sen yanımdasın ama bendeki sen yok içimde.
bir sen vardın bende benden içeri ama yoksun şimdi. neden gittin, ne zaman gittin bilmiyorum.
yanımda olmanın hiç bir anlamı yok bundan sonra çünkü ben bendeki senle yaşıyordum, artık o yok sende yoksun hayatımda.
'sendeki ben' 'bendeki sen'i, 'bendeki sen' de 'sendeki ben'i terk etti. 'sendeki sen' 'bendeki ben'i hiç anlamadı zaten. 'bendeki ben' 'sendeki ben'i de 'bendeki sen'i de çok sevmişti oysa. 'sendeki sen' 'bendeki sen'le alay etti. 'sendeki sen' 'sendeki ben'le de alay etti. 'bendeki ben' de bunu gururuna yediremedi. peki mutlu mu şimdi 'sendeki sen' yeterince? asıl 'sendeki sen' olarak tanıttığın 'sendeki sen' nasıL oLuyor da 'bendeki sen' ile uzaktan yakından aLakaLı değiL? anlam veremiyor buna 'bendeki ben'. peki 'bendeki ben' ile 'sendeki ben' örtüşüyor muydu? bilmem. bu da 'sendeki sen'in cevaplaması gereken bir soru zaten.
'bendeki ben' de gitti 'bendeki sen' ile birlikte. nereden bilebilirdim ki bu kadar benimsemiş olduğunu 'bendeki sen'i 'bendeki ben'in. hele hele nereden bilebilirdim ki 'bendeki sen'in aslında 'sendeki sen' olmadığını. lanet olsun 'bendeki ben'e. çabuk kanıyor 'bendeki sen'in dudaklarından dökülen sevgi sözcüklerine...
bir zamanlar ben sendin, sense ben. ikimiz bir olmuştuk, içimizde yaşatıyorduk birbirimizi. yollarımız ayrıydı, yerlerimiz ayrıydı, hayatımız ayrıydı ama içimizdeydik, kalbimizdeydik.
bir süredir yollarımız, yerlerimiz, hayatlarımız birleşti ama bendeki sen gitti ilk önce, sonra ise sendeki ben ve sen azat ettin ve bittik...