2002 yılının bu ilk film şeridi yazısının bütünüyle sinema ile ilgili olmasını isterdim ama düşüncelerim hesapta olmayan yerlere doğru kayınca konu değiştirmek zorunda kaldım. Bulunduğumuz döneme hiç de hak etmediği bir ad vererek 'iletişim çağı' diyenlere sormak istediğim şeyler var... Gerçekten iletişim çağında mıyız yoksa iletişim aldatmacasıyla kandırılarak başka insanlardan giderek kopuyor ve sesin, bakışın, dokunmanın olmadığı karanlık bir çağda el yordamıyla mı ilerliyoruz?.. Bu yılbaşında milyonlarca insan birbirinin yeni yılını kutladı. istatistik yapılmasına bile gerek yok, ben söyleyeyim. Birinci sırayı cep telefonu mesajları, ikinci sırayı ise elektronik posta iletileri aldı... Yanına gidebileceğimiz, ya da en azından telefon edip konuşabileceğimiz insanlara bile sms mesajları yazıp baştan savdık. Sonra da insanlarla iletişiyoruz sanıp kendimizi kandırdık. Giderek kendi çevremizde ördüğümüz bu kabuğa kapanıp yalnızlığa gömülmenin adı iletişim çağıysa orda durup düşünmeli derim... Tabii ki buna kendimi de katıyorum ve bu vesileyle gerek cep telefonuyla ve gerekse e-mail ile şirin kutlamalar gönderen sevgili dostlarıma, okurlarıma çok teşekkür ediyorum...
Ayrı ayrı hepsine bilmukabele diyorum...
Peki, insanları giderek birbiriyle iletişemez hale getiren şeyler ne?.. Biraz düşününce
insan bir şeyler bulabiliyor. Sanırım sizin de bana ekleyeceğiniz bir sürü şey olacaktır. Benim aklıma gelenler şimdilik bunlar...
Alexander Graham Bell... Telefonu icat ettiği zaman sanırım çok iyi niyetliydi. Asla insanları birbirini görme zahmetinden kurtaracağını düşünmemiştir. Hele hele cep telefonlarını sezebilseydi, ilk bulduğu yerde cihazını kıracağından eminim... Bilgisayarlardan yukarda bahsettik. E-posta programları, chat pencereleri bizi evden çıkıp insan içine karışma lüksünden kurtaran gelişmeler... Televizyonu saymıyorum bile. Hele uzaktan kumanda aleti... Dost sohbetlerinin köküne kibrit suyu ektiği gibi miskinlik ve aşırı kiloların da 'müsebbibi'... Uzak menzilli silahlar, bombalar da yüz yüze iletişimi öldüren başka bir etken. Eski çağlarda kılıçla göğüs göğüse yapılan savaşlarda hiç değilse insani bir yakınlık vardı... Bankaların verdiği kolay araba kredileri... Herkes araba sahibi olunca sokakta yürümenin ve toplu taşıma araçlarında başka yüzler görmenin şansı ve fırsatı da kaçtı... Asansör... Soruyorum, apartmanda
oturuyorsanız, ancak asansör bozulduğu zaman komşularınızın neye benzediğini görüyorsunuz değil mi?.. O da kafanızı kaldırıp selamlaşırsanız... Sokak köpekleri... Herkes umursamayabilir ama benim iletişimimi etkiliyor. Çevrede bir havlama duyarsam evden çıkmamayı yeğliyorum... Reha Muhtar... Büyük haber merkezinin gizli kamerasına yakalanma korkusuyla evde kalmanız sosyalliğinizi öldürecektir... Aile çay bahçeleri ve kebapçıların aile salonları...
Evli, bekâr ayrımcılığı yapmanın yanı sıra toplumsal kucaklaşmayı engellediler... Sinema bilet fiyatları... Açıklamaya bile gerek yok sanırım... 2002'de de iyi seyirler, mutlu yıllar...
