ben sözlüğü hiç sevmedim ki
süper ya diye açtığım başlığa
anında gelen ayarı sevdim.
bağlantı kopunca
çiçekleri suladım evde
köpeklerle oynadım,
hesap makinesiyle avuttum kendimi.
ben sözlüğü hiç sevmedim ki
eski sevgiliyi özleyen uuser misali.
ben sözlüğü hiç sevmedim ki
ben çay koymaya gittiğin zaman gitmeni sevdim
gelmeni sevdim elinde çay bardaklarıyla
monitorün ışığında girdiğimiz entryleri sevdim
bir geyiğe gülmeni bir geyiğe benzemeni sevdim
soğuktu espirilerin üşüyordum
yalan yok sucuklar da pişiyordu
önce kadınlar ve sucuklar
sözlüğün yılmaz erdoğan tarzında takılmak suretiyle cevap verebileceği durumdur.
...
Sana eksiler biriktiriyordum -ben- seçeneğinde ama sen yoktun
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, günlük ayar saatlerinde
Bir virüs seni hep zamansız, amansızca bir bilgisayar tamircisine götürüyordu
Ben, senin beni kaliteli iletilerle doldurabime ihtimalini seviyordum
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum...
...
sonuç olarak karşılıklı bsg çekilir. olay kapanır, şiirler susar. *
ben sözlügü hic sevmedim ki,
peki ben neyi sevdim?
peynirli börekle bozayi
bir de tatlılardan sambabayi
muziklerden şiki şiki babayi
ben en iyisi bangi jumping yapayim
ben sözlüğü hiç sevmedimki
ben sözlükteki yobaziteyi sevdim
sevdim tartışmayı bilmeyen guruhla
final geceleri
denize düşmüş çaylak gibi düştüm ateşe
entry girerken işte böyle
o zaman bende sözlüğü hiç sevmedimki
sigara içerken mal mal oturmak yerine
sözlüğü acıp mal mal takılmayı sevdim
ben entry girmeyi hiç sevmedimki
girdiğim entrye gülen surat verilmsini sevdim
ben formatı hiç okumadımki
formatı okumadan formata aykırı entry girmeyi sevdim
ben noktayı virgülü hiç sevmedimki
noktayı virgülü unuttugum yerleri sevdim
ezberlenmiş manaları değil
bu manaların bokunun cıkarılmıs seklini sevdim
kabız olmus bir yazar olmayı değil
işin içine eden bir yazar olmayı sevdim.