kaçak nefesler almayı; kuytularda ciğere dolan izmaritlere borçluyum
kül ettiklerim yalnızca bundan ibarettir; yanarken ben.
akıp giden zamansa bir su gibi içilmiştir kana kana
bir bedene susamış ruhlar tarafından..
gölgeleri gün ışığına sorduğunda sarhoş olmamalı,
yıldızlar bardaktan boşanırken;
susmalı mesela dil,
sevgiler yutkunmalı insan.
bazen hatırladıklarını unutmalı..
kırık bir sandalyenin bacakları tüttüğünde bacadan,
dizelerce adın yanmıyordu kağıtlarda,
sakındığım sayfalara seni gizlemekti en mahrem sırrım,
sana bile anlatamadıklarım bundandı hep.
söz bir martı kanadında başka baharlara göç etmişti;
yazıysa benim yağmurlarımda kalsın istedim..
geçmiş bir günü yaşar gibi umutsuzca-anda-
bir yerde kalmamış bir yerde bırakılmıştı aşk..
terk edeni yok sandık,
sandık ki tarifi yok
öğrenilecek değil hissedilecek duyguları sakındık beslemeye,
parmak uçlarından boşanan bir kan pıhtısı
Kanımca
geri aksa da ulaşamaz bir artıktır;
zehre bulayacağı bir kalp için.
olması gerekenleri hiç hissetmedik
olmazlarıysa hayatla öğrendik yalnız-ca
Ben Sana Ben sana bok demem,
Boklar duyar ar eder.
Bir zerren düşse boka,
Onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu
Necasetle yoğurmuş,
Anan seni s.ç.r iken
Yanlışlıkla doğurmuş. Neyzen Tevfik