kadıköy'de arkadaşlarla deli gibi içtiğimiz bir gün yaptığım enteresanlık.
akşamüstü saat beş civarlarında telefon geldi. kadıköy'e gideceklerini, benim de gelip, gelmeyeceğimi sordular. yok abi siz gidin ben evde takılırım dedim. aradan iki saat falan geçince beni ev darlamaya başladı. aradım nerdesiniz dedim "kadıköy'deyiz abi" dediler. hemen üstümü giyinip, kadıköy'e yol aldım.
neyse bunların olduğu mekana gittim. ben gelene kadar dörder bira sallamışlar. tamam size yetişirim ben dedim. 1,2,3,4,5 derken yakaladım bunları. tabi hızlı içince kafam kırılmaya başladı. kalkın dolaşalım biraz dedim. hurraa hep beraber kalktık, kadıköy sokaklarında yürüyoruz. dört erkek kol kola girmişiz, elimizde tekelden aldığımız biralar etrafa gülücükler saçıyoruz. eldeki biralar bitince başka bir mekana girdik. ikişer bira orada içince ben yine kalkalım dedim. yine tekelden bira aldık ve yine kol kola yürüyoruz. eldeki biralar bitince yine mekana oturduk ve yine ikişer tane daha bira içtik. kanımızdaki alkol seviyesi iyi boyutlara geldi haliyle.
beyler ben sıkıldım hadi kalkın dolaşalım dedim. bizimkilerinde kafası güzel tabi. kalkalım hımıınaaa kiyim dediler. tam olarak neresi bilmiyorum. ben kadıköy'ün merkezi haricinde çok fazla bilmem. köprü altında bir yere girdik. metrobüs durağına yakın bir yerlerdeyiz yani. o sıra köprünün altı tinerci doluşmuş. tinerciler bize bakıyor, biz bunlara. bizimkilerde gram tedirginlik yok. alkol sayesinde tinercilerden çok daha ürkütücüyüz.
sigaramı içip, ayağımın tabanıyla söndürdüm. gittim bunların yanına "para versene bira alıcam" dedim. hepsi birbirine bakıyor ama bir şey söylemiyorlar. "para ver hacı" dedim tekrar. bir tanesi ayağa kalkıp "abi bunca yıllık tincerciyim, ilk defa birisi benden para istiyo. yemin olsun param olsa verirdim abi" dedi. "eyvallah kardeşim" dedim ve tekrar yerime geçtim. bizimkilerin gülmekten götü çatlamış. lan sen manyaksın falan filan. oradan kalkıp, metrobüs durağına doğru yol aldık. suriyeli olduklarını tahmin ettiğim üç kişinin üzerine yürüyüp yine para istedim. saçma sapan el kol hareketleri yapıyorlar. para işareti yapıyorum yok gibi bir şeyler söylüyorlar. adamlar bana para vermeyince "siktirin lan" diyip yolladım yanımdan. metrobüse bindik yol alıyoruz. olaylar daha bitmedi tabi.
yanımdaki arkadaşla sohbet muhabbet ediyorum ama en ufak rahatsızlığımız yok etrafa karşı. ayakta dikilmiş, dışarıyı izliyoruz. bir ara konuşma sesleri işittim ama ses yükseliyor sürekli.
- ercüment abiii, yine metrobüsün adaletini sağlamak bize düştü galibaaaa.
+ ben onlarıı sikicem korkuttt sen raad ol.
bunları söyledikleri sırada ben adamlarla göz gözeyim tabi. inanılmaz alkollüler bizim gibi.
ben: hayırdır birader bana mı söylüyosun?
- evet birader sen niye huzuru bozuyosun?
b: lan gıkımı bile çıkarmadım. gelmiş bana huzur bozuyosun diyosun. git işine kardeşim.
- gitmezsem ne olacak?
kadın: beyefendi siz huzuru bozuyorsunuz. arkadaşların huzur falan bozduğu yok.
-sen karışma kadınnnn!!
o sıra küçük olan benim hayalara tekme salladı ya sabır dedim. sonra döndü yanımdaki arkaşın hayalarına tekme salladı ya sabır dedi. diğer arkadaş koltukta oturmuş, her an boynuna saldırmaya hazırım sinyali veriyor bana. ben yüzde yüz eminim bunları tokatlayacağımızı ama uygun anı bekliyorum. olası polis probleminde vatandaşları yanıma şahit göstermek için yüzde yüz haklı pozisyonuna girmeye çalışıyorum. yine tartıştık falan bizim arkadaşa uzun olan sen sus fındık dedi.
ben: birader fındık dediğin adam seni burada çiğ köfte niyetine dürür, bence çok kaşınma
+ lan olum oynarım sizinle bakk.
