her gün düzenli olarak entrylerini okuduğum süpersonik insan. celebrity olmasın (bencede). * sonra şımarır filan. * hem bana italyan erkeği getirecek. "istediğin italyan erkeki olsun bea!" dedi. dur bakalım, bekliyoruz...
açtığı başlıkları ve entry girdiği başlıkları gün içerisinde karl heinz schneider, el wray ve danny archer nickli üç yazar kankasına düzenli olarak belli aralıklarla canlandırtan yazar. başlıkla alakalı bir bkz uydurup geçiyorlar. sık rastlanmasa da başlığı canlandırma amaçlı olduğu belli olan gereksiz bir cümleyle entry girip geçiyorlar. bu kurnazlığımız belli olur korkusuyla mıdır bilinmez ama arada bir başlık canlandıktan sonra başka yazarlar da entry girerse girdikleri gereksiz entryleri siliveriyorlar. yazarların bilgilerine bakılırsa dediğim anlaşılabilir.
kendisine sorsak eminim "ben popüler olmak istemiyorum yeeaa" edebiyatı parçalıyordur. ah ben wade, her yanımız nasıl da tanınmaya istekli? dürüstçe olsun, olmasın. ama olsun *
bu ucuz kurnazlıkları yemiyor kimse artık. iş yeri kontenjanı dolmadan üç kankalık yerle daha uyut moderasyonu.
dün en yakın arkadaşımın düğününde benim yerime uzaktan bir akrabasını şahit yapmasını anlatmıştım. daha sağlam bir darbe olamaz herhalde. al işte. yine aynı şey oldu. yine yaktılar beni. hiç mi tahmin edemediler sözlükte kemal kılıçdaroğlu kıvamında belgeleri çat çat masaya vurabilecek bir yazar olduğunu.
hayatta tek bir alanda popüler ve başarılı olmak istedim. yapmayın dedim, etmeyin dedim ama durduramadım onları. hep başlıklarımı canlandırdılar. bıkmadılar usanmadılar. üstüne de gittiler entrylerini sildiler. olaya bak ya.
peki bunda benim suçum ne? ben wade zamanında kötü bir çevrede yetişip, kötü arkadaşlıklar kurduysa sürekli bu karanlık mazisinin gölgesinde mi yaşayacak, soruyorum size.
gözlerim doldu ve babamlar görmesin diye tuvalette klozete oturup ağladım dakikalarca. üşüdüm. kış mevsiminde klozet kapağı ne kadar da soğuk oluyor. içini titretiyor insanın.
üstteki paragraflar yine romantik yazarlar için yazıldı. her zamanki gibi isterlerse bundan sonraki kısmı okumayabilirler.
sözü geçen yazarların biri, beni başka bir sözlükten uludağ'a transfer eden, diğer ikisi de benim uludağ'a transfer ettiğim başka herhangi bir sözlükle bağlantısı olmayan vatandaşlar. şimdi romantik kısımda belirttiğim gibi, kemal kılıçdaroğlu tarzı al işte elimde belgeler ulan şeklinde ayar vermeye çalışan yazarın bilmesi gereken bazı şeyler var.
isteyen, istediği saatte, istediği başlığa, istediği entryi, legal bir şekilde yazabilir veya silebilir. benim başlıklarıma bu şekilde yazıp silen çok kişi oldu. arkadaşım veya değil. yani mod uyutmayla bir alakası yok.
ben bir başlık açsam, haksızlıkların peşinden koşan bu arkadaşımız gibi altına siksok bir entry yazsam, başlık ne kadar canlandırılırsa canlandırılsın her gün en sevilenlere girmezdi. aynı zamanda bir entryim de, hiçbir bağlamtım olmayan bir sitede büyük sözlükler arasındaki en beğenilen yazılar arasında olmazdı. alınan 60-70 oyun sadece 2-3 tanesinin arkadaşlarımdan gelmesi çok büyük bir rakam olmasa gerek. hele diğer yazarların kanka sayılarını göze alınca.
aslında; senin, benim başlığımın altına yazı yazan arkadaşım olan olmayan herkese teşekkür etmen gerekir. sayelerinde oturup adam gibi bir entry okuyorsun. üstüne gidip artistlik yapıyorsun bir de. ı ıh. çok ayıp.
en garibime giden şeyse, aklınca bu ayarı verdikten sonra benim yerin dibine gireceğimi sanman. 'ulan ne çözdüm beee' havalarına girmen. sözlük artık bunları yemiyor tavırları. 'ayarı verdim şimdi dağılın uleeyyyn' karizması. şaka mısın abicim sen ya? sonuç nedir yani. ben yazmayı mı bırakıcam? veya benim yazımı okuyanlar 'ya ibne çok güzel yazmış ama başlığı canlandırılmış, siktir et' mi diyecekler?
amacın belli canım benim. kimin çakma hesabı olduğunu bilmiyorum. ayrıca ilgilenmiyorum da. ama bundan sonra vereceğin ayarları çakma değil de orjinal hesabından verirsen amacını daha net anlamış oluruz.
