bulduğu ilk fırsatta bu sözünü unutacak kişi olması muhtemeldir. kendi cidden vazgeçmese bile beklenen kişi farklı tercihler yapıp gidecektir zaten.
doğanın bir kanunu gibidir bu kimse kimseyi kandırmasın. duygusallık ve fedakarlık kaybettirir.
birçok türk filmi ve şarkısına da kaynaklık etmiştir hatta:
--spoiler--
seni beklerken duydum annemden
saklarmış veda mektubunu benden
evlenmişsin şimdi bir esmerle
--spoiler-- *
yıllar geçti yollar geçti,
herşey geçti ömrümden,
bir sen geçmedin,
bir senden geçemedim,
ve bugün hala tepiniyorsa şuramda yüreciğim,
daha da yolum var demektir,
koş yeni yıllara,
yeni yollara,
biri için inzivaya çekilmek, hayatı onsuz yaşamaktan vazgeçmek.
insanı irdelediğimde soruyorum kendime "değer mi", cevap veriyor diğer yanım "böyle birini bulduğunda yüreğine sor bana değil, ben mantıklı yanınım senin ve cevabım hayır olur. bir ömrü nefessiz mi tüketeceksin?"
mikrofon hala mantıklı yanımda hala insan için kendi hayatından fedakarlık etmenin anlamsız olduğunu söylüyor. zaten şarkıların ve kitapların çoğu da bunu demiyor mu?
diğer yanım da afet hoca sevdiği adamı bekledi ve kavuştu sonunda diyor. ama mantık hemen devreye girip kızım salak olma, o filmlerde olur sadece diyor. geri dönen bir tek giden göster bana!
son söz olarak o hayatına devam ederken senin komada yaşaman doğruysa bekle. ama hayatın seni beklemeyeceğini de bil.
sonrasında keşkelerin ve pişmanlığın devreye girmesi kuvvetle muhtemeldir.
sonuçta götü boklu insandan bahsediyoruz.
sırılsıklam aşık olduğunu sanan insan sözü. çoğunlukla yalandır. o anlık hislerle söylenmiştir. 5 yıl sonra yine sormak gerekir "bekliyor musun?" diye.
bunu söyleyen kişinin, bunu söyledikten 5 yıl sonra başkasıyla çok çok mutlu olacağına, ve seni beklerim dediği kişinin adını bile zor hatırlayacağına kalıbımı basarım.
beklerim evet. özlerim ben. beklerim. sessiz zamanlarında konuşuyormuşsun gibi yaparım benimle. sabaha umut ekerim beklerim işte. e söz verdim ya ben sana. hep sen dedim ya. sözümü tutarım beklerim.
ben seni hep beklerim susar öylece beklerim sadece. seni düşünerek uyurum, rüyamda aklımda sen olursun hep beklerim ama sen hiç bir zaman gelmezsin. alıştım mı? evet alıştım. bir gün gelirsin umuduyla yazdım her günümü kağıtlara okur da anlarsın neler çektiğimi. okur da anlarsın diye seni ne kadar çok sevdiğimi. o kağıtlar boşa harcanan kağıtlar adım gibi biliyorum ama rüyalarımda geliyorsun ya her gün, elbet rüyalarda gerçek olur bir gün diyerek bekliyorum seni, bekleyeceğim seni. peki sen? sen kimleri bekliyorsun benim seni beklediğim gibi? ya da kimler bekliyor seni? o güzel gülüşünü, gülerek konuştuğunda yüzündeki o mükemmel ifadeyi, o tatlı muhabbetini, yani seni beklememe sebep her şeyi kimle paylaşıyorsun şimdi? benim kadar mutlu ediyor mu seni? peki ya ben? ben seninle olduğum kadar mutlu olabilecek miyim herhangi bir zaman? şimdi ben diyorum ki seni hep bekleyeceğim , umurunda olmayacak biliyorum ama bekleyeceğim. neden mi? beklemekten başa bir şey gelmiyor çünkü elimden.
bu mümkün değil arkadaş, evet çok seviyorum, çok istiyorum keşke onu önce ben tanısaydım keşke o benim sevgilim olsaydı ama değil işte binlerce kez lanet olsun değil..! ama hayat böyle gitmez, gidemez.. nereye kadar bekleyebileceğim ki? sen o parmağındaki yüzüğü atana kadar mı? yoksa nişanlanıncaya kadar mı? yoksa evlenip çocuğun oluncaya kadar mı? ne yapayım sen söyle diyesim geliyor diyemiyorum, ha nabayım ki kalbimi söküp denizin dibine mi atayım... elbet yine ben de sevicem, belki de öyle çok sevicem ki seni unutucağım..günün birinde elbet şu gülmeyen ben güleceğim. **