kalmayacak onlar inşallah.geliyoruz reyiz rahat ol sen buluş yolu 6 şapkalı düşünme cart curt hepsini yalattırdılar.atanırsak süper yapıcaz eski öğretmenleriniz size özalın kazığıdır.ziraatçiden veterinerden işletmeciden öğretmen yaparsan sonra neden böyle oldu diye döner götünü avuçlarsın.eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur diyen atatürkün mirasçıları nesillerin anasını belledi.suç o öğretmenlerde değil türkiyedeki siyasetin yavşaklıkla karıştırılmasında.eğitim şart.evet.
eğitim sisteminin cahil hocaları.. o yüzden de yarım doktor gibi insanı canından edebilir bunlar.
kpss gibi ne idüğü belirsiz o sınavda aldıkları not dışında hiçbir güvenecekleri dal da yoktur.
yazık çocuklarımızı bunlar zehirliyorlar. bu iğrenç fikirlerini de onlara aktarma fırsatı buluyorlar.
eğitim işini yanlış anlamış olan öğretmendir. çünkü bu kafada olan bir insan öğretmen olamaz olmamalıdır. orada öğretmenin gözünün içine bakan yavruların vebalini/hesabını veremez sonra, eğer olayı paraya odaklarsa.
sonuna bir de ' aga ' kelimesini eklerse, tezgahtardan farkı olmayan öğretmendir.
ayrıca son dönemdeki* öğretmenlerin genel profilidir. ' ben paramı alırım, gerisi beni ilgilendirmez. kim kimin gözünü oyarsa oysun. ' gibi bir tavır içerisindedirler. özel üniversitelerde bu durum, ' çocuklar arabamı değiştireceğim, yaz okulunda bazılarınız benimle birlikte burada olmaya devam edecekler. ' gibi bir yüzsüzlük boyutuna da ermiştir.
ben hocayı sinir ediyim, dersi kaynatıyım, türlü şebeklikler yapıyım, saygısızlıkta kendimi aşıyım, hocanın da sabrını zorlayabildiğim kadar zorluyum diyen öğrenciye layık öğretmendir.
menepoza/antropoza girmiş olup okula geldiği andan itibaren eve gidip akşam kaçta yatıp uyucağını düşünmektedir.bir hayır gelmez bunlardan.emekli olsalarda kurtulsak....
ilk okuldaki hocamdır kendisi. parasını alıyordu lakin lüks semtte eğitim verdiği okulda sadece ve sadece zengin çocuklarının parmak kaldırmasına ve soru sormasına izin verirdi kendisi. orta sınıftakilerle ya da fakir çocuklarla hiç ilgilenmezdi. sağolsun, sayesinde lise ikinci sınıfa kadar parmak kaldıramadım derslerde. ve gene sayesinde matematikten hiç anlamadığım için de sözelci bir arkeolog oldum.
bir de bunların "sizi dövsem kimse bana bir şey yapamaz" diyenleri de vardır. ilk okul öğrencisi olduğumuz için susup dersin kaynamasına sevinirdik. ama yine de "öf be amma da uzatıyo" derdik hep içimizden. ama içimizden derdik.
Aslında "edilmese de olur" bir laftır. Zira birşeyler öğrenmeye hevesli öğrenciye ders anlatmak kadar kolay ve zevkli birşey yoktur. Öte yandan okula birşey öğrenmeye değil de, arıza çıkarmaya, ortalığı karıştırmaya ve öğretmenlere hayatı zehir etmeye gelen göt lalelerine değil bir harf öğretebilmek, birşeylere zarar vermeden 5 dakika yerinde tutabilmek kadar zoru da yoktur bir öğretmen için.Bunlara tatlı dille yaklaşsanız da birşey olmaz, "hayt huyt" etseniz de... Zaten bu göt lalelerinin ne mal olduğunu anaları babaları da bilir, işte tam da bu yüzden "aman benim dibimde durup da bana sorun çıkarmasın" diye 18 yaşına kadar "bakılması" için okula gönderilirler.
Bu sebeple öğretmen profesyonel bir şekilde "öğretim"ine devam etmeli, anlatabildiğinin en iyisini anlatmalı, verebildiğinin en fazlasını vermelidir. Ama kesinlikle "eğitim"e kalkışmamalıdır. Yoksa başı ağruyan yine kendisi olur. Zira öğretim her yerde olur ama eğitim ailede başlar ve arkadaş çevresinde devam eder; ama hiçbir zaman okula uğramaz.