küçük olan arkadaşa yine tekme sallayınca bizimki ayağından tutup, diğer ayağına çembeyi taktı. uzun olan tam arkadaşa vuracakken, bunun suratının ortasına sağlam bir tane yapıştırdım. döndü ve o da bana yumruk yapıştırdı. oturan arkadaş uzunu arkadan tutup yere yığdı. küçük olan sen kimsin amına koyim falan diyo asasd. neyse bağırışlar falan kaptan yolun ortasında kapıyı açtı. biz bunlar tekme tokat fırlattık e5'in ortasına. tam köprüye bağlantı kısmının orası yani. neyse kapılar kapandı falan herkes bizi savunuyor, helal olsun falan diyor. bu at hırsızlarını daha öncede gördüklerini ve millete sataştıklarını falan söylüyorlar. ilk kez bu hırsızlara biz tepkir göstermişiz yani.
neyse yerde iphone 6s gördüm o sıra. bu kimin diye sorduğumda heralde onların yanıtı verdiler. acımadan yere fırlattım ve zincirlikuyu durağında indim. arkadaşlar falan durum hakkında konuşuyor ve sigara içiyoruz. o sıra güvenlik görevlisi kavga edenlerin biz mi olduğunu sordu. evet yanıtını alınca adamların metrobüse bindiğini söyledi. bence atlayın taksiye uzamasın falan diyor. gelmezlerse hı... koyim dedim. bekledik adamları geldiler. hiç öyle sanıldıkları gibi bize saldırmadılar. yanımızdan tıpış tıpış geçti sahte kabadayılar. telefonunu bile sormadı garibim.
velhasıl; kavga, suriyeli falan bir tarafa, tinerciden para istemek ne amk?
Tayinim olsun diye neresi bile olduğumu bilmediğim bir sürü il ilçe yazmış olmam. iyi ki onlardan biri denk gelmemiş. Valla cesaretimi tebrik ediyorum, şimdi olsa yapamazdım.
tabikide tıp yazmam:/ yalnız okumak isteyen insanların gözünü korkutmak istemem.Benim zorlanmamın sebebi ilgi alanıma pek girmemesi ve ezber yeteneğimin çok iyi olmaması.
Soğuğun jilet gibi kestiği bir havada şehirler arası otobüsten bir hurdalığın yanında gece 3te inip biletimin bile olmadığı bir başka şehirlerarası otobüsün oradan geçmesini beklemek. Sonu kötü mü oldu? hayır. şimdi olsa yapar mıyım? bilmiyorum.
okuldaki merdivenlerden üçer beşer atlarken gaza gelip hepsini birden atlamaya kalkmıştım. şimdi hepiniz merdivende takır takır kayarak düştüğümü yazmamı bekliyorsunuz tabi.* ama düşmemiştim gayet de başarılı bir atlayış olmuştu.
ama tekrar cesaret edemedim. uca kadar koşup kaldım öyle atlayamadan. zirvede bıraktım.
oynanılan içki oyunu sırasında 70 cc viskinin yarısını yarım saat içinde shot yapmış olmam. dünyam şaşmıştı, hayatımın bir gününü hatırlamama sebebimdir.
bir daha asla dedirten hede.
Ailesinin beni bildiğini bile bile sevdiğim kızın kapısının önüne gitmiştim. Kardeşiyle birlikte top oynamaya kalkışmış, aniden pencereye çıktıklarını görünce hava balonu gibi şişen cesaretim sönmüş kendimi eve doğru ayaklarım götüme çarpa çarpa koşmuştum.
ben salağa aşkımı, sevgimi itiraf ediyorum o kadar kaşarlık yapmasına rağmen bana attığı mesaj senden kurtulduğum için çok mutluyum demesi oldu. bende hep mutlu ol dedim aq.
seksen model bir golf ile önce edirne ardından çanakkale oradan anlara ve istanbula gelmiştik. cesaretlik kısmı ise şuydu arabankn şasesinde derin çürükler vardı, lastik kabaktı, ne muayene ne de sigorta vardı, direksiyon kara direksiyondu, el freni teli de kopuktu en kötüsü de vites çok zor geçiyor bazende geçmiyordu. en ilginç olanıysa yol boyunca hiç ceza yememiş olmamızdı.
daha fenası yol boyunca meteliğe atacağımız kurşunu alacak paramız bile yoktu pederlerin kartlarını çalmıştık. bütün masraflar ordan gitmişti. tabi güzel güzel yemenin acı acı çıkarması vardır.
yaşadığım en güzel zamanlardan biriydi.
babası askeri bir personel olan lisedeki kız arkadaşımın ailesini kendi sınıfımızın final bilgi yarışmasına çağırmak ve ardından kız arkadaşım ile beraber gizlice okula yakın olan evlerine gitmek. şaka maka epey bi göt varmış bende.
şimdi olsa imkanı yok bunun.