arkadaşlarınız veya dostlarınız için hep iyi şeyler yapmaya çalışırsınız, yardımcı olursunuz onlara, etkinliklere çoğunlukla siz davet edersiniz, ilginç bir haber öğrenir onlarla paylaşmak için can atarsınız, zor zamanlarında yanlarında olursunuz, kaprislerine katlanırsınız ama sonra bir gün onlarla aynı frekansta olmadığınızı düşünmeye başlarsınız. yani sanki siz onlar için bir araçsınızdır sadece. aslında sizin onlara o kadar değer verdiğinizin farkında olmadıkları gibi siz de onlar için o kadar değerli değilsinizdir. ve sonra inanılmaz bir sıkıntının içine düşüp insanların bu kadar yüzeysel olmasına lanet edip girdabın derinliklerinde kaybolmaya başlarken, başkaları için çaba harcama devrini kapatıp bencil olmanın nesi kötüymüş dersiniz.
Onca senedir bencilim hiç bir sıkıntısını görmedim arkadaşlar. Sıkıntısını gördüğüm şeyleride kısaca sıralıyorum: fedakarlık, bir insana uzun süreli emek vermek, insanlara hatalarını göstermek, doğruyu söylemek, güçsüz olabildiğini göstermek vb...Bencilliğin sırası bu kadar öne çekilmemeli. Yer yer çirkinleşen bir yanı olsada yaşamda yapılmaması gereken çok daha büyük hatalar mevcuttur.
Çoğu zaman çok üzüldüğüm durumlara müdahale edecek kadar yakın ya da güçlü olmadığım için kendimi sorumlu tutmam.
Üzülüp bir ders almaya ve unutmamaya çalışırım...
Etrafımdakiler de öyle düşündüğü için onların iyi ve gururlu insanlar olduğunu düşünürdüm.
Geçen hafta saygınlığını çoktan kaybetmiş bir kurumun içerisinde her şeye rağmen gönül vererek çalışan bir bölümü küçültmeyi ve başka yere taşımayı düşündüklerini söylediler. Bu bölüm geleceği ve geçmişi kullanarak iş yapan bir kurum için olmazsa olmazdır.
Adını vermek istemiyorum...
Bölümün şefi patronla görüşmek isteyince hırpalamışlar, gözümle görmedim ama yanağına koyduğu buzu görünce öfke çok uzun zaman sonra parmak uçlarıma kadar yayıldı. Aslında bu durum ortaya çıksa inanılmaz yankı uyandırabilirdi.
durumu etrafımdakilere anlattım, biri ağladı diğerleri "sen karışma, onunla uğraşmayalım bir de" dedi...
nostalji hakkında kalem oynatmayı hakkın ne olduğunu size okuduğu kitaplardan örnekler vererek anlatan bir abimiz "amma çok taktın anlamsız bir şeye kafanı, vicdan mı yaptın? dünyada neler oluyor" dedi...
o bölümdekilerin kurum ve kurumdaki çalışanlar için yani etrafımdakiler için harcadığı çabayı ne görmüşlerdi ne de düşünmüşlerdi.
ilk kez ağlattılar beni.
akşama kadar bölümde durdum. Oradakilerle vakit geçirdim. bölümdeki insanlar hayatınızda konuşabileceğiniz en akıllı ve harika hafıza yeteneği olan alçak gönüllü kişilerdir. ilk defa herkesin elinden bir şey geliyordu ama hepsi orada öylece durdu. yalnız başıma kaldım.
Olabilirdi ama kandırılmış gibi hissettim. hani ekmek almaya giderken paranızın yetişmediğini tam parayı verirken anlarsın ya öyle yanaklarım kızardı, aptaldım.
Fotoğraf makinemi aldığım gibi bölüme gittim, her şeyi not ettim. Öncesi ve sonrasını...
Kurumdaki büyükler uyardıkça uyarıyor, uyarsınlar. benim vazgeçmemem için hiçbir neden yok, üstelik paranın da canı cehenneme.
"çok bencilsiniz" dediğim de "senin ayakların yere basmıyor, kendini ne sanıyorsun. sanki bütün gün o bölümü kullanıyorsun" dediler.
bölüm küçüldü, her şey dağıldı. bölümdekiler yine gülüyor hem de yanağındaki morluğa rağmen.
çok üzgünüm sözlük....
tanım: farkına vardığı halde susmak, sürekli ben merkezli dünyanın efendisi olmaktır.
yalandan dürüstlük oynamaya gerek yok.hepimizde varolan özümüzdür.
kimse sevdiği insandan başkası da seviyor diye vazgeçmez.
kimse kıtlık zamanında ekmeğini bölüşmez.
kimse gücün karanlık tarafındaki benliğini inkar etmesin.
çünkü herkes bencildir ve cesareti kadar kötüdür.
