kendimi pazarlama taktiğim bu! kendimi daha net ifade ettiğimi sandığım durum! burnum uzamıyor söylediğimde! yaratıcım ruhumu unutmuş!
ben hiç aşık olmadım!
saçlarına mor menekşeler taktığım o tanrıçam bir sabah, büyük bir yük kamyonunun altında can çekiştiğinde kanlı ellerimle yüzünü okşayıp içim parçalanırken kendime söylediğm cümle!
ben hiç aşık olmadım!
küçükken, geceler boyu annemin bacakları arasına bacaklarımı sokup, ellerimi de göğsünde ısıtırken hissettiğim duygunun başka bir adı olması gerekiyor!
ben hiç aşık olmadım!
daha aklım başımda! bir insan ile başlayan aşk maceram tanrı katına ulaşamadı! ben hala ilk gün ki benim! kays olarak dünyaya geldim! daha mecnun değilim!
ben hiç aşık olmadım!
geçmişe dönüp baktığımda üzülebileceğim, sevinebileceğim hiçbir an'ım yok! geçmişim köhne bir bina! temeline hayal kırıklıklarımı döşeyip de uzaktan patlatalı 7 yıl oldu!
ben hiç aşık olmadım!
vazgeçişlerim bu yüzden! tanrı konusundaki büyük hayal kırıklığım sonrası kaygusuz abdal'lığım bu yüzden! bu yüzden aptallıkım!
ben hiç aşık olmadım!
olsaydım, bu sahte dünyanın perdesi karşısında birilerine bir şeyleri ifade etmek için bağırmazdım! sevdiğimin, aşık olduğum tanrıçamın elinden tutmuş bir deniz kenarında, şu an kulağına aşk şarkıları söylüyor olurdum!
ben hiç aşık olmadım!
biliyorum! tüm bilinçlerimin farkındayım! canım acımıyor artık ayrılıklarda! içerlemiyorum kaçan fırsatlara! insan kalan yanlarımı hatırlamaya çalışıyorum sadece!
ben hiç aşık olmadım!
inanın bana!
tanrı'nın bedenine ruh koymayı unuttuğu, şu ete kemiğe bürünmüş pinokyo'ya!
eğer gerçekse de gerçekten yazık olan bir durumdur. birini gerçekten sevip biri için üzülmediyse insan hiç, belkide hayata dair birçok şeyi kaçırmış demektir.
Hayatıma giren onca insan, sevgililer, arkadaşlar, dostlar, akrabalar..
Etrafımda türlü türlü aşklar, ayrılıklar..
sanki hepsi oyun, herkes alaylı.
aşkı göremeyişi, sahip olamayışlarından insanların.
sadece dokunduklarını görmek şeklindeki varlık anlayışları yüzünden var aşkın yokluğunu savunan yüzlerce insan.
oysa ben yaşadım, biliyorum.
adı aşk olacak kadar iddialı mıydı tartmadım ama;
en son "neyse halim, çıksın falim" dediğimde karşılaşmıştım onunla.
iki vakte kadar demişti kadın,
2nisan'a dikkat et, iki hafta, iki ay, iki yıl..
bana göreyse iki asır..
belki de dünyaca kabul görmüş 'üç vakte kadar' yönelimli cümlelerden sıkıldığımdan beklemiştim ikili zamanları.
ikisini hatırlamıyorum ama sonu dört vakte kadar çoktan gelmişti. dört asır olması beklenmiş, dört gün, dört ay, dört yıl..
kaybolmayan aşk yapsınlar.
benimkinin ömrü kısa oldu, fazla yaşamadı zavallı.
yazık ki arkasından ağlayan da olmadı.
daha kırkı dolmadan bir başkası bulundu, eskisinin çabuk yitmiş ömrü de yenisine koyuldu.
olmasaymış diyorum, yine de olmazmış.
o aşk değil mi ki kapıdan baktırmış, kazma kürek yaktırmış..
adı başkaymış demek ki. Rüyaymış belki, yalancı baharmış mesela..
ya da sadece dönem ödeviymiş; notunu bile vermeden silmişsin gitmiş..
aşık olduğunu sanıp aşkın a'sını bile bilmeyenlerle aynı mantıkta ilerleyen kişi cümlesidir. bunların bir de aşka inanmayanları vardır ki tam dayaklık.
Bu benmiyim.Bence güzel birşey hayatı başka birisine bağlamak ayrılınca bi kere zor olur en iyisi kendi çapımda takılmak.Ama tabiki kızsanız erkeklerle erkekseniz kızlarla çıkın ama onlara bağlanmayın derim.