şimdiden söylim, o üç arkadaşım muhtemelen hem benim başlıklarıma hem de başka başlıklara yazmaya devam edeceklerdir. bazılarını da sileceklerdir. haberin olsun. hatta sen de yaz bence. sözlüğe bir katkı sağlamış olursun. şu okulunu da bitir artık. annene babana yazık. hep başka şeylerle meşgul oluyorsun.
dur son olarak ben de senin yaptığını yapayım;
sözlük artık güzel entry okumak istiyor. senin bu çakma ve orjinal hesabındaki bombok yazıları okumak istemiyor. uyutamazsın artık kimseyi. hadi şimdi dağılın uleeyyynn.
son zamanlarda tempoyu iyice düşürmüş yazar. aşk-meşk olaylarına dalmış olmasından endişe etmiyor değilim.
artık çok az entry giren yazar karizması yapmaya çalıştığını ise hiç zannetmiyorum; kesinlikle öyle bir insan değil. şimdilik fırtına öncesi sessizlik havası sezmek istiyorum.
msn özel midir değil midir o konuyla ilgili karakter sınırlamasına ve kişisel düşünceye sığınma talebinde bulunmasını anlayışla karşılamakta olduğumuz yazar.
lakin türkçe özel bir kelimedir ve türkçe'mizde şeklinde yazılması gerekir. bencesi sencesi yoktur. o konuda kuşkusu olmasın.
son zamanlarda üslubu iyice sertleşen ve giderek daha bir umarsız portre çizen yazar ayrıca. dolayısıyla imla kuralları pek umrunda olur mu bilmiyorum. "bence türkçe özel bir kelime değil" diyebilir. mümkündür.
hem portre çizer hem yazar. hem de sert. gerçekten şaşırtıcı.
şimcik şöyle demiş:
--spoiler--
hee bir de aslında başlığı açarken kız-erkek ayrımı yapmak istememiştim. insan, kişi, şahıs kelimelerinden birini kullanacaktım. ama karakter sınırı gereği üç harften oluşmalıydı. bildiğim kadarıyla da güzel türkçemizde öyle bir şansımız yok. bu yüzden mecburen 'kız' dedik.
--spoiler--
hacım güzel türkçe'mizde her zaman bir şansımız vardır. bak ne buldum: zat deseydin.
msnde çirkin olduğu anlaşılan zatla sohbeti kesmek.
şimdi bana hassiktir dersen, kabul ediyorum, kız demişin daha iyi olmuş.
hiç sevmem uzun entry okumayı. ve genelde sadece ilk paragrafına bakarım bi de son paragrafına, yeterli diye düşünürüm.
çok uzun olmasına rağmen okuduğum, okumaktan zevk aldığım entrylerin sahibi ise, vaudeville for vendetta idi, ama artık o da yok...
bir gün yine böyle uzun bir entrye rastladım. klasik işte ilk paragrafa baktım tek cümle; "güzeldir."
sonra son cümleyi okudum; "4. paragrafa git. gülersen senle alay etmeyeceğiz söz."
tamam dedim bir paragrafcık daha alt tarafı, gittim başladım okumaya, oku, oku, oku ister istemez diğer paragrafa geçip devam ediyorsun okumaya ve sonunda bütün yazı bitti. lan dedim yanlış mı saydım yoksa, 4. paragraftan başlamadım mı? başa döndüm hayır doğru saymışım ama zaten okumadığım sadece iki paragraf kalmış okumuşken onları da okuyayım bari dedim.
ve resmen kendimi gördüm o paragraflarda, o günden beri sıkı takipçisiyim.
kopyala yapıştır yapıyorum en son okuduğum iki paragrafı...
-----...-----...-----...-----...
şimdi bu ilk paragraf, tek cümlelik entry okuyucuları için geldi. onlara öyle bir kıyak geçtim ki, hem tek kelime, hem cümle hem de paragraf. bugüne kadar gerçekten ihmal etmişim onları. umarım beni affetmişlerdir. belki bu entrynin yazarına bile bakmadan çoktan uzaklaştılar ama olsun, ben en azından vicdanen rahatım artık.
bir diğer grup ise, uzun entrylerde sadece ilk ve son paragrafı/cümleyi okuyanlar grubu. tatlı su kurnazları; başı, sonu okuyup entrynin gelişme bölümünü kendi kafalarına göre yazıyorlar. onlar hala aramızda bu sefer.çünkü son paragrafta onları tahrik ederek yazıyı okumalarını sağlamak için bir sürpriz yaptım. dolayısıyla şu an bu satırı okuyorsanız son paragrafı dikkate almayınız. her kesimi kucaklamak istiyorum bu akşam. herkes mutlu ayrılmalı bu entryden.
-----...-----...-----...-----...
yazının tamamı için, (bkz: hiç kimsenin gülmediği bir şeye gülmek/#6828526)