Yaptıklarımı değersiz, söylediklerimi gereksiz gören insanlarla yaşamak zorunda olmak ve etkisiz eleman gibi hissetmek her an her her yerde. işine gelmedikleri yerde yutan eleman yaftasını yapıştırıvermek ne kadar kolay onlar için. Peki ben kimim ve neyim hakikatte?
Ben kimim
Seyir defterini kaybettim
Boşver dedim ve kepenklerini indirdim
Uzandım bulutları izledim
Hepsini eninde sonunda sana benzettim
Yasak bir kitap gibiyim bodrum katında
Saygı duyduğum bir şey yok şu hayatta.
"Ben kimim?" sorusunun yolu öncelikle "ben ne değilim?" ayrımından geçiyor.
Bugünkü ben ile ben ne ak ne karayım ne deniz ne dalgayım. Ne yargılayan benim ne de yargıladığım benim. Ben yalnızca benim. iyi veya kötü de değilim. Öylesine her birinin ortasında duran, hepsini izleyenim. Dalgalar etrafımdan, içimden, göğümden yükselir geçer ama hiçbiri bana değmez.
Ben yalnızca bir ruhum. Çamura bulanmış, katmanlarında sıkışıp kalmış bir ruh zerreciği. Bir şey olmak için buraya gelmedim. Oldugum şeyi bulup katmanlarımdan soyunmak için burdayım.
O zamanlar kendimi bilmiyordum. Sadece nefret ediyordum. Hayran oluyordum. Nefret ediyorum hayran oluyorum. Düşmanlar ediniyorum. Ama daha çok nefret ediyorum. Ergenim, hayatı basit akıl yürütmelerinden ibaret sayıyorum. Kadınlarla aram hiç iyi değil. Kadınları anlamaya çalışmıyorum bile. Biz ve ötekiler diyorum. Hiç efendi olmadım. Derken okul kitaplarında hitlerin faşist olduğunu okuyorum. Ben faşistim artık... Bir kimlik! Kavgamı okuyorum türk olmakla gurur duyuyorum. Batıdan ve doğudan nefret ediyorum. Al atlara binip uzaklara gitmek istiyordum o zamanlar. O zamanlar hayal kurabiliyordum. Ve o zamanlar kimseyle diyalog kuramıyorum. işte kendi hapishanem. Kendi hücrem... bilgisiz insanın tutsakligi bu.
En son nietzsche aforizmalari söyleyip yol boyunca kosturdugumu hatırlıyorum. O zaman eğitimli insanlarla tanıştım. Kim olduğumu anlamaya başladım. ilk önce sıradan insan olduğumu kabul ettim. Faşist kimliğimi çok önceleri çöpe atmıştım. Anarsist kimliğimin yanına bipolar bozukluk eklendi.
Sonunda kim olduğunu bilmenin zor bir şey olduğunu anladım. Özgürlükçü ben bir silah alıp isid saflarında savasabilirim. Bir insanı öldürebilirim ve bunu yaptığım için zerre pişmanlık duymam da. Bu kötü bir senaryo kime göre bilmiyorum. Diğer yandan sevdiğim bir mesleğim cok sevdiğim bir esim olabilir. Ama işte buna kendimi layık görmüyorum. Bu yeni dünyaya ait hissetmiyorum kendimi. Bu dünyayla kim savaşıyorsa onun yanında hissediyorum kendimi. Hitler, isid ya da anarşizm... Hiç fark etmez. içimdeki yok etme durtusune engel olamıyorum. Evet herkese saygı duyuyorum ama duymuyorum da. Mesela bir adamı bogazlamak istiyorum. Medeni olan her şeyden nefret ediyorum. Fakat bir şey daha var. Dünyaya egemen olmak da istemiyorum. Bir virüs olmak istiyorum. O medeni görünen yüzlerinizin arkasındaki vahşiyi ortaya çıkarmak istiyorum.
doğa filozoflarından sonra gelen sofistlerin insanın doğadan insana yönelmesi sonucunda ortaya çıkan sorudur. sonra bunun ikinci safhasına geçilir (bkz: sen kimsin ya)