insanlar yaratırım erkek ve dişi. yaratılışın bedeli olarak onlara beni bilip, bana itaat etmesi için din gönderirdim. gönderdiğimi kale almayıp bana itaat etmeyenleri ateşte yakardım. itaat edenleri ise şarap ve memeleri yeni tomurcuklanmış bakirelerle ödüllendirirdim.
insan gibi akıllı bir varlığı böylesine muazzam genişlikte bir evrenin içimde yaratacaksam bana tapmasını değil de anlamasını isterdim. Veya insanı hiç yaratmazdım.
işin dalgası bir yana, aslında oldukça dikkate şayan bir başlıktır. çok çeşitli yanıtlara gebedir.
ben tanrı olsaydım inanın herşey çok farklı olurdu ve hepiniz tereddut etmeden bana tapar, beni sever, beni anlardınız.
sizi yakmakla tehdit etmezdim, yeminle!
inanın hiçbir çocuğun aç yatmasına izin vermezdim.
savaşlara izin vermezdim. şeytanla barışırdım.
son olarak da
100 yılda bir aranızdan birine bi günlükte olsa koltuğumu devreder, yarattığımın yarattıklarımı idaresini seyreder duygulanırdım.
tek ben varım ve de yarattığım oyuncaklar. ezelden beri varım sonsuza kadar da varım.
madem herşeye gücüm yetiyor her şeyi yok ederim kendimle beraber. ve sadece hiçlik sarar her yanı.
eğer tanrı olsaydım ve böyle saçma bir sınav yapsaydım bile bebeklere en azından bunu yapmazdm. aç olanlara mama gönderirdim, zarara uğrayana yardım ederdim, sakat doğmalarını, doğarken ölmelerini, daha hiçbir şeyi farkında değilken tecavüze uğramalarını önlerdim. hani biri büyür aklıyla iyi olur veya kötü olur ona ödül veya ceza verebilirsin ancak bir bebeği neyle test edeceksin ki?
o daha minnak bir şey ve ölümü hissederken bile bunu farkında olamayacak, sesini duyuramayacakcak, karşı koyamayacak kadar küçük. kendi yarattığım vahşi sistemde en azından bu minnakları mağdur etmezdim. gizli gizli mama gönderirdim yani.