geçen gün bizim evdeki ben sana mecburum'u karıştırmak üzere elime aldım. kitabı babam almış 87'de. iç kapaktaki ben sana mecburum yazısının yanına kısa çizgi çekilmiş ve "m." yazılmış: annemin adının baş harfi. ben de dün kendime gidip bir ben sana mecburum aldım. bir gün kendisine mecbur olduğum bir insan olursa, kısa çizgi çekip adının baş harfini yazmak için.
aklıma lise yıllarımı getiren, türk edebiyatının en iyilerinden muhteşem şiir.
sesim biraz kalın, oturaklı bir ses olduğundan derslerdeki okumaları, törenlerdeki konuşmaları, hatta ortaokulda andımızı falan hep bana okuturlardı. lisede hoca bana bu şiiri okutmak istedi, verdi kitabı okuyayım diye, ben ezberden okumuştum şiiri. biraz da içli okumuşum demek ki, bir arkadaşım bana aşkını ilan etmişti derste şiiri okuduktan sonra.
Ben sana mecburum,
Ürkek bir kuş gibiyim seni özledim,
Boş hayaller bilirim,
Ama ben sana mecburum güzel kız,
Öylesine mecburum ki,
Bilemezsin,
Yorgun akşamlarda aklıma gelince sen
Bedenimde ateşler yanar,
Ben sana mecburum ki sorma,
Nasıldır bilemezsin,
Her dalga sensin denizden gelen,
Her masum çocuk sensin,
Her ağlayan bulut benim bilki,
Ağlarım öyle işte,
Suya hasret topraklar gibi,
Sana öyle mecburum ben bilemezsin.
Olmadığım bir insan için asla olmadığım hareketler sergilemem. Herkes kendinden mesul. Kendime mecburum. Ne yaparsam yapayım kendime katlanmak zorundayım.
her zaman düşünerek hareket etmek lazım sonucunda az hata ve huzurlu bir yaşam..
atilla ilhanın içi yanarak yazdığı o kesik mısraları...
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.