+ anne yağmur yağmış, çamaşırlar ıslanmış.
- ben sana demedim mi çamaşırları topla diye.
+ demedin anne demedin.
- demediysem demedim yağan yağmuru da mı görmüyosun?
+ tamam anne tamam.
+ anne etli kuru fasulye yapacagım tarifi versene.
- fasulyeyi suya koydun mu??
+ yoo koymadım.
- ben sana demedim mi 1 gün önceden suya koy diye.
+ yoo demedin anne.
- oglum sen yine su koy vermeye başladın haa.
+ tamam anne tamam bee.
+ anne yine sınıfta kalacam galiba.
- ben sana demedim mi derslerine çalış diye.
+ demedin anne demedin.
- hadi ben demedim, üniversitedeki öğretmenler profesör olmuyo mu, onlar da mı demedi?
+ demedi anne.
+ anne cüzdanım çalınmış dolmuşta.
- ben sana demedim mi cüzdanını iç cebine koy diye.
+ demedin anne.
- olum sen salak mısın, bunu birinin sana demesi gerekmiyor.
+ bu sefer ne desen haklısın anne.
bir zamanlar, kendilerine de annelerinin aynen söylediği tembih sözlerini, olgunlaşınca özümseyip, kraldan çok kralcı olan annelerdir. devran böyle sürüp gidecektir. ancak söyledikleri hep doğru çıkmaktadır, o da bir gerçektir.
evet ya. belki biz de anne olunca böyle olacağız bilmiyorum da benim annem de sürekli derdi bunu. önemsemezdim. bir kere ama çok kırılmıştım anneme:
bu lafı niye deme gereği duyuyor bir anne. her şey gibi işte egolarla alakalı. doğurduğuna hayatta kalmayı, yaşamayı vs. öğretmek gibi temel bir güdüden geliyor herkesin tahmin edeceği gibi. freud olmaya gerek yok bunu düşünmek için, yeni bir tespit falan yapmıyorum yani ama işte anne bu lafla tekrar hissediyor anneliğini, hissetmek istiyor belki vs. yani ne derseniz deyin, yine çocukla, çocuk için değil anneyle, annenin kendisiyle, kendi benliğiyle alakalı, kendi hisleriyle alakalı bir olay. bir kere başıma çok kötü bir şey geldi. anneme veya aileye bir zararı yok da benim kendi açımdan çok kötü bir şeydi ve annemde benim çok üzüleceğimi biliyordu bu olay başıma gelse. ( böyle anlatıyorum, annemle bir sorunum yok, olmadı ve annemi de her şeyden çok severim. o ayrı. her zaman anne-babalarından dertli ergen tribi sanmayın yani! öyle bir anı sadece.) ve orada, her şeyi, en önemlisi kendini siktir edip, beni teselli etmesini, belki ben üzülüyorum diye üzülmesini ya da "aman, ne önemi var ki canım? senden değerli mi?" falan gibi çok klasik şeyler demesini beklerdim. gitti, "ben sana dememiş miydim?" dedi! yani benim moralimin, egomun vs. yere düştüğü bir andaki ilk tepkisi benle ilgili, bana yönelik değil de kendiyle ilgili oldu. söylemedim tabi de kırılmıştım...
+ anne bak sekizinci entry i yazıyorum bu başlığa hala bakınız haricinde entry yok.
- ben sana demedim mi sen berbat bir yazarsın diye.
+ demedin anne.
- peki sözlükteki yazarlar demiyorlar mı?
+ demiyorlar anne, demiyorlar..