kafasında canbonomo şapkası...üzerinde che t-shirt'ü...altında salaş bir kapri ve ayaklarında yırtık pırtık converse olan tiptir. akıllı telefonu vardır muhtemelen. bir de enteldir kendisi pek.
"ben özgürüüüüm" diye bağırırsanız kimse birşey yapmaz size. ama "bu ülkede özgürlük yoook" diye bağırırsanız sizi alır götürürler merkeze, sonra "sen nasıl bu ülkede özgürlük yok hayvan herif" deyip sana ülkemizin ne kadar özgür olduğunu kibar bir dille anlatırlar.
özgürdür ama üzerinde mutlaka marka bişiler giymektedir ya da taşımaktadır.fatura ödemek gibi bir kaygısı vardır.mutlaka ama mutlaka bir cep telefonu vardır.kendi hayal dünyasında özgürdür tabi.
özgür olunabilecek konuya göre değişen bir genellemedir.
zira özgürlükler, muhtaç olunan şeylerle ters orantılıdır. ya da düşünmek zorunda olduğunuz somut yada soyut şeyler varsa özgürlüğünüz kısıtlanmış durumdadır. tutku duyduğunuz şeyler arttıkça o konudaki özgürlüğünüz en asgari seviyededir.
bir birey kendini bir konuda özgür hissediyorsa, konunun içeriğini oluşturan temel bölümlere muhtaçlığı daha azdır.
örneğin;
aşık bir insan fiili olarak sevgilisi olmasa bile özgür değildir. çünkü eylemlerini kısıtlama çabası içerisine ister istemez girmiştir. tutkuları ve istekleri doğrultusunda özgürlüğünü kısıtlamak durumunda kalmıştır.
hayatımızın en anlamlı sözcüğüdür özgürlük.
öyle olmasaydı braveheart'da willilam wallace'ın ölürken söylediği şey özgürlük olmazdı..