hayatın, kendinden ibaret olduğunu sanan ve "rabbena hep bana" diyen insandır. kaçınılması gereken bir özelliktir. bencil insanla hiçbir zaman uyumlu bir ilişki yürütülmesi söz konusu olamaz çünkü bir taraf bencil olduğu için arada paylaşım da olamayacaktır. dolayısıyla paylaşıma dayalı olmayan her ilişki gibi hızlı bir şekilde son bulacaktır.
bencillik insanın doğasında var olan duygudur. yeni doğan bir bebek kendi yaşamını sürdürebilmesi için başkalarına ihtiyaç duyar. tüm ihtiyaçları karşılandığı zaman ancak size gülümseyerek karşılık verir. bu kural tüm canlılar için geçerlidir. küçük büyük fark etmez tüm insanlar ihtiyaçları giderildikten sonra ancak karşısındaki kişiye bir şeyler verebilir. bu karşılık kimi zaman gülümseme, kimi zaman teşekkür kimi zaman sevgidir fakat aç bir insanı doyurması beklenemez. önce kendisini doyurmaya ihtiyacı vardır. fakat genede başkasına karşı saygılı olmak zorundayız keserin sapını devamlı kendi tarafımıza yontmak olmaz. bencilliğin de bir sınırı var, insanları üzmemek lazım.
en gıcık olduğum özellikleri ve tabi kendini belli eden özellikleri aynı zamanda şudur ki ; kendisi ne yaparsa yapsın nasıl sorunlu nasıl stress veren bir tip olursa olsun ne boklar yapmış olursa yapsın günün birinde en küçük bir hatamsı yönünüzü yada zayıf yönünüzü görse sizin başınıza kalkar hemen sanki o haltları yiyen kişi gider yerine görev bilinci timsali bir piç ortaya çıkar. hepsinin *
insan ilişkilerinde, gerektiği zaman kendinden vermek, gerektiği zamanda karşısından talep etmek yerine, sürekli alıcı konumunda olan.sürekli sorumluluktan kaçarak sadece takip ve talep eden, bu talepleri sabırla karşılandığı halde daha da fazlasını isteyen, özeleştiri yoksunu, insan ilişkilerinin de bir nevi alışveriş olduğunu anlayamayan, ancak mutlu ederek mutlu olunabileceğini kavrayamamış, empati kurabilme kabiliyetinden yoksun, dar görüşlü, hayatında renk olmayan, hayatına renk katabilmeyi beceremeyen, asosyal, kendi dünyasında yaşayan, söylenenleri sadece duyan, anlamaya çalışmayan, karşısındaki konuşurken düşünebildiği tek şey bu söze nasıl itiraz edip, nasıl cevap verebileceği olan, asla ama asla tamamen değişemeyecek olan, hatalarını kabullenemeyen, özür dileyemeyen, insanların üzerinde baskı kuran, insanlara kendileri olabilme, olmak istedikleri kişiyi en azından oynayabilme fırsatı tanımayan, tüm çevresini kafasında kalıplaştırmış, çerçevelere sokmuş ve orada hapsetmiş insandır.sürekli gözetim altında tutmaya çalışan ve sürekli korkan insan.bütün bunların hiçbir şekilde farkında olamaması mı yoksa bilerek yapması mı daha kötü bilemiyorum.kendileri için-onların bunu asla fark edemeyecek olmalarına rağmen- sadece üzülüyorum...
-Beyin olanca gücüyle ilerlerken, cinsel sistemlerin korkunç etkinliği daha uykuda olduğu için çocukluk, hayatımız boyunca özlemle geri dönüp baktığımız masumiyet ve mutluluk dönemi, hayatın cennetidir, kayıp cennet.
Kaynak:istenç ve Tasarım olarak Dünya-Arthur Schopenhauer https://www.youtube.com/watch?v=HNDy-ptK0uA
egoist.
iyilik yapmayi enayilik addeden, baskasini da dusunmeyi saflik olarak goren insan.
ben olan, biz olamayan.
bu isteniyordu, oldu. simdi milyonlarcasi sokakta.
yere dusene tekme atmayi birak, yere dustugunu bile gormuyor kimse.
baskalarinin isine yaradigin surece degerlisin, ama isin bitince ustune sifonu cekerler.
bunu ogrenirsin, acimasiz olmayi, dunyanin senin etrafinda dondugunu, ya da donmesi gerektigini.
gokyuzunun rengini unutursun kendi onune bakmaktan.
ta ki yere dusene kadar, kendin kalkamayacagini anlayincaya kadar. ama is isten gecmistir artik. kimse gormez seni, ustune basip gecerler.