üniversteyi kazanan vekazandıgı şehre giden ögrencinin içinde bulundugu durumdur. o sabahlara kadar içmeyi, gezmeyi, tozmayı, özgür olmayı hayal etmiştir. Fakat sorumlulukları da peşinde getirdigini, aç kalacagını tahmin edememiştir.
bu dumur bana edebiyat derslerinde çok oluyor. kulaktan aşina olduğunuz bir yazar veya şair istemez kafada bir tipleme oluşturur, bir fiziksel yüz görüntüsü. siz o görünümle mutlusunuzdur. ta ki edebiyat dersinde o yazarın edebi kişiliğini işleyene kadar. işlerken hoca gerçek resmini koyar altına ve o anda hayalleriniz yıkılır. akabinde de bu söz söylenir sınıfta hep bir ağızdan; anaa hiç böyle hayal etmemiştim. mesela ferit edgü. isminden dolayı mıdır bilmem hep böyle, sakalsız ak pak beyaz saçlı uzun yüzlü biri canlanıyordu beynimde. aman allahım, sen neymişsin be ferit.
Böyle hayal etmiştim. Sadece, naçizane, aslında utanmadan bir kız babası olmağa öykündüm. Sonra dedim ki, çekip gideceksen madem, yazık olmaz mı kıza, anasına? Yazık olur tabii ki.
15 yaşımda kendime biçtiğim ömür 35 idi. 4 senem kaldı.