özgürdür ama üzerinde mutlaka marka bişiler giymektedir ya da taşımaktadır.fatura ödemek gibi bir kaygısı vardır.mutlaka ama mutlaka bir cep telefonu vardır.kendi hayal dünyasında özgürdür tabi.
özgür olunabilecek konuya göre değişen bir genellemedir.
zira özgürlükler, muhtaç olunan şeylerle ters orantılıdır. ya da düşünmek zorunda olduğunuz somut yada soyut şeyler varsa özgürlüğünüz kısıtlanmış durumdadır. tutku duyduğunuz şeyler arttıkça o konudaki özgürlüğünüz en asgari seviyededir.
bir birey kendini bir konuda özgür hissediyorsa, konunun içeriğini oluşturan temel bölümlere muhtaçlığı daha azdır.
örneğin;
aşık bir insan fiili olarak sevgilisi olmasa bile özgür değildir. çünkü eylemlerini kısıtlama çabası içerisine ister istemez girmiştir. tutkuları ve istekleri doğrultusunda özgürlüğünü kısıtlamak durumunda kalmıştır.
hayatımızın en anlamlı sözcüğüdür özgürlük.
öyle olmasaydı braveheart'da willilam wallace'ın ölürken söylediği şey özgürlük olmazdı..
şehrin en kalabalık meydanında birden ortaya atılarak rüzgara saçlarını verip kollarını iki yana açarak ben özgürüm diye bağıran şahıstır.
filmlerden fırlamış gibi bir his uyandırır insanda. içinde tutamadığı coşkun duyguları insanlara haykırmaktadır. özgürlüğünü deklare ettikten hemen sonra polis tarafından nazikçe merkeze götürülürken ekip otosunda gayet kültürlü polis memurunun spinoza'nın özgürlük anlayışı üzerine şahsın kafasını ütülediği rivayetleri şehrin dört bir yanına yayılmıştı bile. o sırada yetim bir ayakkabı boyacısının fikrine düşen özgürlük akşam aç kalmamak olarak kodlanmış, sokakta dantel için ip almaya giden ev hanımı şazuman hanım özgürlükle birlikte kaynanasızlığı tahayyül etmişti zihninde. halkın çoğunluğu bir meczub olarak gördüğü bu şahsın sunduğu kısa gösteriyi öğlen vakitlerininde bir eğlence olarak görmüşler ve gittikleri yerlerde ilginç bir durum olarak hararetle diğer insanlara bu tuhaf şahsı anlatmışlardı.
