ortadoğuda gerçekleştirilen karıştırma operasyonlarının son halkasında hayatına kaybeden demokrasi savaşçısıdır, kimileri pakistan'ın haketmediğini savunsada olayın aslında pakistan halkından çok pakistanda huzursuzluk ve gerilimin artmasını isteyen kashmir bölgesinde gözü olanların işi gibi gözükmektedir.
çok ucuz şekilde kaybettiğimiz bir başka laik ve demokrasi savaşçısı... gericiler böyle yaparak sürekli aydınlanmamızı (islam dünyası adına konuşuyorum) engelliyorlar! çok değerliydi...
islamın imajına bir darbe dahadır aynı zamanda ölümü. youtube'a bakıyorum ismini girip, çıkan bir video'ya tıklıyorum. adam yazmış yorumlara direk: islam is based on war. kuran says it. hah bok says it koçum. bok says it. şimdi bu yorumları yazan bir kitleyi yaratmış katiller daha müslümanım diyerek geçinsinler bakalım.
Ravalpindi'deki canlı bomba da, hani yani bula bula yılın tam son haftasını buldu Benazir Butto'yu öldürmek için.
Şöyle hafif sabun köpüğü gibi cümlelerle oynaşmak yerine; kanlı bir insan çöplüğüne benzeyen Pakistan'a mandallanmak da, iş mi yani yılın neredeyse son gününde?
* * *
Benazir Butto da; babasının asıldığı, bir erkek kardeşinin öldürülüp, ötekinin zehirlendiği ve kendisinin dahi başbakan olur olmaz hemen bir bakanlık verdiği kocasıyla, binbir yolsuzluğa bulaştığı iddialarından ötürü kaçar gibi gitmek zorunda kaldığı Londra'dan, neden kalkıp Pakistan'a geri döner ki?
* * *
Pakistan'a geri döneceğine, bizim Fenerbahçe Parkı'na gelse ve Park'ın girişindeki kestaneciden, cebe sığacak kadar küçük bir kesekâğıdı içinde sıcacık kavrulmuş kestaneler alsaydı.
* * *
Kestanelerden birini yerken, ötekini de 3'e bölüp, kargaların arasında zıp zıp zıp dolaşan serçelerle sığırtmaçlara atsaydı.
Ve kış güneşinin altında uzanıp giden azıcık gölgeli Marmara'yı seyretseydi o güzelim mahzun bahçelerden.
* * *
Ola ki bizlere de rastlardı ve bendeniz kendisine, Yahya Kemal'den mısralar okurdum:
Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince,
Ya aşk içinde harap ol, ya şevk içinde gönül...
* * *
Sonra da etli şaraplı, kadınlı kahkahalı kafeteryalardan birine giderdik ve karşılıklı tokuştururduk kadehlerimizi.
* * *
Pakistan'daki 15 bini aşkın medresede; yaşarken nasıl geçineceklerini hiç düşünmeyen milyonlarca genç öğrencinin, salt cennetmekanlığı hak etmeye odaklanmışlığından hiç konuşmazdık.
* * *
Onlar, küreselleşme sürecinde "ulus-devlet" modelinin aşılmakta olduğundan da habersizdiler; "burjuva enternasyonalizmi"nin, evrensel ekonomiyle nasıl bütünleştiğinden de; "üretim saltanatı"nın "yönetim saltanatı"na ağır basmaya başladığından da...
* * *
Medreselerdeki öğrenciler; etli şaraplı, kadınlı kahkahalı sofraları "kefere takımı" olarak görüyor ve o takımdan olanlar, cennetmekânlığı hak etmedikleri için de; kendilerine karşı "cihat" ilan edip, bir an önce Kevser şarabı ile hurilere kavuşmayı güvence altına almak istiyorlardı.
* * *
Sadece öldükten sonra cehennemde değil, yaşarken de cezalandırılmalıydı "kefere takımı"...
* * *
Bir çeşit bilinçsiz "sınıf çatışması"na benzeyen, bir öfke kabarmasıydı medreselerde okuyan gençlerinki...
Zengin bir hayata kavuştukça da ılımanlaşacaklardı ama, kimbilir kaç kuşak sonra?
* * *
Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin...
Ve TIR kamyonlarına balık istifi gibi doldurulan kaçak göçmenler...
Bazılarının da, insan kaçakçılarının tuzağına düşüp, bindikleri küçük teknelerin batmasıyla denizde boğulmaları...
* * *
Kendini de patlatıp intihar eden canlı bomba, neden yılın son haftasında gerçekleştirdi ki o suikastı?
Gerekli miydi böyle bir konu üstünde, 21. yüzyılın boyutlarıyla seksek oynamak?
* * *
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin, aynı zamanda sıradan bir kişi olduğunu da kanıtlamak istercesine, sevgilisiyle el ele Mısır'da dolaşması gibi; Benazir Butto da Fenerbahçe Parkı'na gelseydi.
