bir hollywood klişesidir. hedefe doğru ilerleyen cesur macera grubundan biri yaralanır, efendim ne bileyim kurşun isabet eder, ok gelir, dal batar bi'şey olur. geri kalanlar ise yola devam etmek zorundadirlar. ama cok sevdikleri arkadaşlari da kanlar içinde yerlerde sürünmektedir. bir süre onu yarali taşidiktan sonra adamcagiz/kadincagiz yere yığılıverir ve ağzından işte o klişe cümle dökülür:
- ben sizi yavaslatirim yola bensiz devam edin !
iste o anda merhametle başarı duygusu arasinda gelip gider kahramanlarimiz. Duygusal bir iki dakika yaşadıktan sonra elemanı orada birakip giderler. sonrasinda bir-iki sahnedede aglarlar en fazla bir-iki flashback yaparlar. sonra niyazi olur, unutulur gider o eleman. yazik lan.
davasına inanmış, ekibinin amacı uğruna kendini feda edebilen, arkadan gelen düşman tarafından birazdan deşilerek öldürüleceğini bile bile "ben öleyim, yeter ki hikaye mutlu sonla bitsin" diyebilen kahramandır.
iyilik nedir?
çok düşündükten sonra fedakarlık yapmak olduğu sonucuna varılır genelde..
ama fedakarlık gündelik hayatta hep çıkarla ilişkili olur.
mesela siz fedakarlık yaptığınız birinden önünde sonunda bir karşılık beklersiniz.
bu bilinçli olmayabilir.
ama illa ki vardır bir karşışığı
sevgiliniz se eğer sevginin artması,
dostunuz sa arkadaşlığınızın ilerlemesi
maddi ise bu yardım bilincine varılması
... neyse ne işte insan çirkinlikleri..
ama ölümü göze alarak fedakarlık yapıyorsa karşındaki
o haraket iyiliktir işte..
herkes göze alamaz
o yüzden alabilenleri ''mal'' falan diye tanımlar, taşak eksikliğinden.