ben oldum

entry7 galeri0
    1.
  1. artık yazar olmak isteyen sözlük çaylağının serzeniş cümlesidir. çaylağın ağzından çıkan "ben oldum" ifadesi, süper lig futbolcularının derbi öncesi gazetelere verdiği "derbide fenere bir golüm var" demecine tekabül etmektedir.
    0 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. En çok da kalbim acıyor. Hala acımasının bir anlamı ya da açıklaması var mı, bilemiyorum.
    Sanki bıçağı saplayan tenime, etime, kalbime değil de, nefretine, kinine, öfkesine saplamış ama yanlışlıkla tenden-etten-bedenden oluşan bana ucu değmiş, hızını alamayıp içime, taa kalbime kadar ulaşmış. Sonra belli-belirsiz, mesafeli-mesafesiz, isabetli-isabetsiz, kinli-merhametli, korkulu-cesaretli, her şeyin iç içe geçmiş içreliğinde savruk gelen bir iki darbe daha.
    Ben yere yığılırken de patlayarak göz yuvasının çevresinden neredeyse fışkıracak o iki kocaman nefret yeşilini gördüm. Bedbinliği ve biçareliği akıyordu buram buram; ve pek tabii hudut tanımaz, sınır bilmez, aman vermez nefreti.

    Eril bir ölüm geldi yanı başıma. Benimle pazarlık yapacaktı, oturtup beni masanın bir ucuna, hayatta kalmamı sağlaması için benden bir şeyler kopartacaktı, besbelliydi bu. Amacı canımı almak değil, onu bana bağışlamaktı. Ne komik değil mi?
    Benden olanı benden almadan, yine bana vermesi...
    Nasıl bir kudretse o anın efsunu, her şeye itaatkâr ve kanaatkâr yaklaşıyorsunuz. Çaresiz, bir ölümlü olarak kabul ettim bir ölümsüzün, hem de hükümsüz bir gönüllünün teklifini. Ben kabul ettim etmesine ama, acımasız âdemden olma insan kabul etmedi hayatta kalmamı.

    Girift bir haliyet-i ruhiye olduğunu söyleyebilirim aslında kolayca. Nasıl ki o keskin bıçağın sessiz intikamı girdiyse kalbimin içine, öyle karışıverdi her şey bir diğerine... izbe bir yerde, neden öldürüldüğünü bilmeyen yatan cansız vücudum, başında bekleyen şaşkın maneviyatım ve yeşil nefret akıtan katilimin silueti.
    Her şey, bir diğerinin içinde, her şey bir o kadar ötekinin dışında. Ne içtekini tamamlayabiliyorum, ne dışındakini içindekine aktarabiliyorum. Yalıtımsız bir gerçek-dışılık ve ben onu orada gerçeğe dönüştüremiyorum.

    Canfeza gözler ile, son defa baktım gökyüzüne. Semada on beş kadar ebemkuşağı renkli balon havaya alelacele savrulmuş, sanki uzayın boşluğuna randevularına yetişmeye çalışır gibiydiler.

    En son hatırladığım bu işte.
    1 ...
  5. 4.
  6. başlık açarken sesli harf kullanılamamasından dolayı ne olduğu anlaşılamayan başlık. şimdi bu zat-ı muhterem öldü mü oldu mu?
    0 ...
  7. 5.
  8. ben öldüm;

    ama öyle çok değil, bütün değil; azar azar, tane tane, lime lime, bölük pörçük... her bir parçam, her bir demim, her bir günüm, her bir yanım-yansımam bir tarafa döküldü, bir tarafa kaykıldı. ben öldüm ama en çok da öldürüldüm. zanlımı mı sordunuz? bakın onu bilemedim.

    badem çiçek açmıştı, hatırladığım en son aydı bu ve annem şefkatle güneşten yanmış ve kokumu daha da keskinleştirmiş kafamı öpüyordu anaçla. biri ya da birileri aldı, kopardı beni aitliğimden. elleri ile didik didik ettiler, etlerimi tane tane kopardılar hünerli parmakları ile. ruhumu şad ettiler en verimlisinden. dehlizlerde kayıp mı oldum yoksa özümü mü buldum, hala anlamış değilim.

    ben öldüm;

    en çok da ruhum öldü, benimden kıyasla. parçalanan hangisiydi, sormadım azledicilerimden.
    sormak için zaman var mıydı, onu da kestiremedim o kısacık ama uzadıkça çoğalan, büyüyen, kocaman boşluğu kaplayan çeper ıssızlıkla...
    neye kurban gittiğimi de bilemedim. bir aşkın yüzü suyu hürmetine ise, başım gözüm üstüne. ama bir kıskançlık ya da iktidar olmanın melul maharetineyse, bakın ona kanarım, yaşayacaklarımın eksik kalmasının vahametine.
    bilirim, herkes için azdır dünya zamanı, çok gelir ahir hayatı. dengesizliğin acınası halinde, beşer yine de ister ömrünün doygunluğunu, çokluğunu ve dahasını.

    ben öldüm;

    çok oldu ağlayanım.
    cenaze namazı istemedim, yakılıp küllerimin savrulmasını istedim yakınlarımdan. şimdi bir toprağın kıyısına iliştirilmiş bir tabut içindeyim. söz yok; kelamın nihayetlendiği bir kuyu dibindeyim. sesin anlamadan önce gelen heyulası var şimdi zulamda.
    ağıt mı yoksa üzüntünün karabasanı mı? bilemedim. sadece dinledim.

    ben öldüm;
    evet, tepeden tırnağa çiçek açtı dallarım, şarkı söyledi gırtlağım, ılık esti baharım. koynumda sakladığım günahlarım, sevaplarım azat oldu, ben yeniden doğdum günahsızlığa.

    ben öldürüldüm;
    sonsuzluğa uğurlanmanın naaşı içindeyim. az sonra özgür olacak ruh bedenden. azmettiricimi tanımadan ya da bilemedim. en çok da buna içerlendim.

    (bkz: #3090792)
    devamı niteliğindedir.
    2 ...
  9. 6.
  10. olmak istediği durum gerçekleştiğinde haberdar etmek isteği insanlara haber verme çağrısıdır.
    0 ...
  11. 7.
© 2025 uludağ sözlük