Ben de ona vaktiyle babaannemin anlattığı bir fıkrayı anlatsaydım.
* * *
Kürd'ün biri at üstünde bilmediği bir kente doğru giderken, birden sıkışmış.
Attan inmiş ve atını oralarda gördüğü bir kazığa bağlamak istemiş. Kazık sandığı şey ise bir köstebekmiş, hemen toprağa girmiş.
* * *
Pantolonunu indirip rahatladıktan sonra da, bir tutam ota silinerek temizlenmeye kalkmış.
Eliyle uzanıp kopardığı otlar da, ısırgan otuymuş; kıçı iyice yanmış.
* * *
Sinirlenerek ayağa kalkan Kürt, gitmekte olduğu yer için teşhisini koymuş hemen:
- Ne oti ot, ne kazugu kazug!
* * *
Benazir Butto da sanırım anlardı, yaşanacak gibi olmayan yerlerin nereleri olduğunu; oralarda "yönetim saltanatı"nı ele geçirmenin de, pek bir işe yaramayacağını ve "üretim saltanatı"nın ağır basmaya başladığı bir çağda, belalardan belalara sürüklenileceğini...
* * *
Üstünde patlattığı bombayla kendi de yok olup giden bir suikastçının kurşunlarıyla, Benazir Butto da kopuverdi işte hayattan; 2008'i bile kutlayamadı, yazık.
pakistan'ın modern bir ülke olabilmesi için çok büyük mücadele vermişti. kadını ikinci sınıf insan sayan bir coğrafyada, 89'da yaptığı ihtilal ile islam dünyası içerisinde bir ilkti. ne yazıktır ki karanlığın kapladığı beyinler, bir kadının aydınlanma mücadelesine fazla sabredemedi. önce sürgüne gönderildi ve sonra da öldrüldü.
islami terörün kurbanıdır. türkiye'nin alışık olduğu olaylardan birisidir. islam adı kullanılarak neler yapılabileceğinin kanıtıdır. bizim başımıza gelmeyeceğini kim iddia edebilir ki dini en iyi sömüren ülkelerden birisi olduğumuz açıkca ortadadır. zamanında az aydın öldürmedi ülke. bahane hep aynı ; din. sizler dini devlet işlerine sokmaya çalıştıkca bunlar gündelik hayatın bir parçası haline gelecektir. öldürmeler hak olarak adlandırılacaktır. benazir butto yönetimi boyunca hatalar yapılmış olabilir ; ama hiç bir hata Allah adı kullanılarak bir insanın katline bahane değildir ki maddi açıdan yeterince iyi durumda olan bu kadın , bir çok tehlikeyi göze alıp tekrar ülkesine dönmüştür. bu iktidar hırsı falan değildir. yazık katlediyorlar , katlediyoruz.
bu ölümü ilk duyduğumda aklıma sadece türkiye geldi ve muhtemelen de yalnız değilim.
ben isterim ki allah adına cinayet işleyenler , katliam yapanlar çıkıp konuşsun , destekçileri varsa buyursunlar burada da yazsınlar. dini kullananlar çıkıp , böyle bir sonun bizi bulmayacağını sebebleriyle açıklasınlar.
böyle zamanlarda oluşan sessizliğin farkında mısınız?
örümcek kafalıların silahlarından çıkan kahpe kurşunlara hedef olmuş kişi.
bir şeyler yapmak istedi, mücadele verdi, yılmadı ve düşüncesi uğrunda can verdi..
küçükken kendisini hep erkek olarak bildiğim kadın olduğunu öğrendiğimde ise derin saygı duymaya başladığım ilk kadın müslüman başbakan. malesef ki ailesinin lanetli kaderine boyun eğmiş ölüme dik yürüyen lider.
ozellikle laik kesimin propagandasini yaptigi kisi:
Pakistan "laikliğiyle bize ne kadar benzeme başarısını göstermiş", "Müslümanlığıyla ne kadar geri aşamada bulunuyor?" bunu ölçmeye çalışıyoruz. Batılı literatürlerden ezberlediğimiz kadının durumu, insan hakları, feodalite, kabile etkisi, gelişmişlik, radikal islam, laiklik, ilerilik, modernlik gibi sloganlarla dünyayı anladığımızı zannediyoruz. Anlı şanlı bir köşe yazarımız, 1980'lerden kalma bilgilerle olaylardan hâlâ büyük islam bilgini Mevdudi'yi sorumlu tutuyor.
