aklı başında her insanın bir dönem aklından geçirdiği cesur olanların bunu safiyane duygularla ifade ettiği hasetlilerinse birtakım hırslarından ve ideolojik ya da kültürel bazı saplantılarından dolayı kendine itiraf edip kamuoyuna açıklamaktan korktuğu söylemdir.
fethullah gülen kimdir? zamanında vaizlik yapmış, nur cemaati içinde bulunmuş sonradan o güruhtan koparak kendi öğretileri doğrultusunda bir örgütlenmeye gitmiş temiz, yardımsever, iyi kalpli bir mü'mindir. buna itirazı olan varsa bir adım öne çıksın. ben kişsel olarak gülen ve cemaatinin samimiyetinden bir an bile şüphe etmedim. hoca efendimizin vaazlarını dinlerken o'nunla birlikte kah ağladım kah kendimden geçtim kah umutlandım, kah karamsar oldum. ancak hiçbir zaman içten olmadığını düşünmedim. çünkü gerçekten samimiydi her zaman.
fethullah gülen hoca efendiyi eleştrmeye çalışan birtakım insanların bie o'nu eleştirirken ortay attığı iddialar komikti ve gerçekliği son derece tartışmalı bazı argümanlara dayanıyordu. nesnellikten uzak, mesnetsiz ve hakaretamiz bir üslupla nefret duygusu ile sade ve sadece saldırı amaçlı içi boş küfürlerdi bunlar. yaptıkları çirkinliklerin farkında olan bu insanlar yıllarca devam ettiler bu karalama kampanyalarına. gel gelelim halkımızın hocaefendiye duyduğu muhabbet, sevgi ve saygı bir nebze olsun azalmadı aksine bu kara çalmalar o'nu daha da yüksek bir mertebeye çıkardı gönüllerde..
dünyanın dört bir tarafında okullar açıp türk kültürünü ve türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmiş bir insanın bu kadar üzerine gidilmes beni her şeyden önce bir insan olarak yaralıyor. tüm kimliklerimden sıyrılarak bir insan olarak söyleyebilirim ki ben fethullah gülen hocaefendinin bir yamupunu görmedim bugüne kadar. haa faaliyetleri sizin dünya görüşünüze, hayat algılamanıza uymayabilir. anca bu o'na küfretme hakkını vermez sizlere.
en büyük saldırı mecrası ise amerika'da tedavi görmesi olmuştur hep. bugün sağlık sebepleri ile amerika'da olan tek kişi midir fethullah gülen? elbette değildir. meyve veren ağaç olduğu için taşlanmaktadır sadece. haşa kendisinin gizli bir örgüt kurduğu yönünde sürekli bazı iddialar gündemde tutulmaktadur kasıtlı olarak. ne güzel... türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletiyse ki öyledir yargı yolu her zaman açıktır. elinizde somut delilleriniz varsa ilgili mahkemelere başvurarak hukuki mücadelenizi yaparsınız. ayrıcakendisin hakkında açılan davalardan beraat ettiğini de biliyoruz. yani yüce türk yargısı bu adamı aklamıştır. yoksa her fırsatta çok güvendiğinizi söylediğiniz yüce yargıya güvenmiyor musunuz? madem güveniyorsanız güvendiğinizi gösterin. gayrısı ayıptır...
--spoiler--
iki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
--spoiler--
bu tip kurumlarda, daha doğrusu dersanelerden biri aracılığıyla üniversiteye hazırlanmış bir vatandaş olarak, eğer başıma bir iş gelmeyecekse, fethullah gülen'i sevmiyorum arkadaş ben. sebeplerine değinelim;
bu tip dersaneler, fem, sed, anafem gibi, rehberlikçileri aracılığıyla aracılığıyla öğrencilerine sinemaya gitmemelerini, tiyatroya ve benzeri herhangi bir kültürel faaliyetlerine katılmamalarını öğütler. bundan yaklaşık 4 yıl kadar öncesindeydi evet. sinemaya gidersek eğer koltuğa daha önceden yerleştirilmiş uyuşturucu yüklü iğne aracılığıyla uyuşturucuya alıştırılabileceğimizi söylerler ve gitmememiz konusunda bize telkinde bulunurlardı.
