kafa güzelken, ayık kafa selam vermediğin insanlara kanka muhabbeti yaptığını fark ettiğinde ve bir daha aramam dedidğin birini aradığında duyulan kısa anlamsızlık anladırıdır.
medieval total war 2de venedik ile cihan hakimiyeti hedefine yaklaşırkenden tutun da eski sevgiliye atılmak üzere mesaj kutusuna yazılan uyudun mu sorusunun gönderilmeden hemen önceki anına kadar yaşamımızın bambaşka noktalarında ortaya çıkandır.
tam bir sene önce. bir kafede çalışıyorum, lavuğun biri yanındaki süt gibi kızla türk kahvesi istemişti. götürdüm. ibnelik bu ya, bu ne böyle dedi, neymiş efendim, türk kahvesi bol köpüklü olurmuş. geri aldım. ikisine ikişer posta tükürdükten sonra tekrar ikram ettim. uzaktan, tükürdüğüm kahveyi içen süt gibi kızın gözünün içine bakarken uykusundan uyanan penisime bakarak söylediğim şeydir efendim.
gecenin üç buçuğunda warrior temalı bir çizim yaparken trt 3 kanalından futbolcuların hayatlarını dinliyor olmam. bayağı kulak kesilmiş dinliyorum ama. ben ne yapıyorum lan.
hala onu mu düşünüyorum? ne kadardır bilmeden dalıp onu mu düşünüyorum? çamaşır asarken bile. bu deterjan kokusu. bekle bekle bitmezdi bugün olsa. ben bu kadar kötü biri miyim diye çıkışmıştın.. sen dolu kokunun hiç sinmediği bu ev. ve ben bu evi de terkediyorum. seni hatırlatan her şeyi tekettim, yetmedi bak, seni hatırladığım yerleri de terkediyorum. okulu bu evde bırakmıştım ve bu evde işe başlamıştım, senin için bu evden haftalarca çıkmamıştım. bu ev kasvetli. o ev daha da iyileştirecek beni, olmadı şehri terkedeceğim. son ihtimal bu ülkeyi. tabiiki sen olmayacaksın tek sebebi. ama miladımsın sen. hep yerin olacak biliyorum. senden sonra ne kadar insan girse de hayatıma, ne kadar heyecanlansam da, ne kadar mutlu etseler de beni, tüm mutsuz edişlerine rağmen sen özel olansın ve hep hatırlayacağım seni. ne yapıyorum ben şimdi? yine seni mi düşünüyorum? hiç haketmediğin halde.. beni bu kalabalığa ittiğin halde..
bugün 10 saniye kadar yaşamış olduğum andır. sikko bir tanımdan sonra olaya gelelim. argo için kusura bakmayın.
on dakikadır durakta bekliyordum ve düşündüğüm tek şey vay amk ne kadar çok araba var. benim niye arabam yok lan. yok işte. bir teyze gelip dikildi tepemde. fiziki özelliklerini tasvir ederek vakit kaybetmek istemiyorum. siz her köşe başında görebileceğiniz ortalama bir teyze hayal edin. garşıdan gelen ne otbisi, dedi. sanayi teyze. neyk?sanayi. he ben onna getmeyecen bak gali biri daha gelipduru o ne ki?göremiyorum teyze. neey? göremiyorum. endeki gözlüğü çıkar da öyle bak. bakayım teyze... sigorta.. ene ben onla gitcen durmadı gı niye durmadı ki ? bilmiyorum teyze otur bekle gelir birazdan yine.
teyze oturdu yanıma. nolur konuşma ben de müzik dinleyeyim dedim. içimden. teyze haliyle duymadı beni.
+ sen nere gidipdurun?
- okula teyze...
+ okul bitmedi mi gızım tatil oldu ya takıntın mı var yoksa. vay amk takıntı ne la dedim. içimden. yok teyze takıntı yok da bir kaç belge almam lazım. yüksek lisans mı etcen ondan mı lazım belge dedi. evet dedim yok artık hööhh diye bir düşünme aşaması geçirdikten sonra. okuyun gızım okuyun diye başlayarak kısa ve öz bir nutuk çekti. konu anlayamadığım bir şekilde bizim anarşik ve haroinman olduğumuz için devletin bize verdiklerinin hak etmediğimize geldi. vay amk az önce okuma yazma bilmeyen kadın on dakikada milli eğitim müsteşarı oldu dedim. tahmin edersiniz ki içimden. on dakikada beni anarşik ve haroinman ilan eden bu kadını yanımdan uzaklaştırmak için karşıdan gelen otobüse bakıp ha geldi teyze senin otibis dedim. sağ ol kızım deyip kalktı gideceği yerle alakası olmayan otobüse binmek için. o an işte ben napıyorum amk ya dedim. dur teyze yanlış görmüşüm otbis değilmiş dedim. oldu gızım dedi geldi oturdu.
çok dalgın olduğum bi gün dişlerimi fırçalamak için lavabonun başına geçtim ve diş fırçamın üstüne sıvı sabun sıktığımı farkettim, ciddi ciddi "ben şimdi napıyorum, ne yapmam lazımdı, nasıl oluyodu bu ya" diye düşündüm...
tavan arasında damper motoru bağlarken tavan kaplamasının kırılıp aşağıya düştüğüm 1 saniyelik süreç içerisinde dediğim bir cümledir.
ben bunun için mi fakülte okudum? şeklinde bir soru da pleks zemine çarptığım anda aklıma gelmiştir.