Butto'yu "laikliğin Pakistan'daki timsali, Doğu'nun nadide sultanı" ilan ettik. Rahmetli Butto, bizim vehmimizde geliştirdiğimizin dışında bir kişilik ve önderlik profiline sahipti. Onun iktidar döneminde bizim laikçilerimizin hiç de hoşuna gitmeyecek icraatı olmuştu: Mesela islami esaslara dayalı yasaların oranını %75'e çıkarmaktan gurur duyuyordu; yine Batılı propaganda makinelerinin şeytanlaştırdığı Taliban onun zamanında en yüksek desteğe sahip olmuştu. 8 Kasım seçimlerine hazırlanan Butto, Fazlurrahman'la anlaşmıştı ki, bu Taliban'ın siyasi desteğini tam olarak aldığının kanıtıydı.
Bunun dışında "laik ve demokrasi azizesi" ilan ettiğimiz Butto, parti içi demokrasiye bir değer atfetmezdi. Babası Zülfikar Ali Butto'nun geleneğini devam ettirerek partiyi bir "aile şirketi" gibi yönetiyordu. iddia edildiğinin aksine pür sivil bir siyasetçi değildi, asker destekliydi; ancak ülkeye son dönüşünde ABD'nin verdiği güvencelere inanarak sistem içinde denge politikası takip etmeye çalışıyordu. Küçük bir not daha: Neredeyse sömürgecilik tarihi boyunca ingilizlerin ve bugün de herhangi bir siyasi partinin giremediği Veziristan'a sadece Benazir gidebilmiş ve bu seçimlerde desteklerini alma başarısını gösterebilmişti.
Gezdiği islam ülkelerinden "iyi ki seküler hukuka geçmişiz" şükrüyle dönen bir gazeteci arkadaşımız, Pakistan'ın laikliği tartıştığını yazıyor. Burada biraz durmak lazım. Pakistan'da siyasetçiler ve entelektüeller her şey olabilir, ama hiçbir şekilde "laik" olamazlar. Pakistan siyasetçilerinin iki ortak davası vardır: islam ve nükleer silah. Pakistan'ın kurucu ideolojisi islam'dır ve aradan geçen 60 seneye rağmen bu kurucu ideolojiyi berhava edip Pakistan'ı düşmanlarının önüne atabilme cür'etini gösterebilen kimse çıkmamıştır. Pakistan'da en laik sayılabilecek düşünce Shahida Cemil'in ifadesiyle, "kurucular Pakistan'ı islami temeller üzerinde kurarken, bundan Hindular içinde ayrımcılığa uğramayacakları bağımsız bir siyasi devlete sahip olma arzuları" ve "elbette Müslüman, Hıristiyan, Hindu olsun, herkesin hayatını inandığı ve istediği gibi yaşama özgürlüğüne sahip olması" düşünceleridir. Bu iki talebin islam'ın amir hükmü olduğunu söylemeye gerek var mı? Sorun, "ulusal ideolojiye indirgenmiş islam"ın kurucu olduğu bu devlette bu ideallerin gerçekleşip gerçekleşmediği sorusudur.
Ne gerçeklerimizle ne dünya ile temasımız sağlıklıdır. Gerçekliği çarpıtıp duruyor, bir hayal dünyası içinde yüzüyoruz. Türkiye bizim için bir kum denizi gibi, başımızı içine sokmuş olarak ahkam kesiyoruz. Pakistan'da önemli şeyler oluyor, bize uzak görünmesin; çünkü 24 ülkeyi içine alan bir projenin parçası olarak Pakistan karış(tırıl)dı ise bilelim ki, bu kaos doktrininin içinde biz de varız
kendisinden korkulduğu için canına kastedilmiştir..abd'nin afganistan ve pakistan gibi ülkelerde karışıklığın hiç yok olmaması isteğinin bir sonucunun yansımalarıdır bütün bu eylemler. allah'tan rahmet dileriz.
bile bile ölüme gitmiş insandır benazir butto. kimine göre doğru kimine göre yanlış olan ama ülkesine fayda sağlayacağına inadığı şeyler için savaşmaya gitmiştir. maalesef kaybetmiştir.
elinin hamuruyla erkek isine karisan kadin. Hep derim herkes anladigi isi, kendine yakisani yapmalidir diye. e be kadin ne isin var senin siyasetle, politikayla ? hem de pakistan gibi bir ulkede. evinde oturup colugunla cocugunla ilgilenseydin, ortaligi temizleyip komsularinla dedikodu yapsaydin kim napardi sana ? neyse yine de yazik oldu ablaya uzdu bizi. tanri rahmet eylesin.
-babasının idam edilmesi
-2 kardeşinin öldürülmesi
-babasının idam edildiği yerde suikast sonucu hayatını kaybetmesi
gibi, yaşadığı çeşitli acılara rağmen ayakta durmasını bilmiş,
"hayır,hayatım hiç de tahmin ettiğim gibi geçmedi ama yine de yerimi hiçbir kadınla değiştirmek istemezdim" diyerek, doğru bildiklerini gerçekleştirmek amacıyla ettiği mücadelenin arkasında duran müslüman dünyasının ilk kadın başbakanı.