klasik türk öğretmenidir efendim bu. hatta türkiye'de yaşamakta olan her öğretmen hayatında en az bir kez kullanmıştır bu lafı.
-oğlum, niye dinlemiyorsun dersi?
+dinliyordum hocam.
-bakın arkadaşlar, bu yazdıklarımı ben öğrenmeyeceğim, siz öğreneceksiniz. ben gelir burada tahtaya bir şeyler yazar 40 dk sonra giderim, paramı da alırım. olan size olur.
+doğrudur hocam.
öğretmen dostlarımıza yeni bir şeyler üretmelerini salık veriyorum. hep klişe olmuyor agalar.
eğitim işini yanlış anlamış olan öğretmendir. çünkü bu kafada olan bir insan öğretmen olamaz olmamalıdır. orada öğretmenin gözünün içine bakan yavruların vebalini/hesabını veremez sonra, eğer olayı paraya odaklarsa.
maalesef mevcuttur. derse 15 dakika geç girmeyi alışkanlık haline getirenleri de epeycedir. bunlar, gerçekten hem eğitim, hem öğretim vermek isteyen idealist öğretmenlerden ibret almalılar ve hiç olmazsa, emeklilikleri geldiği halde devam etmemeliler. eğer çok sıkıldılarsa, yerlerini, idealist olanlara, bu işin hakkını verenlere bıraksınlar ve kahvelerini, öğretmenler odası yerine evlerinde içsinler.
ben paramı alıp giderim diyenine pek rastlanmaz zira haftasonları çocukları yine okulda toplayıp özel kurs verme niyetindedirler. ve çok iyi bilirler ki ilköğretim bir ikinci sınıf çocukları okulda bir kursa arkadaşları giderlerken o kursa gitmemeye utanırlar. arkadaşlarım da gidiyo ama diye diye ailenin kafasını şişirler. aile de imkanlarını zorlayıp çocuğu yollar. kurstan gelen çocuğa e ne yaptınız bakalım diye soru sorulduğunda ise alınacak cevap hep test çözdük olur. işin garibi bu kursu derslere giren aynı öğretmen verir. derste veremediğini kursta da veremeyecek olan öğretmendir genellikle.
öğretmenliğin asıl amacının nitelikli insanlar yetiştirmek olduğunu anlayamamış öğretmenimsidir. bir matematik, bir fizik öğretmeni sadece alanlarıyla ilgili şeyler mi öğretmelidir? yeri gelir insanlık öğretir, yeri gelir konuşmayı öğretir, yeri gelir nerde nasıl davranacağını öğretir.
bunu diyen kişi işini severek yapmıyordur ve muhtemelen hiç aklında olmadığı halde öğretmenlik okumuştur. hani o 4 yıllık biyer olsun yeter diyenler var ya. onlardan işte.
ancak bundan acı olarak lise yıllarımda, "parasını verir döverim" diyen bir öğretmenle karşılaşmıştım. o dönemlerde bir öğrenciyi dövmüş sanırım. mahkemelik olmuş. akabinde ceza olarak küçük bir miktar para ödemiş. o olaydan sonra bu laf ağzına sakız olmuştu. hukuktan korkmadığını, parasını vererek bizi dövebileceğini söylüyordu. şimdi düşünüyorum da başımızda kimler varmış efendim... ve en önemlisi çocuklarımızın başında kimler olacak?