu iddia edilemez. Bu temelsiz mesnetsiz ve gerçeği çarpıtan inkarcı felsefik bir yaklaşım tarzı ve üstelik fizik ilmine de aykırıdır. Zira yaradılış safha safha, evre evredir. Kuantum fiziğinin incelediği uzaydaki, daha önceleri boşluk denilen, sonra boş olmadığı anlaşılan vakum enerjisi (islami tabirle esir alanı) alanı maddenin yaradılış evrelerinden sadece 1 tanesidir.
--spoiler--
Kuantum alanı, biçimsiz ve şekilsizdir, bütün biçimlerin tarlasıdır. Bir bakıma evrenin hamuru gibi bir şey. Parçacık dediğimiz sert ve katı madde, bu alanın bölgesel yoğunlaşmasından ibarettir. Kuantum alanı, aynı zamanda faaliyet ve nakil alanı ve ince ilişkiler ağının bir ortamı. Şimdi bu tariflerin, boşluğun "esir maddesi" ile dolu olduğu anlayışı ile ne kadar örtüştüğüne dikkat edelim.
Albert Einstein maddeyi, alanın aşırı derecede yoğunlaştığı uzay bölgelerinden oluşan bir şey olarak tarif ediyordu. Söz konusu yeni fizik anlayışına göre, hem madde hem maddenin bulunduğu alan aynı şeydi.
Kuantuma göre, okyanus gibi uzay boşluğu içindeki varlık denen kara parçaları, altta karalar vasıtasıyla birbirine bağlantılıdır. Kuantum alanı kavramına göre uzay kararlı bir dalga bütünü ve birliği olup, bu etkileşimler "dalgalar" şeklinde gerçekleşmektedir.
Kuantum alanının, icrasına vesile olduğu faaliyetler ve üzerine yüklenen sorumluluklar, bu alanın "esir" ortamına tekabül edip etmediği sorusunu gündeme getirmiştir. Dikkatlerin üzerinde toplandığı nokta ise, bu alanla gelişen anlam derinliğinin, öteden beri var olan esir ortamı anlayışıyla paralellik arz etmesidir. Su ve havada icrasına vesile olan faaliyetler, ortamı dolduran taneciklerle ilgilidir. Yani hava yoksa ses de yayılmaz. O halde uzay, onu boş olmaktan kurtaracak, henüz tam ölçülemeyen, belirlenemeyen taneciklerle doludur.
islamın senin gibi sadece zora geldiğinde allaha dua edip merhamet isteyen tatlı su ateistlerine ihtiyacı yok, o yüzden sen yolundan yürümeye devam et.
hidayetin insanların elinde olduğunu zanneden yazar isteği.
bizlik bir durum yok, Allah sana onu nasip ederse müslüman olursun. yoksa da olmazsın. bizlik bir şey yok. en fazla davet ederiz gel müslüman ol deriz. davete icabet edersin etmezsin o senin bileceğin iş. bizde zorlama yok.
Bu matrixte Neo'nun doğru hapı seçmesi gibi bir şey. denizde boğulmamak için suya teslim olmaya da benziyor. bir farkındalık; yapma denileni yapınca kaybolan... kimse zorla müslüman olamaz, zorlamak bu kelimeyle bile ters düşmektir.. Mahallenizdeki imam, filmlerdeki hoca karakteri, sarıklı cübbeli taklitçiler, yusufu kuyuya atanlar.. sizi yanıltmasın.. bu sizin O'nunla aranızda.. O diyoruz, yanılmayın.. Dervişler hu zamirini kullanırlar mesafeden dolayı.. anlayıp yöneldiğinizde balığın suyu fark etmesi gibi bir şey yaşayacaksınız, bazı surelerin başındaki 'gul' kelimesinden sonrasını fiilen yaşıyor olacaksınız, kabullenişleriniz ve maksadınız değişecek.. belki yine aynı işi yapacaksınız fakat maksudunuz farklı olacak..besmeleyi söylemek yerine yaşıyor olacaksınız.. dışarıdan bakıldığında ne olduğu anlatılamayan değişiklikler olacak bazılarını siz de fark edersiniz, önceden hiç görmediğiniz fakat ezelden tanıdığınız simaları fark edeceksiniz.. sizi önceden tanıyormuş gibi bakanları hatta soranları göreceksiniz.. bir şey lazım olduğunda bulacağınız yere bakar hale geleceksiniz.. tövbe ettikçe tövbe ettiğiniz şeyler değişecek defalarca başladığınız yerde olduğunuzu fark edeceksiniz.. belki de aradığınızın da orada olduğunu.. bunun neden yazıldığını da, sevgili yusuf!..SübhanellahivebiHamdihi..
inanmaman için sağlam dayanakların var ise kimse bunu başaramaz. Çünkü dini olan birisi objektif bakamaz. Şöyle düşün, sen kitabı insanların yazdığını düşünüyorsun. Onlar ise karşıt sav olarak sana kitaptan ayetler söyleyecekler.
Ha tükenmez kalem yada beynini görebiliyor musun diyenler ultra eksi IQ sahibi olanlar. Onları söylemiyorum.