Eskiden elimizdekileri paylaşırken; şimdi bencillik serüvenlerimizi paylaşıyoruz.
ara ara karşılaştığımız kesişim kümelerinde ise güçlü olan hakimiyet kurabiliyor.
Ne kadar direnmek isteseniz de bu hastalığa, şartlar gereği bir müddet sonra uyum sağlamak zorunda kalıyorsunuz.
zira kullanıldığınızı hissediyorsunuz.
ya da salt bir başkasının çıkarı için uğraştığınızı farkediyorsunuz.
Aklıma how i met your mother ın bir bölümü geldi.
ted şükran günü için gönüllü olur ve bir yardım kurumuna gider.
"ne yapabilirim" derken oradaki görevlilerden biri insanların bağış olarak gönderdiği yiyecekleri göstererek iyi olanlarını bir koliye ayırmasını ister.
ted yardım edebildiği için sevinse de bir müddet sonra o koliyi görevli için hazırladığını öğrenince oldukça şaşırır.
sizi kendi çıkarları için kullanan insanlar hep var olacaklardır.
Lisede sınıftan 15 kişi yola çıkıp, müdürün kapısına geldiğinizde arkanızda kimseyi bulamadığınız o an gibi..
bizim evden misafir hiç eksik olmazdı, tanımadığımız insanlar getirirdi babam yemeğe. bazen de yatılı misafir.
Ya camide tanışırdı tutar kolundan getirirdi, ya bir arkadaşının bilmem nesinin oğlu olurdu da yardımcı olmak için işini gücünü bırakırdı.
Dış kapının üzerinde anahtar dış tarafta takılı olurdu hep.
Yabancı gelmezdi çünkü mahalleye ve komşunun bir şeye ihtiyacı olduğunda çevirir girerdi içeriye.
ben şimdi apartmandaki kimseyi tanımıyorum.
karşılaştığımda insanlar selam bile vermiyorlar.
Babam gibi olmayı istiyorum hep.
Ama insanlardan korkuyorum ve korktukça kendi bencilliğimde boğuluyorum.
o kadar kendime dönük yaşıyorum ki bir çoğunuz gibi.
Bunu aşabilmek adına tanımadığım insanların hikayesini dinliyorum. elimden gelen ne varsa ufacık da olsa görev ediniyorum bunu.
en olmadı sokak hayvanlarını besliyorum.
Ve o aradığımız asıl mutluluğun aynalarda değil; bir başkasının gülüşünde olduğunu farkettiğimden beri kendimi daha iyi hissediyorum.
musluğun yönünün soğuk su tarafında olmasına rağmen, musluğu ilk açtığınızda suyun sıcak gelmesi. Yani burda bencil kişisi demek istiyor ki 'ben şu malum kış aylarında hiç öyle elimi yüzümü soğuk suyla yıkayamam. Ama sen soğukla yıka ha ona göre, musluğu da sogukta bırakıyorum ki ısıtılmış bu su nasıl olsa diye boşa nasiplenme.'
Oyle sevilmemis olmak, oyle şefkatten yoksun büyümek ki sonunda kendine bile yabancılaşmak. Kendini sevmekle başlar hersey. Kimse sevmese bile en azindan sen kendini sev ki ilerde mutsuzlugunla insanları boğma.
Herkesin bencil olduğunu düşündüğüm özelliktir. Herkesin her konuda dereceli duyguları vardır. Kimse ''bencil değilim diyemez''. Kaldı ki anne ve babalarımız dahi bencildir. Sizi okuturlar, büyütürler, giydirir vb. daha bir sürü şey. Evet ama ne için? Bu, onların ileride sizin geçinme kaygılarınızın olmadığını düşünmeden rahat,stressiz bir hayat sürmeleri için. Evet bu çok güzel bir fedakarlık. Onların bu işten çıkarları; sizin mutlu olduğunuzu görüp mutlu olmaları. Bunu derecelendirirsek eğer %0.0000000000001 gibi az bir rakam olarak düşünebiliriz. Ama kesinlikle bencil değiller diyemeyiz.
insanlığı etkisi altına almış bir virüstür.
hastalıktır bencillik.
amansız bir hastalık.
"ölse kurtulacak" cinsten bir hastalık.
ölmüyorlar.
fakat yaşamakta iyi direniyorlar.
iyi direniyorlar her şeye rağmen.
iç tartışmalarından sıyrılmış,
vicdanlarını çiğnemiş, ezmiş,
insanlığı yok etmeye doğru ilerliyorlar
büsbütün...
en temel ihtiyaçların fiziksel ve güvenlik ihtiyaçlar olması sebebiyle insan doğasında vardır bencillik. ve insan yaşamı boyunca işgüdüsel olarak doğasının gerekliliğini yapar her sıkıştığında.