aslında "beni hiç bırakma diyen sevgilinin siktir olup gitmesi" olacaktı başlık ama malum karakter meselesi. yetkililere sesleniyoruz, bu duruma bir son versinler. evde çoluk çocuk perişan.
sevgilinin alengirik atraksiyonlarından yalnızca biri.
yavru köpek gibi o bakışlarını masumca size çevirip "beni hep sev olur mu?" diyen adam ertesi gün gelir "beni hiç bırakma aşşşkımmmm" der. bu lafların ardından ve bağlanma enerjiniz maksimum seviyedeyken bırakmak pek kolay değildir zaten. ama o sizin yerinize sözünü yer, kapı da açık, arkasını döner çıkar. buharlaşır, yok olur.
beni hiç bırakma demiş, seni hiç bırakmıcam, bırakırsam top oliim, sürüm sürüm sürüneyim, büzüm büzüm büzüleyim dememiş ki... belliki dengesiz birini sevmişsin sevgili şikayet eden arkadaşım, ama hangimiz dengeliyiz ki zaten, hayır ne bekliyordun sevgili dediğin insandan. sevgili dediğin iki güzel gün iki sene gözyaşı hayalkırıklığı değil mi zaten, boşversene allasen..
tanım:gerçekleşmesi olası, muhtemel gerzek kız eylemidir.
şaşırtmamalıdır. beni hiç bırakma cümlesinin içinde bile benciliği vardır sevgilinin. bunu söyleyenlerden korkun derim ben, bir gün gelip sizi kesinlikle terk edecektir.
bu tip insan önce bütün zayıflıklarını sunar, yardım ister gibi bir tribe bürünür. eğer odun değilseniz, karşınızdaki önce insan olduğu için, kendisini daha iyi hissetmesi için çabalarsınız. siz çabalarsınız onun bi tarafı kalkar. sonra ne oldum delisi olarak gider.*
nedense sonuc olarak betimlemek gerekirse carl sandburg'un duvarcının aşkı şiirini getiren olgudur. terk edenin belki günahi vardir ama terk edilen kişinin hiç mi sucu yoktur?
hele ki bu mevzuatta allah bilir nasıl canından bezdirmiştir. insanoğlu bu taştan mamul değildir ki. bu olgulari da gözönünde bulunması gerekir.
aziz nesin'in aşkım dinimdir kitabinda bir cümle geciyordu. hangi hikaye idi. mutluluk bir kelekebektir ama elimizle tuttuk veonu beraber öldürdük gibi.