insanın kendini, yaşamını sorgulama halidir. bu sorgulamanın temelinde hayatın olması gerekenden farklı yaşanmışlığı vardır. yanlışlarını meşru hale getirme çabasındaki insan, bu meşruiyetin iç tatminsizliği ile dışa bağamlılığı arasında sıkışır kalır. ne olması gerekeni uygulayabilir ne de kafasından silebilir. huzursuzluğun uç noktasında insan kendisiyle dertleşerek sorar bu soruyu kendine.
ben ne yapıyorum?
kocaman bir insanselinin içerisinde sürüklenen kişinin birdenbire durarak kendine yönelttiği sorudur.
cevabını bilemez çünkü hiç ne yaptığını sorgulamamıştır. yapmış ve geçmiştir işte. ani duruşu ani bir düşünmeye iter kendini. bunca zaman ne yaptığını sorgulamayışının asıl sebebi hep yasaklanan elmaları götürüyor olmasıdır. kendi içinde kendiyle didişmek istememesi; kendini kendine küstürmekten kaçmasıdır susuşunun sebebi.
sorduğu soru "sen büyük bir aptallık yapıyorsun" diye cevap bulur içinde. hiç bu kadar net bir cevabı olmamıştır belki de ömründe. kabul eder o sesin cevabını. susar bir süre fakat sonra yaptıklarına aynen devam eder çünkü sorgulanana her insan arlanacaktır diye bir kuralı tanımaz.
kişinin anlık şuur kaybından sonra kendine gelmesiyle birlikte zihninde şimşek gibi çakan sorudur. silkelenir ben ne yapıyorum der hatta peşi sıra "ne oldu bana?" sorusu sorulur.
genelde dolu dolu düşündükten sonra ve önce ergenlik çağında ve sonrasında farketmeyen süreçlerle, sıkça sorular sorudur. ya dışa ya içe hiç farketmezdir. ''zombi gibiyim canlandırdım yine başlığı'' demek isterdiktir.