yine aynı dersanelerin sömestır tatillerini değerlendirmek için kamp yaptığı yurtlarında, istisnasız bütün öğrencilerine zorla namaz kıldırırlar, akşamları saat 9 ile 10 arası zorunlu bir aktivite olarak fethullah gülen belgeselleri izletilir.
belirtmek isterim ki burda tartıştığım nokta namaz kılmalı mıyız kılmamalı mıyız değil, 18-19 yaşlarındaki çocuklara başlarında nöbet tutarak sabahın 5inde namazın zorla kıldırılmasıdır.
hepimiz duymuşuzdur mutlaka, cemaat evleri. bu evlerde kalan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun saat 6dan sonra dışarda olma şansları yoktur. ve birkaçyıldan sonra abi mertebesine ulaşmış öğrenciler, abla mertebesi de diyebiliriz, yeni gelen öğrencilere abilik yapıp, onlara fethullah gülen hoca efendileri hakkında vaaz vermek ve benzer politikayı pompalamak zorundalardır.
dersanelerinin çoğunda, özellikle anadoludakilerde, kız ve erkek öğrenciler ayrı sınıflarda, kendi cinsiyetlerinden öğretmenler tarafından ders görürler. bolu fem'de tamamen ayrı binalarda olduklarını da duydum bilmiyorum ne kadar doğru. burası neresi, hangi ülkedeyiz?
kimileri savunur ya, burda hukuk var devlet var, madem yasak bir şey yapılıyor engellesinler o zaman diye. 17 yaşında bir çocuğa herhangi bir eğitim-öğretim kurumunda zorla namaz kıldırılması bu ülkede bir suçtur. laiklikle aykırıdır. bu ülkenin kanunlarını, anayasasını çiğniyor yani bu adam. hoca hazretleri.
ayrıca hoca hazretleri ne lan? peygamber misin bre insan. kimileri de efendimiz der. ben bir müslümansam, benim bir tane allah'ım ve bir tane peygamberim vardır. ha, başka peygamberler de vardır ama hz muhammet'in yeri ayrıdır. kimi insanlar üzülerek söylüyorum ki fethullah gülen'i peygamber statüsüne koyuyorlar.
tüm bu yazdığım şeylerden yola çıkarak bir tüme varım yapacak olursak, rahatlıkla söyleyebilirim ki bu faaliyetler irtica faaliyetleridir. laikliğe karşı tutumun odak haline gelmesidir. başıma bir iş gelmeyecekse, ben fethullah gülen hoca efendinizi sevmiyorum evet. haşa, tapmıyorum da.
amerika ile işbirliğinin fevkine varmış, cia tarafından korunan kollanan ve her nedense basit bir imamken şimdi 2 milyar doları olan, okullarını amerikanın stratejik gördüğü ülkelere kuran, uzaktan türkiye siyasetine her daim burnunu sokmaktan kendini alamayan ne üdüğü belirsiz birinin direkt olarak bana bir yamuğu olmadı demek herhalde şizofrenik biçimde bomboş bir bardağın avakado suyu ile dolu olduğunu görebilmek kadar sanrısaldır.
badem bıyıklı, yüzünde sürekli salak bir sırıtışı olan, sürekli ağır ve sakin hareket eden, kendince zeki bulduğu (götle gülünesi) benzetmelerle düşüncelerini anlatırken gene o salak sırıtışı ebleh suratına yayılan, ona öğretilenin dışında hayata başka bir bakış açısıyla bak(a)mayan, gör(e)meyen, algıla(ya)mayan, düşün(e)meyen, arapçayı iyi bilip türkçe düşünemeyen, makyevellizmi yan okuma olarak kuranın yanında okuyup elinden bırakmayan, dümdüz mantıklı bir tip iseniz -fettullahın bir yamuğunu göremedim demek en çok size yakışacaktır...
Ben de yamuğunu görmedim, ama bazen hataları olmuyor da değil. Mesala yurtdışında açtığı okuldaki öğretmenlerin CIA ajanı çıkması ve ABD yanlısı darbe planı ile suçlanması gibi. Tabi isteyerek deşifre olmamışlar. Yani Fethullah Gülen için kusursuz değildi diyebiliriz, yoksa çalıştığı kişilere karşı bir yamuğu yoktu! Görevini layıkıyla yerine getiriyor!