diye ani bir his, ani bir cümle beliriverdi bilincimde bir an.
daha çok zaman geçmedi üstünden ama, atlattım galiba. lan haybeye girmişiz o kadar arabesk tribe. içmler mi dersin, it gibi, berduş gibi sürtmeler mi.
dağ gibi laflar, artistik pozlar hepsi çok kolpa gelmeye başladı iyi mi.
iyidir heralde.
düzlüğe çıkmak güzel. yokuş aşağı freni patlamış bi kamyonun hiç bir yere çarpmadan düzlüğe gelip yavaşlaması güzel.
o neydi öyle arkadaş. sakalı bırakmak ayrı dert, bunun içki, sigara masrafı ayrı dert. gözler kanlı, avurdlar çökük, paso uyku hali.
"geçer geçer" diyenlere hep "siktir lan ordan sen ne anlarsın aşktan, biz bi kere severiz olm" adlı bakışlarımı atarken bir gün onların haklı çıkacağına ihtimal vermiyordum elbette.
ama geçti işte.
yüzümü mentollü suyla yıkamış gibi kendime gelmiştim artık. bilincim açık, kafam cillop gibi.
kadın erkek ilişkileriyle ilgili gayet mantıklı, hatta bilimsel ve realist yaklaşımlarda bulunmakla yetinmeyip, romantizmin saçmalığından, gereksizliğinden ve samimiyetsizliğinden de dem vuruyorum.
hatta aşkı reddedip işi tamamen biyolojik zemine indirgemekte de bir beis görmüyorum.
"bundan sonra böyle abi. ilişki yok, aşk meşk yalan" cümlesini hayatımın orta yerine koyup etrafında türlü şen kahkahalar atıyorum. özgürlüğün tadına varıyorum.
hayat tahmin ettiğimden de güzel gidiyor.
ama telefon her çaldığında elim ayağıma dolanıyor.
beni arayacaksın diye ödüm kopuyor.
kurulan düzeni bozdurmak istemeyen insanın yaşadığı genel korku. zar zor dağın tepesine feraha çıkardığınız yükünüz altında ezilmemek istemekten başka bir şey değildir.